100.Yılında Balkan Zulmü
Osmanlı Devleti’nin günümüzden tam 100 yıl önce yaşadığı ve etkisi günümüze kadar gelen en büyük acılarından biri Balkan Savaşları’dır. Art arda 1912’de başlayıp 1913 boyunca süren ve sanki 1914’de ki büyük savaşa toplumu ve devleti hazırlayan bir süreç yaşanmıştır. Devleti Ali, Balkan savaşları sonunda tek zararlı devlet olurken, Avrupa topraklarının yüzde 83’ ünü, toplam nüfusunun ise yüzde 69 ‘unu kaybetmiştir. Balkan savaşları sırasında ve sonrasında yaşananlar Türk’ün yaşadığı zulüm sürecinin sadece ufak bir kesitidir. Yunanlılar, Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar savaş sırasında ve sonrasında Balkan Türkleri’ni bilinçli bir şekilde eritmeye çalışmış ve maalesef büyük oranda başarılı olmuşlardır. Yapılan zulüm ve katledilen Türk soyluların yaşadıklarını bu köşe almayacağı gibi hiçbir insan yüreği de hazmedemeyecektir. Savaş öncesi ve sonrası nüfus oranlarını vermek, sanırım katliamın gerçek boyutunu gösterecektir. Savaş öncesi Avrupa’da Osmanlı’nın nüfusu 6 milyon 353 bindir. Bu nüfusun 3 milyon 242 bini Müslümandır.
SİVİL SOYKIRIM
Savaş sonrası 2 milyon 315 bin nüfuslu arazi, Yunan , Bulgar ve Sırp tarafına geçmiş ve bu nüfusun maalesef savaş sonrası sayımlarda 870 bine yakınının kaldığı tespit edilmiştir. Aradaki farkın ise bir kısmının katledildiği ve bir kısmının ise Anadolu’ya zorunlu göçe tabi tutulduğu bilinmektedir. Dönemin birçok gazetesinde ki bunların çoğu yabancı basımdır; Balkan zulmünün o tarihteki acı yönünü çok açık şekilde ortaya koymuştur. İkdam, Tanin, Kiyefska, Romanya’da basılan Universal, Folks Bilat gazetesi, Belçika’da çıkan Losuvar, Milano’daki Sekulu gibi birçok gazetede sivil Türklerin soykırıma tabi tutulduğu işlenmiştir. Can kaybının yanında, Osmanlı’nın yüzyıllar boyunca Anadolu’dan kısıp, Balkanlara harcadığı maddi yatırımın yok edilmesi de bir diğer insanlık ayıbı olarak kaydedilmiştir. Yüzlerce cami, mescit han, mezar, köprü ve idari yapılar yıkılmış ve kullanılamaz hale getirilmiştir. Kalanların bir kısmını ise Sırp caniler, doksanlı yılların başında yok etmiştir.(Mostar Köprüsü). 1911 Osmanlısının Rumeli nüfus sayısı ile 1913 savaş sonrası nüfusu arasında yaklaşık bir buçuk milyon fark vardır. Bunların ne kadarının katliam, ne kadarının göçle azaldığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak Justin McCarthy’in yapmış olduğu demografik analiz 632 bin kişinin bu savaş sırasında katledildiği yönündedir. Yazının başında dediğim gibi Balkan Savaşları’nda yaşanılan zulüm hiçbir insan yüreğinin kaldıramayacağı ağırlıktadır. Günümüz de Türkiye’nin serhat boyu olarak görülmesi gereken Balkan ve Batı Trakya’nın, şuan olduğu gibi yarında korunması ve desteklenmesi elzemdir. Türk yurdunun ülkü ve ülke algısı nasıl doğuda Kerkük, Telafer ve Musul ise, Batı’da da Batı Trakya olmalıdır. Tüm sorunlarından arınmış bir ve diri olan Türkiye’nin nüfusuyla bağlı olduğu yerlere ekonomik ve kültürel olarak gidip büyümesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.