Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünce düzenlenen “19. Uluslararası Bodrum Bale Festivali”, sanatseverlerin karşısına zengin bir programla çıkacak.
Türkiye’nin ilk ve tek bale festivali, Bodrum Kalesi Kuzey Hendeği Sahnesi’nde yapılacak.
Bodrum Belediyesinin katkılarıyla düzenlenen festivalde, Devlet Opera ve Balesi müdürlüklerince dünya ve Türkiye prömiyerleri gerçekleştirilen ve seyircinin beğenisini kazanan eserlerin yanı sıra 7 temsil sahnelenecek.
Festival, 6 Ağustos saat 21.30’da, tüm dünyada tanınan İspanyol Aida Gomez Dans Topluluğunun Flamenko gösterisi “Carmen” ile başlayacak. Müzikleri Jose Antonio Rodriguez tarafından hazırlanan eserin koreografisi Aida Gomez’a ait.
Devlet Opera ve Balesinin önemli klasiklerinden “Romeo ve Jüliet” de 9 ve 10 Ağustos saat 21.30’da seyirciyle buluşacak.
Romeo ve Jüliet’in hikayesi, ödüllü koreograflar Volkan Ersoy ve Armağan Davran tarafından sahneye taşınacak. Eser, librettosu ve özgün koreografileriyle Antalya Devlet Opera ve Balesince sahnelenecek.
William Shakespeare’in aynı adlı eserinden hareketle Çaykovski’nin bestelediği eser, Tolga Taviş tarafından, üvertürünün ve bazı bölümlerinin birleştirilerek derlenmesi üzerine kurgulandı. Eserde Romeo ve Jüliet öyküsünün aslına da sadık kalındı.
Dekor tasarımı Çağda Çitkaya, kostüm tasarımı Sevtaç Demirer imzası taşıyan eserde, Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Laroslava Volkova ve Müge Öğüt “Jüliet”, Tolga Burçak ve Artur İvanov ise “Romeo” rolünü dönüşümlü canlandıracak.
– 13 Ağustos’ta “Gece” ve “Bach Alla Turca” sahnelenecek
Festivalde sanatseverler, 13 Ağustos akşamı bir bale bir de modern dans gösterisi izleme fırsatı bulacak.
İzmir Devlet Opera ve Balesince birer perdelik sahnelenecek “Gece” ve “Bach Alla Turca” eserlerinde, sanatçılar Sülün Duyulur, Doruk Demirdirek, Aslı Çilek, Selahattin Erkan, Burcu Olguner, Dolun Doyran, Çisil Bozcaada, Çağın Özideş ve Sertan Yetkinoğlu sahnede olacak.
“Gece” adlı eserin müzikleri Max Richter ve Olafur Arnalds, koreografisi Ricardo Fernando, dekor tasarımı Kaan Güreşci, kostüm tasarımı Sevtaç Demirer’e ait.
İkinci perdede müzikleri Anjelika Akbar, koreografisi Mehmet Balkan, sahne uyarlaması Lale Balkan, librettosu Junko Hikasa, dekor tasarımı Tayfun Çebi, kostüm tasarımı Gazal Erten’e ait “Bach Alla Turca” sahnelenecek.
“Bach Alla Turca”, kadın erkek ilişkilerinin soyut formda ve dansla anlatıldığı bir modern dans niteliği taşıyor.
- “Hamlet” 16 Ağustos’ta
Devlet Opera ve Balesi prodüksiyonu “Hamlet” ise 16 Ağustos saat 21.30’da izlenebilecek.
William Shakespeare’in unutulmaz eserlerinden “Hamlet” tragedyası aynı adla iki perde olarak baleye uyarlandı. Eser, Revaz Gabichvadze’nin müziği, Nugzar ve Medeia Magalashvili’nin koreografisi ve Savaş Camgöz’ün sahne, Sevtaç Demirer’in kostüm tasarımıyla Mersin Devlet Opera ve Balesince beğeniye sunulacak.
Burak Serkan Cebeci ve Ozan Demirbaş “Hamlet”, Tugay Ak “Claudius”, Niyazi Cingöz “Laertes”, Tutku Tümen ve Yukiko Ito “Ophelia”, Özlem Şenormanlılar ve Risa Ochiai “Gertrude”, Görkem Cengiz “Polonius”, Tolga Ergen “Mezarcı” ve Miray Boyacıoğlu “Hayalet Baba” rollerini canlandıracak.
İstanbul Devlet Opera ve Balesinin genç ve dinamik grubu Modern Dans Topluluğu İstanbul’un (MDTist) “Güldestan” eseriyle 19 Ağustos’ta festivalin kapanışı yapılacak.
Koreograf, eğitmen ve MDTist’in kurucusu Beyhan Murphy’nin 2004’te Mercan Dede ile hazırladığı, o günden bugüne Mersin, Antalya, Samsun, İzmir ve İstanbul olmak üzere 5 Devlet Opera ve Balesince yerleşik sahnelerinde ve Hollanda, Çin, Almanya, Kuzey Makedonya, KKTC, Bosna-Hersek, Cezayir, Fransa ve Arnavutluk’ta sahnelenen “Güldestan” büyük beğeni topladı.
Eserde libretto ve koreografi Beyhan Murphy, müzikler Mercan Dede, sahne tasarımı Işın Mumcu, kostüm tasarımı İsmail Dede ve Ayşegül Alev, orijinal ışık tasarımı Michael Odam, ışık adaptasyon Beyhan Murphy, Şener Akyamaner, Taner Aydin, fotoğraflar Ara Güler, metin Orhan Pamuk ve Evliya Çelebi, metin okumaları ise Halit Ergenç’e ait.
Bir göç yolundan şehirdeki kafeye, çağdaş yazar Orhan Pamuk’un eserlerinden 18. yüzyıldaki Evliya Çelebi’ye, modern insanın içsel yolculuklarından semaya, Osmanlı zamanlarından modern İstanbul’a ve nihayetinde de güle varan bir yolculuğun anlatıldığı eser, kullanılan elektronik müzik ve sufi gelenekleriyle, geçmiş ve geleceği birleştirme özelliği taşıyor.
