2013 Hedefleri ve Kayıp Yıllar
Cumhuriyetimizin onuncu yılı coşkusunu yansıtan “Onuncu Yıl Maşı” bugün bile dilimizde. Ne diyordu marşımız? On beş milyon genç yaratıldığından bahsediyordu. Başka ne diyordu onuncu yıl marşımız? Demir ağlarla yurdun dört bir yanının örüldüğünden bahsediyordu. Marşın coşkusunu anlatmaya çalıştığı Cumhuriyetimiz, gençlerden oluşan bir kuşak yetiştirmekle ve yurdun dört bir yanını demiryolları ile donatmakla öğünüyor. O günler düşünüldüğünde, yeni devlet, yıkılan bir imparatorluğun son demlerinde girdiği savaşlarla yitirdiği milyonlarca gencin ardından, kalan insan gücünü son damlasına kadar tüketmek zorunda kaldığı bir kurtuluş savaşının ardından kurulmuştu. Maddi zenginlik bir yana, tarlasını sürecek erkekleri savaşlarda yitirmiş bu yüzden toprağından ürün dahi alamayan köylerle doluydu memleketimiz. Bu yüzden marştaki o iki vurgu çok ama çok önemli. Bir ülkenin öncelikle en büyük zenginliği, nesillerden nesillere taşıyarak getirdiği genç kuşaklarıdır. İşte bu varlığın üzerine bir de eğitim cilasını çekebiliyorsa o devlet. Dünyada, sırtı yere gelmeyecek noktaya gelmiş demektir. Peki, bu iki unsuru özellikle kurdukları Cumhuriyetin onuncu yılında üstüne basa basa bizlere emanet eden büyüklerimiz, bu iki konuda bugün hangi noktada olduğumuzu görseler geçen seksen yılın hesabını iki elleri yakamızda bize sormazlar mıydı? Bu günün gençliğini ve onları ülkenin ihtiyaçlarına göre yetiştirip işleyecek eğitim sisteminin bunca yılda geldiği seviyeyi görseler ne derlerdi acaba? Ya hala on yılda ördükleri demiryolu ağlarını kullandığımızı bilseler? Üzerine doğru dürüst ilavenin bunca yıldır yapılmadığını öğrenseler?
MUHASEBE YAPMAK
Kuruluşunun doksanıncı yılını bu yıl kutlayacağımız Cumhuriyetimizde bizler için, geçen seksen yılda onların yoklukta on yılda başardıklarının üzerine neler koyabildiğimizin muhasebesini yapmak gerekmiyor mu? Kısır siyasi çekişmeleri bir kenara bırakıp, yüzüncü yıla on kala, kapatmak adına neler yapılabileceğini tartışmamız gerekmiyor mu? Geçen seksen yılın neredeyse yarısını Terör belasıyla mücadele ile geçiren bu memleket birçok genç fidanını bu belaya kurban verdi, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha kurmaya yetecek maddi kaynağı da bu gençlerimizle birlikte toprağa gömdü. Yazık! Çok yazık! Kurtuluş savaşını bu topraklar üzerinde yapanlar neyin savaşını yaptı? Bunca genç son otuz yılda neyin uğruna bu topraklarda can verdi? İşte, bu uzun girişten sonra demek istediğim şudur ki; hepimizin şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekiyor. Bu ülkede geçmiş kuşaklar neleri ne uğruna kaybetti? Gelecek nesiller için nasıl bir ülke hazırlayabiliriz ve elimizde neler var? Son günlerde terörü bitirme adına atılan adımlara, ülkenin geleceğini kuracak neslin zemini olacak üç çocuk sloganına ve ülkenin başında bölücü terörden beter bir dert olan trafik terörüne çare olacak devrim niteliğinde başlatılan 45 milyarlık demiryolu yatırımlarına, bunların hepsine ilk başta bahsettiğim sorunlar ve kaybedilen 80 yılın bedelleri ile bakarak yorumlamanızı istiyorum. Daha önümüzde koca bir 10 yıl daha var. Yüzüncü yılda 50 milyon genç ve hızlı trenlerin ülkeyi bir uçtan bir uca kat ettiği bir Türkiye’nin yüzüncü yıl marşlarını söylemek hayal değil. 2023 vizyonu bunun için var.