Dijitalleşmek mi, dijitalleşmemek mi?

20 Nisan 2024 - 17:14

Dijitalleşmek mi, dijitalleşmemek mi?

Bundan bir yıl önceye kadar dijital çağa geçiş süreci konusunda herkes temkinli davranmaya çalışıyordu.

Son Güncelleme :

22 Ocak 2021 - 9:53

1.044 okuma


(Last Updated On: 22/01/2021)
Dijital ortamda geçirilen zamanı kısıtlamaya çalışıyorduk, özellikle de çocukların bu alanda çok fazla kalmamasına dikkat ediyorduk. Hatta çocuklarını bu alanda biraz daha serbest bırakan ailelere de şöyle bir bakıyorduk.
İster Kova Çağı’na geçiş deyin, ister Covid Çağı’na geçiş bu sürecin hayatımıza getirdiklerinden biri de dijitalleşme oldu.
Sporumuzu, sohbetimizi, dersimizi, banka işlemlerimizi, alışverişimizi dijital bir şekilde gerçekleştirir olduk. Çünkü başka şansımız kalmamıştı. Çocuklara gün en fazla yarım saat diye tembihlediğimiz tablet ya da bilgisayarlar, çocukların kara tahtasına dönüştü. Derslerin tamamı ekrandan gerçekleşir oldu. Dahası teneffüsler bile artık online ortamda. Öğretmen kendi kamerasını kapatıyor ve çocuklar 5-10 dakika kendi aralarında sohbet ediyor.
İşyerimin bulunduğu binada çok sevdiğim bir komşum var kendisi 70 yaşında, haftada bir gün dostlarıyla zoom üzerinden görüşüyor, farklı kurslara katılıyor.
Peki bu dönem bizlere neler katıyor ve bizden neler götürüyor?
Öncelikle evlerimizde kalmaya özen gösterdiğimiz şu günlerde birileriyle iletişim kurma ihtiyacımızı karşılıyor. Canın canana ihtiyacı var, bir çift gözün bir çift göze bakmaya ihtiyacı var, bakabilsin ki kendini var edebilsin, görünebilsin.
Bunun dışında eskiden vakit bulamadığımı, gitmeye üşendiğimiz derslere, programlara çok daha rahat bir şekilde ulaşabiliyoruz. Alternatiflerimiz çok daha genişledi. Örneğin gerçekleştirdiğim Mutlu Yaşam Atölyesi’nde İsveç’ten Denizli’den, İzmir’den Almanya’dan katılımcılar var. Özellikle nokta atış alışveriş yapabilmek mümkün oldu, “Şunu da alayım” diye kocaman sepetleri doldurmadan internet üzerinden ihtiyaçlarımızı satın alabiliyoruz.
Öte yandan, pek çoğumuz yazı yazmayı, kalem tutmayı unuttuk. Klavye ya da dokunmatik ekranlar nedeniyle artık el yazılarımız kargacık burgacık oldu. Aynı ortamda olup, o atmosferi deneyimleyebilmeyi, paylaşımları duygu boyutunda derinden yaşayabilmeyi de çok özledik. Alışverişimizi duyularımızın da yardımıyla görerek, dokunarak yapabildiğimiz, kalabalıklara karışabildiğimiz günler geride kaldı. 21 Ocak Dünya Sarılma Günü’ymüş, öğrendiğimde şöyle bir düşündüm çocuklarım dışında en son ne zaman birine sımsıkı sarılabildim diye…
Dijital alan hayatımızı zenginleştirip, kolaylaştırıyor bu bir gerçek. Öte yandan bol köpüklü Türk Kahvesi’nin kokusunu duya duya, sevdiklerimizle sohbet etmenin yerini bu ekranlar dolduramıyor. Bazıları artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak diyor, ben ise duyguya dayalı deneyimlerimizin ve alışkanlıklarımızın Covid 19 ile vedalaştıktan sonra hızla eskiye dönüşeceği fikrindeyim.
Dijital alanlarda vakit geçirirken aşağıdaki noktalara özen göstermek bedensel ve zihinsel olarak size destek olabilir.
Sabah uyanır uyanmaz telefon ve bilgisayarınızın başına geçmeyin en az 20 dakika kendinizle kalın.
Çocuklarınızın ders aralarında en azından balkona çıkmasına ya da camdan bakmasına özen gösterin.
Çocuklarınızın ders sonrasında spor, dans gibi fiziksel aktiviteler yapmaları konusunda onları motive edin.
Kendinize bir günlük alın ve hislerinizi bu günlüğe yazın, yazmak önemli bir duygusal arınma desteğidir.
Dijital alanı da hayatımıza katıp, eskisi gibi yüz yüze olduğumuz, rahat rahat dolaştığımız, etkinliklere katıldığımız günlerin en kısa zamanda gelmesini diliyorum.
Işık ve sevgiyle kalın.
Damla Selin Tomru

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.