Süheyl Çobanoğlu
Coğrafi ve stratejik konumu ile dünya ölçüsünde önemli deniz geçitlerini ve yollarını kontrolü altında bulunduran Osmanlı İmparatorluğu, büyük devletlerin bu geçitlere egemen olmak arzusundan doğan anlaşmazlık ve rekabetlerinden faydalanarak, zaman içinde bazı savaşlarda yenilerek yok olma tehlikesiyle karşılaşmıştır. 200 yıldan beri sürüp gelen acı yenilgiler yüzünden yavaş yavaş parçalanan imparatorluğun yok olması ihtimali, Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası ve Balkan halklarında bağımsızlık ülküsünün canlanması karşısında özellikle Rusya, İngiltere ve Avusturya’nın Osmanlı Devletin mirasından daha fazla pay koparma tutkusuyla, çıkar kaygıları Balkan Savaşları’na zemin hazırlamıştır. Rusya’nın takip ettiği Panslavizm politikası II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Bulgaristan, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinden çıkmış, Balkanlarda Osmanlı Devleti egemenliğinde sadece Arnavutluk ve Makedonya kalmıştı. Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki bu son toprakları da Balkan devletlerinin hedefi hâline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ta İtalya ile savaştığı sırada Türklerin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya‘nın aracılığıyla aralarında anlaştılar. Osmanlı Devleti’nden, Makedonya’da ıslahat yapılması istekleri reddedilince de bunu bahane ederek, 8 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiyle Balkan savaşlarının birinci safhası başlamış oldu. Yunanistan ve Karadağ hükümetleri 13 Ekim’de Babıali’ye ortak bir nota vererek Türk hükümetinden üç gün içinde eski Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk ve Girit’e muhtariyet verilmesini istediler. Ertesi gün Sırbistan ve Bulgaristan, arkasından Yunanistan savaş ilan etti. Balkan Savaşı’na hazırlıksız bir şekilde giren Osmanlı ordusu, Balkan devletleri karşısında bütün cephelerde yenilgiye uğramıştır. Üst üste gelen mağlubiyetler üzerine Osmanlı Devleti Bulgaristan’a müracaat ederek ateşkes istedi. Böylece 3 Aralık 1912’de imzalanan ateşkes antlaşması ile Bulgaristan ile silahlı çatışma durmuş oldu. I.nci Balkan Harbi çeşitli fasılalarla yedi buçuk ay devam etti ve ayakta kalan son kale İşkodra’nın da düşmesi sonucu 23.Nisan.1913’te son buldu. Balkanlar’daki ve Ege Denizi’ndeki hakimiyetini yani 550 yıllık vatanını tamamen kaybeden Osmanlılar Birinci Balkan Savaşında (1912-1913), 1877-1878’de yaşadıklarından daha hızlı bir yenilgiye uğramışlardır. Avrupalı devletlerin araya girmesiyle toplanan Barış Konferansı sonunda 30 Mayıs 1913’te Balkan devletleri ile Osmanlı Devleti arasında Midye-Enez hattı Osmanlı-Bulgar sınırı olarak kabul eden Londra Antlaşması imzalandı. Bulgaristan böylece, Edirne dahil Kavala ve Dedeağaç arasındaki toprakları da alarak Ege Denizi’ne ulaşıyordu. Bu antlaşma sonucunda Bab-ı ali baskını gerçekleşerek İttihat ve Terakki’nin iktidar olduğu bir dönem resmen başlamış oldu. Osmanlı Devleti, Ege adalarının durumunun tayinini ve Arnavutluk’un sınırlarının çizilmesi işini büyük devletlere bırakmaktaydı. Selanik, Güney Makedonya Gökçeada (İmroz), Bozcaada dışındaki Ege adaları Yunanistan’a verilirken Girit hukuken Yunanistan’a terk etmekteydi. Kuzey ve Orta Makedonya Sırbistan’a; Silistre Romanya’ya bırakıldı. Arnavutluk’un bağımsızlığı kabul edildi. Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin ağır mağlubiyete uğrayıp Balkanlardan çekilmesi sonucunda, Balkanlarda siyasi bakımdan büyük bir boşluk ve dengesizlik meydana geldi. Ganimetin paylaşılmasında anlaşamayan Balkan devletleri, birbirine girdiler. Londra Antlaşması sonrası Bulgaristan’ın savaştan büyüyerek çıkması diğer Balkan devletlerini endişeye düşürmüş ve II. Balkan Savaşı’nın çıkmasına neden olmuştur.
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Bşk.V.
K A Y N A K ………………
https://www.tarihbilinci.com/konular/osmanli-rusya-rekabeti-1768-1914.1669/
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce