DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34038480.15133%
İzmir
12°

HAFİF YAĞMUR

15:24

İKİNDİYE KALAN SÜRE

151 okunma

Srebrenitsa Katliamı…

ABONE OL
14/07/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Neredir Srebrenitsa çok mu uzaktır ki bu kadar büyük acılara sahne olmuştur. Bosna Hersek’in Sırp bölgesinde yer alan Srebrenitsa aslında oldukça küçük bir kasaba. Savaş başlamadan önce 36 bin kişi yaşıyordu ve nüfusun 20 bini Boşnaklardan, 8 bini Sırplardan, geri kalanlarsa Hırvatlar ve diğer etnik gruplardan oluşuyordu. Savaşın başlamasıyla civar köylerdeki Boşnaklar da Sreprenitsa’ya sığındı ve nüfus 50 bini aştı. 11–16 Temmuz 1995 tarihinde meydana gelen olaylarda 8 bin Srebrenitsalı hayatını kaybetti. Korunmuş bölge olarak kabul edilen civar bölgelerde ise yaklaşık 5 bin kişi hayatını kaybetti.

 

 

Bu kadar insanın ölümüne neden olan nedir? Değer mi? Bu soruların cevabı maalesef hayır! Yapılan bu katliamlarda Türklerden öcümüzü aldık diyen Sırplar kana susamış hayvanlar gibi masum insanlara saldırırken, bizim medeni Avrupa’mız, dünyanın koruyucusu BM kuzu gibi olanları izliyordu.

 

Bu acı olaylar yaşanalı tam 15 yıl oldu. Daha yakınlarının cenazelerine ulaşamamış binlerce insan var. Konu ile ilgili araştırma yaparken bir isim ve bir kitap dikkatimi çekti. Yaşanılan olayların çok yakından bir tanığı olup da hayatta kalmayı başarmış olan Hasan Nuhanoviç,  ‘’BM Bayrağı Altında’’ isimli kitabını çıkarmış. Hasan Nuhanoviç (35), 1993’te BM askerlerine tercümanlık yapmak için NATO bünyesinde işe başlamıştı ve memleketi olan Srebrenitsa’da BM askerleriyle birlikte çalışıyordu. NATO için çalıştığı 3 yıl boyunca bütün olaylara birinci elden şahitlik yaptı. Hasan Nuhanoviç, Bosna’da katliamın Srebrenitsa ile sınırlı olmadığını; savaşın başladığı 1992’den itibaren kademeli olarak katliamların yapıldığını, fakat toplu ölümler olmadığı için dikkat çekmediğini söylüyor. Ki çıkarış sürecinde yıllarca bastıracak bir basım evi ve üstüne seni öldürmeliydik diye gelen tehditler var En büyük katliamın 11–12 Temmuz 1995’te yaşandığını dile getiren Nuhanoviç, dünyanın üç günde 10 bine yakın insanın katledilmesine inanmak istemediğini; fakat Srebrenitsa’da tarihin gördüğü en büyük katliamın yaşandığını hatırlatıyor.

 

Kitabında yaşanılan pek çok acı olayı kişilerin ağızlarından anlatıyor. Verilen anekdotlardan bir tanesi yaşanılan vahşetin, çekilen sıkıntı ve ardından süregelen acının bir özeti mahiyetinde… Kitaptan bir bölüm olarak paylaşmak istiyorum.  ‘’ Nura Alispahiç’e (61) haberleri izlemek için televizyonu açtığımda on yıldır ardından gözyaşı döktüğüm küçük oğlumu gördüm. Çok zayıflamış, bitkin düşmüştü. Sırp Çetnikleri onları bir arabadan indiriyordu. Önce dördünü kurşuna dizdiler. Sonra oğlumu gördüm. Yanındakini de öldürdükleri zaman geriye döndü. Sanki yardım istiyordu. Oturduğum yerden televizyona doğru koştum ama ikinci adımda bayılmışım. Oğlumu da kurşuna dizmişlerdi.”

 

Azmir’in cesedi 1999’da toplu mezarda bulunur, 2003’te de Potaçari’deki şehitliğe defnedilir. Büyük oğlu ise Tuzla bombardımanında şehit olur. Eşi Aliya ise 1993’te şehit olmuştur. Nura Alispahiç, kalp rahatsızlığına iki evladını şehit vermenin verdiği acı eklendiği için ciddi sağlık sorunları yaşıyor, çocuklarının mezarına gidip dua okuyamıyor, mahkemeye tanık olarak çıkamıyor. Hiçbir sosyal güvencesi yok; “Kızım ve torunlarımla birlikte bize 175 Euro veriyorlar. Üç yılda iki kez evimiz değişti. Seneye de bu evden çıkartacaklar. Nereye gideceğimizi bilmiyorum. Bütün dünyanın gözleri önünde katledildik. Yıllardır çile çekiyoruz.”

 

Uzak bir masal gibi okuduğumuz bu vahşete ait hatıra sanırım insanın kanını dondurmaya yetiyor. Ölen binlerce insan ki hala otuz tane toplu mezar açılmamış durumda. Bunlardan kimileri artık DNA alınması için yaşayan yakınları olmadığından kimisi de vahşetle yetinmeyip, toplu mezarlara asit döküldüğü için, kimlikleri belirlenemeyecek!

 

Sonuç, binlerce ölü, binlerce geride kalmış psikolojileri çöküntüye uğramış, sevdiklerini kaybetmiş insan! Sonuçsa bir hiç. Avrupa hala gözünü kapatıyor. Olan soykırım görmezden geliniyor. Mehmet Akif üstat boşuna demiyor.

 

 

‘’Nerde-gösterdiği vahşetle’bu:birAvrupalı’
Dedirir-Yırtıcı,hisyoksulu,sırtlankümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!’’

 

 

 

Oysa Avrupa sözde soykırımcıların arkasını tutma konusun da çok başarılı. Referandumlar yapıyor, yasalar kabul ediyor. Asıyor kesiyor, gürlüyor! Şıracının şahidi bozacılar gerçekleri görmezden geliyor.

 

Olansa masum çocuklara oluyor. Ya ölüyor ya da tek başlarına hayata karşı direnmeye çalışıyorlar. Dileriz dünya bir daha böyle büyük acılara sahne olmaz. Umut etmek yeter mi bilinmez, ama elden başka bir şey gelmiyor… Başımız sağ olsun bir kez daha…

 

 

 

Burcu Akkanlı

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP