Bir cihan imparatorluğunun Avrupa Kıtası’nda ki başkentidir; Gelibolu…
Viyana’ya kadar uzanan bu coğrafyaya asırlarca sevgi, barış, hoşgörü ve adalet ile hükmetmiş olan Osmanlı İmparatorluğu, kültürünü Balkanlara açarken Gelibolu’yu bir merkez olarak kullanmıştır. İstanbul’un arka bahçesi niteliğinde olan ve Osmanlı donanmasına ev sahipliği yapan Gelibolu, yetiştirdiği alimleri, Balkanlara göndererek Türk-İslam kültürün yayılmasını sağlamıştır. Çok yakın tarihlere kadar, hacı adaylarının kutsal topraklara gitmeden önce Gelibolu’yu ziyaret etmelerinin bir gelenek haline geldiğini ele alırsak, Türklerin, Rumeli’deki ilk eyaleti olan bu eşsiz kentin, manevi önemi daha çok ortaya çıkacaktır. Bu kentte şimdilerde tekrar can kazanan öyle bir adres vardır ki, biraz tarih kitaplarını karıştıranlar hem Gelibolu’nun hem de Balkanların bu manevi kalbinin “Gelibolu Mevlevihanesi” olduğunu görmekte zorlanmayacaklardır. Dünyanın en büyük Mevlevihanesi, asithanesi ve semahanesi özelliklerini elinde bulunduran bu yapı 1621 yılında ilk postnişi Azade Mehmet Dede ve dervişleri tarafından inşa edilmiştir.
KÖFEKİ TAŞINDAN MİNARE
O tarihten sonra çok geniş bir alana yayılarak köfeki taşından minaresi, kiremit çatısı, iki katlı semahanesi, semahanenin yanında kadınlar mahfili, divanhanesi, ocaklı köşkü, abdest alma yerleri, derviş hücreleri, şeyhin haremi, kütüphanesi ile zamanın en gelişmiş eğitim merkezleri arasında yer almaktaydı. Son onarımı 1889-1900 yılları arasında Sultan 2. Abdülhamit tarafından yapılan Mevlevihane bu yüzyılın başlarında derin bir uykuya dalmıştır. Askeri bölge içinde kalıp önce hastane daha sonradan depo olarak kaderine terk edilen Mevlevihane 1994 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından satın alınarak 2005 yılında ziyarete açılmıştır. Yıllardır derin uykuda olan bu büyük kültür mirası, bugünlerde derin uykusundan uyanmaya başlamıştır. Gelibolu Mevlevihanesi’ ni Koruma ve Mevlevi Kültürünü Tanıtma Derneği ile Bursa Mevlana Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği el ele vererek bu büyük kültür mirasına can vermektedirler. Üç seneye yakın süredir her ay düzenli olarak Bursa’dan gelen ekip aslına uygun olarak mesnevi sohbetleri ve sema yapmaktadırlar. Gerek Bursa’da gerek Gelibolu’da yaptıkları hiçbir faaliyetten ücret talep etmeyen bu son dönem “aşk yolcuları” unutulmuş bir kültürü tekrar ayağa kaldırabilmek için tüm gayretleriyle çalışmalara devam etmektedirler. Orta Asya’dan Balkanlara, Türk kültürünü büyük bir aşkla yaşatmaya ve yaymaya çalışan bu yapı Osmanlıdan kalan ve faaliyetine devam eden ender kurumlardandır. Tüm insanlığa aşkı ve sevgiyi aşılayan, öğretileriyle Türk’ün yaşam şeklini ve karakterini gösteren Mevlevihane ruh dünyanızın huzur kaynağı olmaya adaydır.Belh’ten Konya’ya,Konya’dan Gelibolu’ya ve oradan tüm Balkanlara yayılan sevgi selinin yaşayan kaynağı, sizi ziyarete bekliyor.Fetih fidanını önce gönüllerde yeşerten Mevlevihane, birbirimizi anlamaya ve bir olmaya en çok ihtiyacımız olan şu günlerde ‘Ne olursan ol yine gel’ çağrısıyla sizi beklemektedir.
Mevlevihane’nin tanıtımında ve bu yazının kaleme alınmasında beni kırmayıp yardım eden can dostum Halit kardeşime teşekkür ediyorum. Gelibolu’ya gelip hem Şehitliklerimizi görmek hem de Mevlevihane’yi ziyaret etmek isteyen dost gönüllüler için Halit kardeşimin irtibat adresini vermek istiyorum. Umarım Hak yolunda, Hakikat yolunda bir kardeşimize vesile olmuş oluruz. Selam ve dua ile.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce