Bilindiği gibi, birçok âlim, ulema, düşünür, yazar–çizer, daha henüz işin başındayken bu ayın kutsiyet ve önemine dair sayfalar dolusu vurgu yapar. Bu ayı, haklı olarak yere göğe sığdıramayız. Hürmette kusur etmemek için kılı kırk yararız adeta. Bende bu hafta ki köşemde aynıyla vaki yapmak istiyorum. Âcizane, kendimce, Gündemce bu kutsi öneme bir dem de ben vurmak istiyorum. Şüphesiz ki, “Bu ay oldukça kutsal, oldukça mühimdir” diyerek sözlerime başlıyorum. Önemi, yalnız Müslümanlar için değil. Bunun altını özellikle kalın kalın çiziyorum. Diğer dinler açısından da durum aynı cihettedir. Tüm insanlık için, tüm inananlar için önemlidir Ramazan-ı Şerif. Bu önemi, içerisinde soluduğumuz zaman dilimlerinde duyduğumuz haz ve huzurdan anlamak hiçte zor değil. Ramazanın önemine atıfta bulunanların en başındaki isme, cihan serveri Efendimizin (S.A.V) buyruğuna bir göz atalım. Efendimiz
(S.A.V), Ramazan ayı için şöyle demiş; “Eğer kullar, Ramazanda neler olduğunu bilseydiler elbette ümmetim bütün senenin Ramazan olmasını isterdi.” (1) Keşke, ekserimiz bilseydik de değerli okurlar, beşerin katline bir son verebilseydik. Keşke bilebilseydik de, bugün hiç kimse açlıktan ölmeseydi. Keşke, keşke, keşke bilinebilinseydi de bu güne değin ki, savaş ve vahşetler yaşanmasaydı. İnsanlar; insanları, kavimleri, ırkları, renkleri, dilleri, milliyetleri yüzünden, dinleri, inançları, inançsızlıkları ve mezhepleri yüzünden, petrol yüzünden, para yüzünden, güç yüzünden öldürmeselerdi. Kısacası, tüm bu koskoca hiçler için insana kıyılmasaydı. Ona eza ve cefada bulunulmasaydı. Ramazan, bu denli önemli. Bu denli mühim bir zaman dilimidir. Yenisini görüp, göremeyeceğimizden emin olamayacağımız kadar önemli. Aynen sağlığınız gibi, aynen bedeniniz gibi.
24. GECE İNDİRİLMİŞ
Yüce kitabımız Kuranı Kerim, Ramazan-ı Şerifin yirmi dördüncü gecesi indirilmiştir. Hz. İbrahim’e (A.S) gönderilen kutsal sayfalar bu ayın ilk gecesinde, Hz. Davud’a (A.S) gönderilen Zebur, on ikinci gecesinde, Hazreti Musa’ya (A.S) gönderilen Tevrat’da (Ahd-i Kadim-Eski Ahid) altıncı gecesinde, Hz. İsa’ya ( a.s.) gönderilen İncil ise ( Ahd-i Cedid-Yeni Ahid) Ramazan-ı Şerif’in on üçüncü gecesinde nazil olmuştur. Allah (c.c.) bu ayı adeta özel kılmış. Tüm kutsal kitaplarını, değişik çağlarda ve fakat Ramazan-ı Şerifte indirmiştir. Bunu da Kur’an-ı Keriminde, Ramazan ayını diğer aylardan ayırt ederek övüyor. Ramazanı, Kur’an-ı Azim’i indirmek üzere bizzat kendisinin seçtiğini bildiriyor. (2 Bakara, 185) “Ayların efendisi ramazan ayıdır. Hürmet bakımından en büyükleri ise zilhicce’dir.” (2) diye devam ettiriyor yüce Mevla Ramazan’a atfettiği önemi. Bu paragraftan sonra, sanırım Ramazan-ı Şerifin yalnız Âlem-i İslam’dan ziyade Âlem-i Beşer için neden önemli olduğu daha iyi anlaşılmış oldu. Bitmedi, bu ayı süsleyen öyle de gizli bir gece var ki içerisinde; mana âleminde eşine az rastlanır bir gecedir o. Kadir gecesi (Leyle-i Kadr). Birde; Resulullah’ın (s.a.v.) hakkında “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (3) buyurduğu “ Oruç” vardır. Oruç gibi dengi olmayan bir ibadet vardır bünyesinde.
CENNETİN KAPISI AÇILIR
“Ramazan ayının birinci gecesi olunca, şeytanlar ve cinlerin şirretleri (azgınları) zincire vurulur; cehennemin kapıları kapatılır ve hiçbir kapısı açılmaz; cennetin kapıları açılır ve hiçbir kapısı kapanmaz ve bir münâdi (çağırıcı), ‘Ey hayır isteklisi! (hayır işlemeye ve hakka ibadete) yönel, ey şer isteklisi! Kendini tut (günah işlemekten vazgeç). Allah tarafından ateşten azad edilenler olun.’ diye çağırır. Bu (çağrı ve âzad edilme işi) ramazanın her gecesinde olur.” (4) buyrulmuştur. Ramazan-ı şerif ayının önemine binaen saydıklarımız sanırım yeterli. Samimi inananlar olarak bu ayın kutsiyetine uygun tavırlara bürünmek en evla olanıdır. Üzerimize farz olan oruç ibadetini bu ayda ihya etmeliyiz. Zira “Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır.” (5) Oruçlu insanların dualarını Allah kabul eder. “Üç kimse vardır ki, Allah onların hiçbir duasını reddetmez.” Bu reddedilmeyen dualardan biri de iftar edinceye kadar oruç tutanın duasıdır. (6) “Ramazan ayına erişip de bağışlanmayanların Allah’ın rahmetinden uzak olduklarını” Peygamber Efendimiz (SAV) haber vermiştir. (7) Teravih namazı ile taçlandırılmış bu mübarek ay, iftarıyla, sahuruyla, davuluyla, manisiyle müminler için kaçırılmaz manevi bir fırsattır. Hem beden ve hem de ruhen rahata ve felaha ereceğimiz, Rahmanın mükâfatıdır Ramazan-ı Şerif. Bundan da en iyi şekilde istifade etmek inananların işidir. Ezcümle “ Oruca ve oruçluya saygı imandandır. Edep ve adaptandır” diyor, Ramazan-ı Şerifinii âcizane tebrik ediyorum. Kalın sağlıcakla..
1 Ali elMüttaki, KenzülUmmal, 8/478 (23715); Heysemi, MecmauzZevaid, 3/141
2 Münavi, FeyzulKadir, 4/122 (4749).
3 Buharı, İman, 28, Savm, 6, Leyletül Kadr, 1; Müslim, Misafirin, 175.
4 Tirmizi, Savm, 1; Nesei, Siyam, 3; İbn Mace, Siyam, 2.
5 Münziri, age., 2/85.
6 Münziri, age., 2/89.
7 Münziri, age., 2/9293.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce