ABD Dışişleri Bakanlığı Dini Özgürlükler 2009 Yunanistan raporunu yayımladı
Raporda Yunanistan Anayasası’nın din özgürlüğünü sağladığı ve diğer yasalar ile politikaların genel anlamda ibadet özgürlüğüne katkıda bulunduğu ifade ediliyor. Yunan Ortodoks Kilisesi’nin çoğunluğun dini olduğu ifade edilen raporda Ortodoks olmayan grupların kimi zaman idari engeller ya da dini uygulamalarda yasal kısıtlamalar ile karşılaştıkları belirtiliyor. 2006 yılından bu yana yeni “ibadet evi” izni verilmediği ifade edilen raporda din özgürlüğüne saygı alanında durumda bir değişiklik yaşanmadığı not ediliyor.
Yunanistan’ın Müslümanları
Sayıları 100.000 ila 120.000 arasında olan ve Trakya’da yaşadığı ifade edilen resmi olarak tanınmış Müslüman azınlık olduğu belirtilen raporda çoğunluğu Ortadoğu ve Güney Asya’dan gelen göçmenlerden oluşan 200.000’den fazla Müslüman’ın ise Atina’da yaşadığı belirtiliyor. Ortodoks Kilisesi’ne finansal yardımda bulunduğu ifade edilen Hükümet’in Trakya’da üç resmi müftü ile 183 imamın maaşları ile bazı harcamalarını karşıladığı, Trakya’daki diğer imamlara ise aylık küçük bir yardımda bulunduğu not ediliyor.
Ortodoks Kilisesi, Yahudi ve Müslümanların “kamu hukuku tüzel kişiliği”ne sahip olan gruplar olarak mülk edinme, miras bırakma ya da miras alma ve dini kuruluşlar olarak kendi ismi ile mahkemeye çıkma kabiliyeti taşıdıkları ifade edilen raporda diğer dini kuruluşların ancak “özel hukuk tüzel kişiliği” ne sahip olabilecekleri belirtiliyor.
Raporda Batı Trakya Türk Azınlığı
Raporda Trakya’daki Müslüman azınlık olarak ifade edilen Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili olarak 1923 Lozan Antlaşması’nın Azınlık’a vakıflarını koruma hakkı ile aile ve miras hukuku alanında dini yargısal hizmette bulunma ile Türk dilinde eğitim verme hakkı getirdiği ifade ediliyor. Trakya’da devlet tarafından finanse edilen seküler iki dilli okullar ile iki Müslüman dini okulun bulunduğu ifade edilen raporda Hükümet’in yıllık binde 5 kotası oluşturmak sureti ile Trakya’daki Müslüman öğrencilerin teknik enstitüler ile üniversiteye kabul edilmelerine özel bir önem verdiği belirtiliyor. Ancak Trakya dışında yaşayan Müslümanların Lozan Antlaşması kapsamında olmamaları nedeni ile bu haklardan yararlanamadıkları raporda ayrıca not ediliyor.
Trakya’da yaşayan Müslümanlar için Hükümet’in aile ve medeni konularda Şeriat Hukuku’nu tanıdığı ifade edilen raporda Ulusal İnsan Hakları Komisyonu’nun Hükümetin Şeriat Hukuku’nu tanımayarak müftülerin yetkilerini yalnızca dini görevleri ile kısıtlaması gerektiği yönünde tavsiyede bulunduğu not ediliyor. Raporda BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin Trakya’daki Müslüman kadınların Şeriat Hukuku nedeni ile karşılaştıkları engeller nedeni ile endişe duyduğunu ifade ettiği not ediliyor. Yanı sıra raporda Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri ile BM Din veya İnanç için Özel Raportorü’nün 2006 yılında erken ya da sahte evlilik vakaları konusunda haberdar edildiklerini not ettiği belirtiliyor. Şubat 2009’da Trakya’da iki Müslüman kadının Yunan mahkemelerine müftünün kararlarına karşı çıkarak davayı kazandıkları raporda ayrıca yer buluyor. Şeriat hükümlerinden bazılarının yazılı olmadığı ve Şeriat Hukuku’nun büyük bir kısmının resmi Yunanca tercümesinin bulunmadığı yönündeki eleştirilerin dile getirildiği raporda Gümülcine müftüsünün Şeriat Aile Hukuku’nu Yunanca ve İngilizceye tercüme etme projesi başlattığı ancak tercümenin henüz tamamlanmadığı belirtiliyor.
Dini özgürlükler konusunda kısıtlamalar
Dini özgürlüklerin kısıtlanması konusunda Azınlık ile ilgili olarak Trakya’daki Müslüman azınlığın kamu istihdam sektörü ile devletin sahip olduğu sanayi kuruluşlarında yeterli derecede temsil edilmediği ifade edilmekle birlikte az sayıda Müslüman askeri personelin yüksek rütbeye sahip olduğu not ediliyor. 2008 yılında Hükümetin Müslümanlar için kamu hizmetinde binde 5 kotası getiren bir yasanın kabul edildiği raporda belirtiliyor. Siyasi temsil konusunda Parlamento’da iki milletvekili bulunduran Azınlık’ın İskeçe ve Gümülcine’de yerel düzeyde temsil edildikleri raporda ayrıca not ediliyor.
Raporda Müftüler sorunu ayrıntılı şekilde yer buluyor. Buna göre Müslüman azınlık toplumu ile Hükümet arasında müftü ve imamların seçilmesi süreci ile ilgili olarak farklılıkların devam ettiği not edilirken Müslüman azınlığın Hükümet’in müftülerin tayin edilmesi sürecinde Müslüman liderlerden oluşan bir komitenin tavsiyeleri ile bağlı olmadığı görüşüne karşı çıktığı belirtiliyor. Raporda Müslüman azınlığın bazı üyelerinin hükümet tarafından tayin edilen müftülerin yetkisini tanırken diğerlerinin İslami ülke olmayan bir ülkede Hükümet’in müftüleri tayin etme hakkı olmadığını söyleyerek resmi olmayan iki Müftü seçtikleri not ediliyor. Hükümet tarafından tanınmayan müftüler ile ilgili olarak alınan mahkeme kararı konusunda AİHM’nin Yunanistan’ı haksız bulduğu not edilen raporda Müslüman azınlık üyesi bazı kişilerin müftülerin direkt olarak seçilmesine Hükümet’in izin vermesi konusunda lobi çalışmalarına devam ettikleri belirtiliyor.
Hükümet’in Trakya’daki vakıfların yönetimi ve vergilendirilmesi tartışması konusunda adım attığı not edilen raporda 2007 yılında Hükümet’in vakıf idari komitelerinin direkt olarak seçilmesini ve yaklaşık 9,1 milyon dolar tutarında olan vakıfların vergi borçlarının silinmesini öngören yasanın yürürlüğe girdiği ancak uygulamada problemler yaşandığı raporda ifade ediliyor.
Dini özgürlüğe saygı alanında olumlu gelişmeler başlığı altında raporda Hükümet’in 2007 yılında 240 imamı sözleşmeli olarak istihdam etmeyi planladığı not ediliyor. Raporda Ocak 2009’da 183 imam ile Hükümet’in sözleşme yaptığı ve Mart ayında maaşlarını ödemeye başladığı not ediliyor. Hükümet yetkililerinin 240 imam ile sözleşme yapmadığını çünkü geriye kalan adayların ilkokulu tamamladıklarını belgeleyemediklerini ifade ettikleri raporda not ediliyor. Kamuda binde 5 kotası ile ilgili olarak Eylül 2008’de Hükümetin çalışmalara başladığı ifade edilen raporda yetkililerin kotanın doldurulmasının zaman alacağını belirttikleri not ediliyor.
Rapor ile ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, “Din özgürlükleri konusunda yayımlanan rapor Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk Azınlık’ın sorunlarına yanlış ve eksik de olsa yer vermesi bakımından önemlidir. Raporda daha çok resmi görüşe yer verilmekle birlikte oldukça az bir oranda Azınlık’ın görüşü ve talepleri rapora yansıtılmıştır. Özellikle Azınlık’ın “tayinli imamlar yasası” sorunu olarak ifade ettiği yasa ile ilgili olarak rapor tamamı ile resmi devlet tezini destekler niteliktedir. Oysa Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsil eden kuruluşlar ile ABTTF, ulusal ve uluslararası düzeyde sorunu gündeme taşıyarak görüş ve taleplerini dile getirmişlerdir. Ancak sorun görmezden gelinmeye devam edilmektedir. Diğer bir önemli eksiklik ise din özgürlüğü alanında nefret temelli ya da ırkçı saldırılar konusunda Batı Trakya Türk Azınlığı’ndan bahsedilmemesidir. 4 Ekim 2009 erken genel seçimleri öncesinde Okçular Camii üçüncü kez kundaklanmış, Ramazan ayında ise Koyünköy davulcusu silahlı tehdit edilmiştir. Bu olayların raporda görmezden gelinmesinin raporun yazım sürecinden sonra gerçekleştiğini düşünmek isteriz” açıklamasında bulundu.
Söz konusu raporun tamamına http://www.state.gov/g/drl/rls/irf/2009/127313.htm linkinden ulaşılabilir.