ABD’deki Aşırı Güç

Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletinde siyah bir gencin geçen hafta polis tarafından vurularak öldürülmesi üzerine sokak gösterileri başladı. Ardından California eyaletinin Los Angeles kentinde 25 yaşında bir siyahi erkeğin polis ateşiyle öldürülmesi gösterileri körükledi. Gösteriler, polisinin aşırı güç kullanması sonucu şiddete dönüştü. Gösteri yapan grubun içinde çocuklarında olmasına aldırış etmeyen polisin gaz ve sis bombası atması güç kullanmasının aşırıya gittiğini göstermektedir. Hatta ABD’nin ordudan destek istemesi bu baskının ne derece arttırılacağının sinyalini vermektedir. Gösterilerde dikkat çeken nokta ise Gezi olaylarında günlerce yayın yapan CNN ve BBC o alanda olmamasıdır. Hiçbir şekilde haber yapılmazken, gösterilerin dile bile getirilmiyor olması CNN ve BBC’nin amacının haber değil de başka ülkelere dizayn etme güdüsü ile hareket ettiğini kanıtlamaktadır. Nitekim bu kanalların, Gezi Olayları çıkmadan bir hafta önce tüm hazırlıklarını yapacak kadar Taksim’de konuşlanması ajanlıkta uzman olduklarını gösterirken aynı şeyi ABD’deki gösterilerde yapmıyor olmaları tarafsızlıklarını sorgulatmaktadır. Ya da dertlerinin başka bir şey olduğunu aşikar etmektedir.   SERT MÜDAHALE   Gezi Olayları sırasında polisin aşırı güç kullanmasını eleştiren ve üst üste açıklamalar yapan ABD, bu gösterilerde polisin özellikle siyahi gençleri öldürüyor olması ve göstericilere karşı sert müdahale etmesi orantısız güç kapsamına girmediği için mi daha fazla güç kullanılması emrini vermektedir! Yani insanların ten renkleri insani muamele kategorisini belirler mi oldu. İnsan Haklarını Dünya’ya yayma misyonunu(!) üstlenen ABD’de, ki bunun için bir çok operasyon(!) yaparak özellikle Orta Doğu’yu şekillendiren ülkede, ırkçılık yaparcasına uygulamalarda bulunması kendinin Dünya’da sorgulanmasına sebep olacaktır. Demek ki önceki operasyonlar da ABD’nin niyeti, insani müdahale ya da özgürlük getirme değilmiş. Demek ki Gezi Olaylarındaki ABD ve Avrupa’nın tutumunun aslında insani olarak yapılan açıklamalar değil, sadece kurdukları oyunun kendilerine yüklediği rolleri yerine getirme girişimleriymiş. Demek ki darbe kalkışmasında onlarında payı varmış. Ancak unuttukları bir şey vardı: Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Bu oyunları döndü kendilerinde patladı. Bir yıldan beri domino taşı gibi bu yaratmaya çalıştıkları kaos kendi ülkelerinde zuhur etti. Ki onların bu gösterileri bastırmak adına yaptıkları baskı ve bu konuda basına sansür uygulamaları, göstericilere karşı sert tutum uygulaması yönünde verdikleri talimatlar kendilerinin ne kadar demokratça ve insani bakımdan halka yaklaşımlarını gözler önüne serdi. Görüldü ki Gezi olaylarının darbe girişimi olmasına rağmen Ak Partinin dolayısıyla hükümetin tutumu bu ülkelerin yaptıklarının yanında deve de pire gibi kalıyor. Dikkatinizi çekerim bir tarafta darbe girişimi olmasına rağmen ufak bir tepki verildi, ABD’de veya Avrupa’da böyle bir darbe operasyonunun olmaması halinde böyle davranıyorlarsa, olsa kendi tutumları nasıl olur düşünmek bile istemiyorum. İsrail’e zulüm etmesinden dolayı laf ediyoruz ama İsrail en azından bunu göstere göstere yapıyor. En azından Ben caniyim diyor bir de bunu alttan alta yapan ülkeler var. Resmen içlerinde İsrail caniliğini barındıran ülkeler. Bu ülkeleri de böyle gösterilerde, halkın en ufak bir başkaldırışında görüyoruz. Demek ki Orta Doğu’da başta getirdikleri ve sonra kendilerinin devirdikleri ya da deviremedikleri diktatörler kendi zihniyetlerinin bir dışa vurumuymuş. Açıktır ki ABD ve AB ülkelerinde hortlayan ırkçılık ve diktatöryelce baskıcılık sonlarını getirmektedir. Artık Batı’nın Türkiye’ye ders verme yerine Türkiye’den ders alma vakti gelmiştir. Yeni Türkiye, demokrasi ve insan haklarının gerçek savunucusu olarak bu ülkelerin taktıkları zincirleri yine onlara takmaya geliyor. Ama bu sefer onların yaptığı gibi kanlı ve mahkum edercesine değil; hoşgörü, barış ve huzur getirerek…      
Benzer Videolar