“Şah ve Sultan”

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...

 

Mevlana

 

Bu bab, İskender Pala’nın sevginin Anadolu coğrafyasını ne zaman terkettiğine dair beyanıdır.

 

Mümin Bozkurt soyladı, bakalım ne soyladı...

 

 

Türk edebiyat tarihine “divan edebiyatını okuyucuya sevdiren adam” olarak çoktan imzasını atmış olan yazar İskender Pala’nın son romanı “Şah ve Sultan” kesinlikle bir başyapıt!  Romanından ne kadar etkilendiğimi vurgulamak adına, tıpkı romanındaki üslupla yazımıza giriş yapıp üstadımızı selamlayalım istedik.

Sadece kitap okumayı sevenlerin değil, kendince memleket meselelerine kafa yoran herkesin muhakkak okuması gereken muhteşem bir eser... Bir cümle fazlası gerekirse, “özellikle devlet idare eden ya da etmeye talip olan” herkese zorla okutturulması icap eder bence...

 

500 SENE ÖNCEYE GÖTÜRÜYOR

 

Şah ve Sultan, bizi tam 500 sene önceye götürüyor... Takvimler 1500’lü yılların başlarını gösterirken, Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlarda tam bir Türk yüzyılı yaşanıyor. Kısa bir süre önce İstanbul’u fetheden Osmanlı İmparatorluğu, dönemin yükselen yıldızı. İran ve Doğu Anadolu’da Safevi Devleti yükseliyor. Orta Asya’da Özbek Devleti, Ortadoğu’da Memluklar ve Karadenizin kuzeyinde Osmanlı ile kucaklaşan Kırım Hanlığı... Koskoca bir coğrafyada Türkçe konuşan hükümdarların mutlak hâkimiyeti var. Dönem, aynı zamanda gerçek bir sevgi çağı... İslam ile nurlanan Türk kültürünün bütün bir dünyaya sevgi ışıkları saçtığı bir dönemden söz ediyoruz. Mevlana’nın, Yunus Emre’nin, Nasrettin Hoca’nın ektiği sevgi tohumları öbek öbek çiçek açıyor Anadolu’da.

Saz üstatlarının mesnevileri, şiirleri, koçaklamaları, beyitleri, manzumeleri okudukları bir çağdayız... Sanatçıların el üstünde tutulduğu, Saltanat sahiplerinin sahip çıktığı sanatçıların sayısıyla övündüğü, en cahil halkın bile söz sanatlarını hayranlıkla dinlediği ve etkilendiği bir yüzyıldan söz ediyoruz.

O kadar ki Sultanların, şehzadelerin, şeyhlerin, şıhların, evliyaların ve hatta bürokratların bile muhteşem şiirler yazdığı bir kültür çağını yaşıyor dünya...

İskender Pala, bu muhteşem Türk çağının nasıl kapandığını, Anadolu coğrafyasında sevginin ve sevgilinin nasıl öldüğünü anlatırken 500 yıl sonra tam bir sevgisizlik çağında yaşamak zorunda kalan bizlere de bu gerçeği tam bir divan edebiyatı üstadına yakışır nezaketle anlatıyor. Sevgisizlik çağını yaşayan biz “teknoloji efsunu kurbanları” olarak ne kadar anlatılmak isteneni anlayabileceğiz, orasını bilemem...

 

VERGİ AĞACI ZİHNİYETİ

 

Türk kültürünün şereflendirdiği sevgi çağını yıkan sebepleri de anlatıyor üstat...

Osmanlı tahtını kuşatan ve halktan kopuk bürokratlar... Halkı “vergi ağacı” olarak gören, ekonomi bilmez yöneticiler...

Keselerini ve makamlarını düşündükleri için Sultanlara yarı peygamber muamelesi yapan din bezirganları... Bu bezirganlara inanıp kendisinde (hatta köpeklerinde bile) keramet vehmeden sultanlar... Din işleriyle devlet işlerini aynı anda yürüten – ya da yürütmek zorunda kalan – Şahlar...

Birbirlerini düşman belleyen mezhep kavgaları...  Sünnilerin Kızılbaşlığı “sapkınlık” görmeleri, Kızılbaşların Sünniliği “Arap zulmü” ile bağdaştırmaları... Birbirlerinin Türk olduklarına bakmadan vahşice katletmeleri...

Nihayet, kuşkuya esir düşen; tahtlarını korumak adına ana babalarını ve kardeşlerini öldürecek, akrabalarını hadım edecek kadar gaddarlaşan hükümdarların gözü dönmüşlükleri...

 

ÇALDIRAN SAVAŞI

 

Anadolu’nun bağrında doğmuş ve mertlik kültürü ile devşirilmiş ikiz kardeşlerden birinin, Çaldıran Savaşı’nda düşman saflarında olan ötekini öldürdükleri gün yaralanmıştı sevgi... Alevi’nin Sünni’yi ve Sünni’nin Alevi’yi birbirlerinin ikiz kardeşi olmaktan dışladıkları saat, kolu kanadı kırılmıştı, sevginin...

Tebriz’de Şah İsmail’in ve İstanbul’da Sultan Selim’in sahip olmadan sevdikleri Taçlı’nın mezara girdiği gün ölmüştü sevgi...

Güzeller güzeli Taçlı Hatun’un bir ömür aradığı, ancak mezara girdikten sonra çıkagelen gerçek aşkı Ömer misali, ebediyen ayrıldı bu coğrafyadan sevgi...

500 senedir hiç geri dönmedi, işte bu yüzden sevgi...

 

ARANILAN SEVGİ

 

Van'ın Erciş ilçesinde yaşayan anne ve dört çocuğunun öldürülmesiyle ilgili yapılan ilk incelemede, kız çocuklarından Pınar ve Fatma'nın öldürülmeden önce tecavüze uğradığı belirlenmiş...

Bilmem İskender Pala’nın koskoca bir romanla anlattığı yalın gerçeği bu gazete haberi bir cümlede anlatmaya yetiyor mu?

Sevgi... Ah sevgi... Nerdesin?

 

Benzer Videolar