Aile içi şiddet

(Kanayan Yaramız)   Aile İçi Şiddet, bir kişinin eşine, çocuklarına, anne babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına yönelik uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Bu tanıma sadece kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını, kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Şiddete sadece aynı evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da nişanlı da maruz kalabilir. Şiddet ve şiddetin türleri: Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplumsal hareketlerin tümüdür. Pek çok kişi şiddeti sadece dayak veya vurma olarak algılar. Oysa şiddetin pek çok türü var. Kişinin karısını/ kocasını aşağılaması, karısına/kocasına ve çocuklarına küfretmesi, onu eve kilitlemesi, cinsel olarak zorlaması da şiddet olarak tanımlanır. Fiziksel Şiddet: İtmek, tokat atmak, tekmelemek, tükürmek, sopa veya bir cisimle vurmak, yumruklamak, kol kıvırmak, kol - bacak kırmak, saçından sürüklemek, (su, yemek, uyku, tuvalete gitmek gibi) temel ihtiyaçlarını esirgemek, gerektiği halde tıbbi tedavi almasını engellemek, silahla yaralamak, öldürmek gibi. Sözlü Şiddet: Sürekli eleştirmek, aşağılamak, küfür etmek, tehdit etmek, kararlara katılımını engellemek, sürekli sorguya çekmek, sık sık bağırmak, aşağılayıcı isim takmak, sık sık alay etmek, dini veya etnik kimliğine yönelik hakaret etmek, görüşlerini ve çalışmalarını küçümsemek gibi. Toplumsal İlişkileri Sınırlayıcı Şiddet: Ailesi, arkadaşları / komşuları ile görüşmesini yasaklamak, evden dışarı çıkmasını yasaklamak, gittiği her yere takip etmek, başkalarının önünde aşağılamak ve alay etmek, başkalarının önünde sık sık sözünü kesmek ,özel yaşam ve mahremiyet hakkı tanımamak, zorla evlendirmek, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak gibi. Cinsel Şiddet: İstemediği cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel olarak kişiyi korkutan ve kıran davranışlarda bulunmak, sürekli kadınlığını / erkekliğini aşağılamak, telefonla / mektupla veya sözlü olarak sürekli cinsel içerikli tacizlerde bulunmak, cinsel organlara zarar vermek, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak ve öldürmek gibi.   Ekonomik Şiddet: Parasını almak ve geri vermemek, zorla istemediği bir işte çalıştırmak, istediği halde çalıştırmamak / işe yollamamak veya zorla çalıştırmak, eline hiç para vermemek gibi.   Aile İçi Şiddet ve Nedenleri: Aile içi şiddet, başlıca şu başlıklar altında incelenebilir; Tam açıklaması ile Fakirlik (Sosyal), Güç ve Kontrol isteği(Psikolojik) ve Biyolojik (Alkol ve Uyuşturucu)  Ekonomik nedenler, Eğitim ve kariyer, Yaş farkı, Geniş aile ortamları, Kayınvalideyle aynı evi paylaşmak, Çocukluk yıllarında şiddete maruz kalmak veya tanık olmak, gelenek ve görenekler.

Zengin ailelerden farklı olarak;

Güç ve kontrol

Alkol ve uyuşturucu

Kariyer Farkı: Genelde erkeklerde eşinin kendisinden kariyerli bir işte çalışması komplekse sevk etmekte öfkeye neden olmakta zaman zaman şiddete dönüşmektedir.   Yaş farkı: Erkeğin eşinden yaşça büyük olması, kendisini egemen kılma düşüncesine sevk etmekte zaman zaman da  olsa tartışmayla birlikte şiddete dönüşebilmektedir.   Geniş Aile ile Yaşamak:Her ne kadar doğu kökenli ailelerde görülse de ülkemizde gerek bir arada bulunma isteği, gerekse ekonomik nedenlerle kardeşler bir arada yaşar. Kardeşler arasında ve eşleri (eltiler) arasında çatışma ve problemler, eşin şiddet uygulamasına neden olur.   Kayınvalide ile birlikte yaşamak: Günümüzde yaşam biçimi olarak azalsa da halen mevcut olup, kayınvalidenin kendi yaşamını örnek alması, gelinini yönlendirmeye çalışması, evliliklere müdahil olması, eşin çelişkide kalması ve olumsuz etkilenmesiyle eşe şiddet uygulamasına neden olur.   Çocukluk Yıllarında Şiddete Maruz Kalmak ve Tanık Olmak: Çocukluk yıllarında babası, hatta annesi veya kardeşleri tarafından şiddete maruz kalan çocuklar büyüdükleri ve hayata atıldıkları, yuva kurduklarında çocukluk yıllarında yaşamış veya tanık oldukları şiddet, huzursuzluk, mutsuz ortam etkisiyle bilinç altına yerleşen travmanın etkisiyle hayatında gelişen herhangi bir ağır olumsuz bir sorunda (eğitimi, yaşı ve kariyeri ne olursa olsun)ortaya çıkabilmekte eşine şiddet uygulayabilmektedir. Çünkü; bir tarafı sevgisiz kalmış, yaşamın içerisinde insanlara olan güveni azalmış ve aynı zamanda kendisine olan özgüveni eksik kalmıştır. Bu durum, kendisinin hayat mücadelesinde çoğu zaman başarısız ve mutsuz olmasına neden olmaktadır. Ülkemizde genelde şiddet gören kadınlar eğer ekonomik özgürlüğü, yaşadığı şehirde bir tanıdığı, ailesi veya fertlerinden biri  yoksa  şiddet süregelir. Şiddet gören, genelde bunu kimseyle paylaşmamayı tercih eder. Çünkü gelecek, aç kalma, hayatla baş edememe korkusu vardır. Ekonomik özgürlüğü ve eğitimli olması, yakınlarının, özellikle ailesinin olması, kendisine güç verir, hayatıyla ilgili karar vermesinde etkili olur. BENiM KOCAM SiZE NE?

Polis memuru Mehmet görevde olduğu bir gün telsizle anons gelir “Kadına Şiddet” uygulandığı ve bir adamın eşini dövdüğü haberiyle verilen adrese gidilir gecekondunun bahçesinde bir kadınla bir erkeğin tartışmakta olduğunu görürler. Yanlarına giderek polis Mehmet kadına sorar neden kavga ediyorsunuz? Eşiniz sizi dövüyor mu? diye sorar. Kadının eşi de eşini dövmediğini sadece tartıştıklarını söyler kadında, hayır kavga etmiyoruz der. Polis memuru kadının gözünün “Morarmış” olduğunu görür kadına dönerek gözüne ne olduğunu sorar? Kadında sesini yükselterek, kapıya çarptığını kimsenin dövmediğini ayrıca size kim haber verdi? ben sizi çağırmadım der. Polis memuru Mehmet kadına dönerek davacı ve şikayetçi iseniz buyurun karakola? der davet eder. Kadın tekrar sesini yükselterek “size ne? kocamdır severde döver de der. Davacı şikayetçi değilim der. Bunun üzerine polis memuru olay yerinden ayrılır. Daha sonra Polis Mehmet’in öğrendiğine göre kadın doğudan gelmiş okur yazar değildir. Toplam 11 kardeştir. Eşi ise hurdacılık yaparak evini geçindirir. Üç çocuk sahibidir ve eşi çoğu zaman alkol alır eşine şiddet uygular. Kadın davacı olursa ifade verip, evine gelince tekrar şiddet göreceğini biliyor, ayrıca ailesinin uzak olması, ekonomik özgürlüğünün de olmaması nedeniyle bu şartlara katlanıyordu.

Kadın eğitimli biri olsaydı, ayrıca ekonomik özgürlüğü olsaydı ve ayakları üzerinde durabilseydi bu hayata katlanır, bu hayatı sürdürür müydü? Sizce.   NE YAPILABİLiR? Şiddet ve şiddetin, bireyler, Aileler ve Toplum üzerindeki zararlarını ve tahribatlarını eğitim kurumlarında anlatmalı hatta ders olarak verilmelidir. Çalışma hayatında, işyerlerinde, resmi kurumlarda, konunun uzmanları tarafından sık sık seminerler verilmeli özellikle görsel medyada sık sık şiddet konusu ile ilgili yayınlar yapılmalı halk bilinçlendirilmelidir.  

 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun

14 Ocak 1998 tarihinde kabul edilen 4320 sayılı kanun aile içi şiddete karşı Türkiye'de aile şiddeti mağdurları için yazılmıştır. Mevcut olan kanun da aile şiddeti mağdurları tarafından genelde bilinmemektedir. Bu kanuna göre; aile şiddetinde mağdur olanın Cumhuriyet Başsavcılığı'na  bildirmesi ve Sulh Hukuk Hakimi'nin kabulü doğrultusunda kusurlu eş hakkında kanunumuza göre sırasıyla şu işlemlere başvurulur: Aile içi şiddet mağduruna 6 ay daha eşiyle beraber yaşaması önerilir, ve bu 6 ay içerisinde durum değişmezse tutuklanacağı eşine iletilir. Ancak; eşin şiddeti tekrarlaması halinde, mağdur tekrar Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurur; ve Sulh Ceza Mahkemesi'nce kamu davası açılır. Bu durumda da eş 3 ila 6 ay arasında hapis cezası ile cezalandırılır, 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu'na göre de; çoğu zaman bu suç para cezasına çevrilir.    
Benzer Videolar