Akıntılı Çözüm
“Biz benliğimizi kurtarmak, hakkımızı almak için ortaya atılıyoruz. Bir kale haline gelirsek o zaman gelişmemiz, uğraşmamızla isteklerimizi elde edebileceğiz”.
Dr. Fazıl KÜÇÜK
İlkyazın ılık havasına karşın siyasetin hızla ısınmakta olduğunu kabul etmek durumundayız. Önümüzdeki Haziran ayında yapılacak olan milletvekili seçimleri için partilerin programları açıklanıyor. Bütün partilerin anlaşmış gibi iç politik çözümleri öne çıkarmaya özendikleri anlaşılıyor. Kıbrıs özelindeki beklentilere ilişkin kırıntı bilgilerin bile olmadığını kaydetmek durumundayız. Mendil büyüklüğündeki ülkede de 22 Mayıs 2011 tarihinde seçimler yapılacaktır. Seçimlere ilişkin olarak yapılan kamuoyu araştırmalarına fazladan güvenmemek gerekiyor. Bu değerlendirmeleri yönlendirme olarak alıyoruz.
Üç yıl önce Rum yönetiminin en önde gideni olarak seçilen Bay Hristofyas, hedefini Kıbrıs uyuşmazlığının çözümlenmesi, Türkiye’nin müdahalesinin sona ermesi ve adanın yeniden birleşmesi olarak ortalık yere koymuştu. Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında ise görüşmelerin takvimsiz ve arabulucusuz olarak sürdürülmesinden yana olduğunu duyuruyor. Kendileri uluslararası alandaki tanınmışlığın tadını çıkarırken Kıbrıs Türklerinin kendilerine teslim olacakları günü bekliyorlar. Çözüm iradesini Rumların isteği doğrultusunda akıntıya bırakmamak gerekmektedir.
KKTC SORUNU
Haziran ayında yapılacak olan seçimlerden sonra oluşacak olan TBMM’nin çözmesi gereken iç sorunları vardır. Bunun ötesinde dış sorunlarla da uğraşmak durumunda kalacaktır. AB’nin nerede ise her toplantısı sonrasında Türkiye sürekli olarak suçlamalarla karşılaşıyor. Ermeniler de pusuya yatmış 2015 yılının hazırlıklarını sürdürüyorlar. Parlamentolardan aldırdıkları kararları yeterli görmeyerek belediyelerden de kararlar aldırmaya başladılar. 1959 – 60 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarını yok sayan AB, Rum Yönetimini hukuk tanımazlık örneği olarak bünyelerinin içine aldılar. Bundan cesaret alan Rum Yönetimi’nin NATO üyeliği için uzun süredir çalışmalar yaptığı biliniyor. Konu son olarak geçtiğimiz günlerde Berlin’de yapılan NATO toplantısında gündeme taşındı. Türkiye’nin haklı tepkisi karşısında Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg, “AB üyesi olmayan bir ülke bizim içişlerimize karışamaz” diyerek bu tepkiye karşı çıkıyordu. Bu Bayın “Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye’yi AB’nde bloke edecek, Türkiye’de bu yönetimle eşit koşullarda oturabilir mi?”sorusunun yanıtını da vermesi gerekmektedir. Macaristan Parlamentosu Türk Macar Dostluk Grubu Başkanı ve Parlamentonun 3. büyük partisi olan Jobbik Partisi milletvekili Tomas Hegedus, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uygulanan ambargonun kaldırılması için tasarı hazırlığını sürdürüyor. Hedegus, “Kuzey Kıbrıs ambargolar altında. Bu bir problem, biz bu problemin çözülmesini istiyoruz. Kuzey Kıbrıs ulusal pazara ulaşabilmeli. Yunanistan ve Güney Kıbrıs bunu AB içinde bloke ediyor. Biz bunu da parlamentoya bu ay içinde ya da gelecek ay sunacağız” diyordu. Bu ve benzeri çabaların sürdürülmesi için başta TBMM ve Dışişleri Bakanlığı’na çok iş düşmektedir. Anı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk yöneticilerine de.
MACARİSTAN’DAN GELEN ÇIKIŞ
AB dönem başkanı olan Macaristan’dan gelen bu çıkışı oldukça ilginç ve düşündürücü bulduğumuzu kaydetmek istiyoruz. Çünkü bu güne değin Kıbrıs uyuşmazlığı ilk öncelikli konu olarak düşünülmüyordu. Adada bulunacak olan bir çözüm Türkiye’nin uluslararası alanda hareket alanını genişletecek ve elini güçlendirecektir. Kıbrıs uyuşmazlığını çözmek için çaba harcamakta olan BM’lerin önde gidenleri şimdilerde çözüm tarihi olarak 2012 yılının Mart ayını işaret etmeye başladılar. Mendil büyüklüğündeki ülkenin AB dönem başkanlığını devir alacağı tarihe kadar dişe dokunur takvimlerinin bulunmadığını vurgulamak istiyoruz. İtalya’nın AB içinde kalmasının mantıklı olup olmadığı son günlerde sıklıkla konuşulmaya başlandığının da bilinmesini istiyoruz. Uluslararası toplumun Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda ürkek tutumunu sürdüreceği anlaşılıyor. Bu bakış ve yaklaşım, ipe un sermenin de ötesindedir. Uyuşmazlığı içinden çıkılmaz noktaya taşımış olan AB’nden çözüm beklememek gerekiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmak için harekete geçmek gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…