Arnavutluk’ta faaliyet gösteren Alsar Vakfı (Alsar Kültür, Eğitim ve İnsani Yardım Vakfı), ülkede son dönemlerde artan Türkiye karşıtı çarpıtma ve manipülatif haberlere tepki gösterdi.
Alsar Vakfı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin olağanüstü dinamiğinin her geçen günle birlikte medyalarda daha fazla yer edindiği ve anlık olarak kamuoyuna yansıdığı, bunun da her daim yeni bir gelişme peşinde olan medyaların da dikkatini cezbettiği belirtildi.
Türkiye’yle ilgili tüm alanlardan haberlerin, daha önce hiç olmadığı kadar Arnavutluk kamuoyunda yer aldığını, Arnavut halkının da Arnavutluk hükümeti tarafından açıkça “stratejik ortak” olarak nitelendirilen Türkiye’deki gelişmeleri her geçen gün artan ilgiliyle takip ettiği belirtilen açıklamada, “Ülkemizde Türkiye kadar takip edilen ülkelerin sayısının az olduğunu söyleyebiliriz. Maalesef bu bilgilerin eksik veya yanlış aktarıldığına da şahit olmaktayız. Gerçeğe bağlı kalmadan aktarılan her bilgi, isteyerek veya istemeyerek manipülasyona hizmet etmektedir. Yaşanan olaylar hakkında tamamen farklı bir gerçeğin aktarılması, maalesef toplumu rahatsız edici bir fenomen hâline dönüşmüştür.” denildi.
– Son dönemde iki konu hakkında süregelen manipülasyonlara karşı tepkimizi ortaya koyma ihtiyacı hissettik
Türkiye’nin Arnavutluk’ta yardımlar, desteklenen projeler, inşaat çalışmaları v.b. gibi tüm alanlarda gözle görülen muazzam desteği düşünüldüğünde, Türkiye’deki gelişmeleri çarpıtan bu tür haberlerin okunmasının şaşkınlığa sebebiyet vermediği ve hakikati çarpıtanların gerçek amaçlarının ne olduğuna ilişkin soruları akla getirdiği ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’ye karşı iyi niyetli olmadıkları aşikâr olan kimi medya kuruluşlarının Türkiye hakkında yalan bilgiler aktarmaları artık kimseyi şaşırtmamaktadır. Buna Arnavutça yayınları da bulunan kimi yabancı medya kuruluşları da dahildir.
Alsar Vakfı hâli hazırda rahatsız edici bir noktaya ulaşan bu hoş olmayan gelişmeleri dikkatle takip etmektedir. İki dost ülke arasındaki yakın ve sıcak ilişkilerin daimi destekçisi olarak “ALSAR”, ihtiyaç hasıl olması durumunda bu hususta tepki gösterilmesini de asla abartılı olarak nitelendirmemektedir. Ve son dönemde iki konu hakkında süregelen manipülasyonlara karşı da tepkimizi ortaya koyma ihtiyacı hissettik.”
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun birkaç gün önce Türkiye’deki bir televizyon programında yapmış olduğu açıklamaların bağlamından koparılarak Arnavutça medyalarda sanki 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbenin FETÖ tarafından gerçekleştirilmediği algısı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çekilen açıklamada, “Türk İçişleri Bakanı’nın açıklamasının bağlamından kopartılarak ülkemiz medyasına yansıtılan içeriklerin acınası olduğunu söylemeliyiz. Aslında gerçek şu, Süleyman Soylu Türkiye’nin tarihinde hain bir kalkışma olarak anılan o gecenin ardından söylediğinden farklı bir şey dememiştir: FETÖ darbeyi tek başına yapmamıştır, bu terör örgütünün arkasında onu destekleyen başkaları vardır!” denildi.
– Türkiye İçişleri Bakanı’nın açıklamalarını Arnavutluk kamuoyuna bağlamından kopartarak aktarmak isteyenleri halkın vicdanına bırakıyoruz
Başarısız darbe girişimini FETÖ’nün gerçekleştirdiğine dair Türkiye’de en ufak bir şüphe olmadığı gibi, onun arkasında duranlarla ilgili şüphelerin de az olduğu vurgulanan açıklamada, “Türkiye İçişleri Bakanı’nın açıklamalarını Arnavutluk kamuoyuna bağlamından kopartarak aktarmak isteyenleri halkın vicdanına bırakıyoruz, lâkin Türk devlet adamlarının da sıklıkla dikkat çektiği bir gerçek de şudur ki, FETÖ’nün elleri ülkemize de uzanmaktadır ve bu durum ülkemizin güvenliği için gerçek bir tehdit arz etmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Son günlerde sözde rektör ataması bahanesiyle Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan gelişmeler de aynı şekilde gerçekle alâkası olmayan başlıklarla ülkemiz kamuoyuna aktarılmaya çalışılmıştır.
Türkiye’nin en ünlü ve saygın üniversitelerinden birine gerçekleşen rektör ataması tüm teammüllere uygun şekilde gerçekleştirmiştir. Atanan rektör Melih Bulu da öğrencilerle görüşmeye her dâim açık olduğunu beyan etmiş, gerek siyaset yorumcuları gerekse konunun uzmanları gelişmelerde olağandışı bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmiştir.
Gerçekte üniversite öğrencisi iddiasıyla protestolara katılanların söz konusu üniversiteyle hiçbir bağı olmadığı, tamamen muhalif kesimlerin güdümünde oldukları anlaşılmıştır. Bu çevreler arasında CHP ve HDP gibi muhalefet partilerinin uzantıları yanı sıra, marjinal terörist ve anarşist yapılanmalara mensup bireylerin de mevcudiyeti söz konusudur.
Söz konusu olan öğrenci protestoları değildir, öğrenciler istikrarsızlık oluşturma emelleri için suiistimal edilmekte, bununla Türkiye’nin gelişmesine çelme takılması ajandalarına alet edilmektedirler!
Alsar Vakfı için gerçek tektir ve bu gerçek gazetecilik misyonuna sadık kalmak suretiyle çarptırılmadan ve objektif bir şekilde aktarılmalıdır. Türkiye’deki gelişmelere ilişkin gerçekle bağdaşmayan bir tasvir sunulmasına ilişkin her türlü gayret, onu destekleyen ve icra edenlerin ayıbıdır!”
Alsar Vakfı
Timebalkan