Alternatif yaklaşımlar

Bulgaristan’ın komünizm sonrası demokrasi sürecine girmesiyle birlikte devlete ait bütün mal varlıkları oluşturulan komisyonlar tarafından neredeyse sembolik fiyatlara “birilerine!” satıldı. Böylece ülke ekonomisi iflasın eşiğine geldi. Yaşanan gelişmeler nedeniyle orta direk olarak tabir edilen kesim ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Devlet küçülebildiği kadar küçüldü. İşsizlik en yüksek seviyeye çıktı. Bulgaristan Avrupa Birliği (AB)  üyeliğine kabul edildiğinde ise yabancılar ülkeye sınırlı da olsa yatırım gerçekleştirdiler. Gerçeği söylemek gerekirse, Bulgaristan ekonomisi bugün AB fonlarından yararlanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Yabancı sermayenin genellikle kar amaçlı yatırımlar yapması nedeniyle, merkeze uzak kalan iç kesimler bu yatırımlardan yeterli payı alamıyor.   

Coğrafi yapısının tarıma elverişli olmaması sebebiyle Bulgaristan’ın Kırcaali bölgesinde yaşayan halk geçimini genelde hayvancılık ve tütünle sağlıyordu. Sağlıyordu diyorum; çünkü ne yazık ki tütüne kota getirildi, et fiyatları ise yıllarca aynı yerinde duruyor. Bu süre zarfında da yerel yönetimler AB projeleri hazırlamak suretiyle ayakta kalmaya çalışırken, özel sektör ise sadece hizmet alanında faaliyet gösterebiliyor.

Birkaç yaşlı insan köylerinde bekçi olarak  hayatlarına devam ederken, gençler geçim derdine düşmüş vaziyette Avrupa ülkelerinde arayış içerisine girdiler. Gençler işsizlik nedeniyle aile kuramazken, nüfus gittikçe yaşlanıyor. Ne yazık ki Kırcaali bölgesi de büyük oranda nüfus kaybediyor.



Kırcaali bölgesinin en büyük sorunu halkı yerinde tutabilmek. Peki işsizliğin alternatifi yok mu diyeceksiniz. Elbette var. Yirmi yıl boyunca bu bölgede kimyasallar kullanılmadı. Toprak kendini kimyasallardan arındırmış durumda doğal seyrinde nadasa bırakıldı. Bugün Avrupa’da hatta dünyada organik tarıma önem verildiği bilinmektedir. Bölge genelde meyve yetiştirilmesi için en elverişli bölgelerden biridir. Sadece organik meyve değil, aynı biçimde organik sebze de yetiştirilebilir. Organik tarımdan elde edilen ürünlerden konserve fabrikaları kurulabilir. Organik yaş sebze ve meyve ihracatı da yapılabilir.



Bu yıl açılması planlanan Yunanistan sınırındaki Makaz gümrük kapısının Kırcaali bölgesine canlılık getirmesini bekliyoruz.  Ayrıca Makaz sınır kapısı yıllardır ayrı yaşamaya mahkûm olan akrabaları birbirilerini kavuşturacak. Kırcaali ile Gümülcine arası sadece 60 kilometre, bu nedenle  Makaz sınır kapısının Kırcaali’yi Anadolu’ya daha da yakınlaştıracağını ve bölgeye hiç olmazsa ekonomik açıdan dinamizm getireceğine inanıyoruz. Bekleyelim ve görelim….

 

 

Benzer Videolar