Ambardaki Tavuk

“Ben yalnız mensup olduğum toplumu ilgilendiren meseleleri kaleme alan naçiz bir ferdim. Çünkü Türk’üm ve hiçbir zaman Türklüğün ayaklar altında çiğnenmesine tahammül edemem.” 1944

 

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Fransa’da yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir dönemin kapandığı biliniyor. Kelimenin tam karşılığı kıran kırana geçen seçim sonrasında burun farkı ile de olsa sosyalist aday François Hollande kazandı. Sosyalistler, 1995 yılından bu yana yönetimden uzak kalmışlardı. Sürekli olarak eleştirilerini ortalık yerlere koyuyorlardı. Fransızlar’ın aradan geçen uzun süreden sonra söylenenleri yeni algıladıklarını kaydetmek istiyoruz. Sarkozy’nin tarihin çöplüğündeki yerini alması için gönderilmesi sonrasında, Almanya’da yapılan Kuzey Ren Vestfalya seçimlerinde Angela Merkel’de beklemediği bir yenilgiyi aldı. AB’ni bu ikili diledikleri gibi yönetiyordu. Anadolu insanının söylemi ile “çekip çeviriyorlardı”. İzledikleri sıkı para politikalarını diğer üye ülkeler de ekonomik önlem paketi olarak dayatıyorlardı. Buna karşın Yunanistan sıkıntısının aşılamamış olması Euro’nun geleceğinin de sorgulanmasını gündeme taşıdı. Yunanistan’daki sıkıntı aşılmadan diğer ülkelerin nerede ise tamamı yardım alabilmek için avuçlarını açmış sıralarını bekliyorlar. AB ülkelerinde yaşananları UNCTAD Baş ekonomisti Prof.Dr. Heiner Flassbeck, “felaket” olarak değerlendirirken bu durumdan Almanya ve Fransa’nın sorumlu olduklarına vurgu yapıyor. “Düşük maliyetle üretim takıntısı AB’nde yıkıcı bir rol oynuyor” diye ekliyordu. Yönetim değişikliği sonrasında Fransa alınmış olan bu yöndeki önlemleri şimdilerde uygulamayı erteledi. Buna karşı üretime yönelik önlemleri uygulayacağını açıkladığı biliniyor. Yaşanan Euro sıkıntısı sonrasında daha zengin olan üye ülkelerin yollarını ayırmaya çalıştıklarını da paylaşmak istiyoruz.

 

ERMENİ SÖYLEMLERİ

 

Sarkozy döneminde sıklıkla gündeme taşınan Ermeni söylemlerini inkar yasasının Kasım ayında yeninden gündeme taşınacağı açıklandı. Yeni başkan Bay Hollande’e baskılarını arttıran Ermeni diasporası şimdilerde işi sıkı tutmayı sürdürüyor. Hazırlanmakta olan tasarının bu kez Fransa’nın Anayasasına uydurulmasına çalışılıyor.  Bay Holland, Türkiye ile olan ilişkilerini iki aynı noktada değerlendirmek eğiliminde görünüyor. İnkar yasasının ayrı, Türkiye ile olan ilişkilerinin normalleşmesinin farklı olduğunu belirtiyor. AB dönem başkanlığında bir ayını dolduran mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenleri yüksek perdeden konuşmayı sürdürüyorlar. Filistin Ulusal Yönetimi Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki geçtiğimiz günlerde adı geçen ülkede idi. Kıbrıs’ın AB dönem başkanlığını Filistin için büyük bir fırsat olduğunu söylüyordu. Bu türden destekçileri arkalarında bulan mendil büyüklüğündeki ülkeyi yönetenlerin sırtları asla yere gelmez diye düşünüyoruz.

SIRTLARI SÜREKLİ SIVAZLANANLAR

 

Sırtları sürekli olarak sıvazlananların Kıbrıs’ta çözümden yana bir yaklaşımı sergilemelerinin beklememesi gerekiyor. Adada çözüme ilişkin yapılan ilk görüşmenin hangi tarihte yapıldığını şu anda pek çok kişi doğal olarak bilmeyebilir. Rum saldırılarının başlaması sonrasında Kıbrıs Türklerine hem etnik hem de  ekonomik soykırım uygulamaya başlamışlar ve Türklerin yaşadıkları bölgelere giriş ve çıkışları yasaklamışlardı..  Oluşturulan barikatların kaldırılması için Liderimiz Dr. Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatı ile Makarios’la görüşmesi sonrasında barikatların kaldırılmasında başarılı olamadı. Çünkü Rum yöneticiler “Türkiye’nin batışını bekliyorlardı” Makarios bu beklentide olduklarını 1972 yılında söylüyordu. Rumların ve onların destekçilerinin Türkiye’ye karşı başlattıkları saldırılarının bu beklentiden kaynaklandığı kendiliğinden ortalık yere çıkıyor. Aç tavuğun kendini buğday ambarında görmesi ile örtüşen bu yaklaşımlarının gerçekleşmeyeceğini birilerinin bu kişilere söylemeleri gerekiyor mu ne…

 

 

Benzer Videolar