Angut!

Haksız  şekilde kullanılan bir ifade "Angut!". Birisi yanlış yapınca, laftan anlamayınca, boş boş bakınca "Angut musun?" derler. Angut aslında bir kuş türü. Ancak bu kuş türü adeta eşe sadakatin de simgesi. Göl, bataklık ve akarsularda yaşayan, yaklaşık 10 yıl ömrü olan "Angut" eşi öldükten sonra başka bir kuşla çiftleşmeden, hayatının sonuna kadar yas tutuyor. Angut kuşu eşi öldüğünde (yanına o anda başka yırtıcı bir kuş veya insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan, kendisi de ölene kadar onun başucunda bekler. Ayrıca bu bütün "Angut" kuşları için geçerlidir, arada bir  görülen bir şey değildir. Çok ürkek bir hayvan olmasına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz. Keşke herkes angut gibi bakabilse değer verdiklerine... Bundan sonra bazılarına "Angut!" demeden önce bir kere daha düşünün. Bir "Angut" bile olmayan o kadar çok insan var ki günümüzde!
Bakın konuya burada girmişken size Avrupa da 1800 lü yıllarda yazılan bir yemek kitabında BİR KOCA NASIL PİŞİRİLİR? Bölümünü aklımda kaldığı kadarıyla paylaşayım. Oldukça ilgi çekecek çok hoş bir tarif. Buyurun bakalım;
Kocaların çoğu pişirilme sürecinde “yanlış” işlem gördüklerinden, “iyi niyetlerini” kaybederek bozulurlar. Gerçek odur ki, bazı kadınlar onları sıcak suda “haşlayarak”, bazıları “ilgisizlikleriyle” dondurarak, bazıları da “basıp ve ezip” turşusunu kurarak ve yine kimileri de “müsrifçe” harcayarak bozulmalarına sebep olurlar. İtinayla hazırlanan her kocanın iyi ve yumuşak olacağı söylenemez.  Ancak iyi pişirilenin de, gerçekten tadına doyum olmaz. Koca seçiminde ne lüferin alımındaki gümüş pırıltısı, ne barbunyanın altın yaldız görünümü geçerlidir. Bunun için çarşı pazar dolaşmaya da gerek yoktur. Genellikle en iyileri “kapınızın önüne” gelenlerdir. Kocayı pişirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde toprak çanaktan başkası yoksa, özenle kullanıldığında da aynı işi görebilir. Kocalar canlı canlı pişirilir. Bazen pişerken tencerenin “dışına” taşıp yanabilir ya da kenarları sertleşerek” kabuk” tutabilirler. Onları tencerelerin de tutmak için “görev duygusu” adlı zayıf iplikten çok, “huzur” adlı sağlam halatla sıkı sıkıya bağlamalıdır. Önce “ sevgi, sıcaklık ve neşe”den oluşan bir ateş yakılır. Koca, kişiliğine uygun bir ısıya ayarlanarak ateşe oturtulur. “Köpürerek” taşması halinde endişelenmemelidir. Pek çoğu iyice pişinceye kadar sık sık köpürebilir. Özellikle sirke ve karabiber yerine tatlıcıların “tebessüm” adı altında sattıkları şekerden biraz konulabilir. Tadına bakarken “ hoşgörü, iyimserlik ve neşe” benzeri baharattan bir tutam katmanız önerilir. Ancak bunlar diğer baharat gibi azar azar ve dikkatlice kullanılmalıdır. Yumuşaklığını kontrol ederken sertleşmesinden kaçınılmalıdır. Fazla yayılmasını ve kabın dibine oturarak “işe yaramaz” hale gelmesini önlemek için arada bir” hafifçe” karıştırılmalıdır. Kıvama geldiği zaman “anlamamak” imkansızdır. Böyle pişirildiği zaman, size çok uygun ve sindirilmesi çok kolay olacaktır. “Dikkatsizlik” sebebiyle ev ateşini soğutmazsanız, bozulmadan istediğiniz süre dayanır. Bu yolda hazırlanmış koca, mutlu bir ömür boyunca tadını korur.
Ayrıca tüm okuyucularımıza da Hayırlı Ramazan lar diliyor her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum!

 

 

 

 

Benzer Videolar