DOLAR 34,3122 0.21%
EURO 37,2200 -0.48%
ALTIN 3.017,79-0,07
BITCOIN 23886770.28373%
İzmir
18°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

İlber Şiyak

İlber Şiyak

10 Şubat 2020 Pazartesi

    Kökler

    Kökler
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Saygıdeğer okurlarım…

    Acısıyla, tatlısıyla, hüzünleri ve mutlulukları ile
    2019 yılını geride bırakarak 2020 yılına eriştik.
    Allah, ülkemizde huzur ve barışı daim etsin.
    Herkese sağlık ve mutluluklar getirsin.
    Üzerinize afiyet Ekim 2019 tarihinden itibaren
    yaşadığım olumsuz sağlık sorunlarımdan dolayı
    uzun bir süredir sizlerden ayrı kaldım.
    Sizlere bu köşemde Saruhan ( Manisa ) diyarından,
    Rumeli’ye gerçekleştirilen ilk göç hareketlerini anlatmak istiyorum.
    1362 yılında babası Orhan Gazi’nin ölümü üzerine Padişah olan
    Sultan I. Murad Han, tahta çıkar çıkmaz Edirne, Filibe ve Zagra’yı fethetmiş olup, 1389 yılında I. Kosova Muharebesi’nde şehit olmuştur.
    Sultan I. Murad padişahlığı döneminde Osmanlı Devleti
    Tuna’ya ve Adriyatik denizine kadar dayanmıştır.
    Sultan I. Murad 1363 yılında Filibe’yi fethedince, Anadolu’dan Rumeli’ye Türkmen-Yörük göçünü hızlandırmıştır. O yıllarda fethedilen beldeleri Türk yurdu yapmak için Anadolu’nun özellikle Saruhan ( Manisa ) ve Karesi ( Balıkesir ) Beyliklerinden ve daha sonraları da Aydınoğulları ve Karaman Beyliklerinden Türkmen – Yörükler getirtilip iskan edilmişlerdir.
    Osmanlı Devleti, sistemli bir şekilde iskan politikası uygulamış ve uzun yıllar boyunca Anadolu’dan Rumeli’ye gerçekleştirilen göçler sayesinde Balkan coğrafyasının büyük bir kısmı Türk – İslam yurdu haline gelmiştir.
    Bu göçlerle ilgili pek çok tarihi belgeler ve kayıtlar bulunmaktadır.
    Bir çeşit Tapu- Kadastro defteri olan “Mufassal Tahrir Defteri”nin
    kayıtlarına göre, Türkmen – Yörüklerin yerleştirildikleri
    köyler ve kasabalar Türkçe isimleriyle kaydedilmişlerdir.*
    *Bkz: İlber ŞİYAK. Rumeli Dedikleri. Shf. 55-56

    Osmanlı padişahları ve devlet adamları, Anadolu’nun insan varlığının durumunu çok iyi analiz etmişlerdi. Öncelikle hareket kabiliyeti olan “Göçerler”i ele aldılar. Sipahi, Yaya, Müsellem, Vakıf gibi bir kuruma bağlı olan ve vergisini düzenli ödeyen yerleşik nüfusun hukuki durumlarına dokunmadı. Yıldırım Beyazıd Han, Batı Anadolu harekatı sırasında Saruhan Beyliği’ni Osmanlı topraklarına dahil etti. 1400-1401 yılları arasında Batı Anadolu’da bulunan yoğun Türkmen-Yörük nüfusunu azaltmak ve Rumeli’de  fethedilen bölgelerin nüfusunu Türklerden yana değiştirmek için, geleneğe uyarak Saruhan ( Manisa ) bölgesinde ikamet eden  Türkmen-Yörükleri Rumeli’ye geçirdi. “Saruhan’dan Rumeli’ye Sürgünler”, tuz yasağını kabul etmeyen ve  Menemen ovasında kışlayan aşiretlerden olan “Göçer Evliler” için sürgün kararı alan Yıldırım Beyazıd Han’ın Saruhan Sancak Bey’i olan oğlu Şehzade Ertuğrul’a gönderdiği Ferman ile, Kavmin Ulu’su kabul edilen Saruhan ( Manisa )’nın yiğit evladı, Akıncı Beyi olan “Paşa Yiğit Bey” komutasındaki

    Göçer Yörükleri

    Filibe yöresine gönderdi. Saruhan ( Manisa )’lı Akıncı Beyi
    “Yiğit Paşa Bey” bu göç hareketinden sonra, Vezir Çandarlı Ali Paşa’nın emri ile akıncıları, askerleri ve Saruhan’dan getirdiği  Yörükler ile birlikte Üsküp üzerine yürüdü.  19 Ocak 1392 yılında “ÜSKÜP” Osmanlı egemenliğine katılmış oldu. Üsküp’e yerleşen ilk Türkmen- Yörükler,
    “SARUHAN – MANİSA YÖRÜKLERİ”dir. Günümüzde K. Makedonya’nın Başkenti olan Üsküp ( Skopje ) şehrinde mezarı ve türbesi bulunan ve ” Paşa Yiğit Bey”in Üsküp seferine katılan ve ismi “Aşık Paşazade” olarak bilinen “Derviş Gazi “, Saruhan Yörükleri’nin sürgün edilmeleri olayının onur kırıcı bir durum olduğunu, ancak fethedilen yeni yerlerin imarı ve mamur hale getirilmesi için bu yöntemin padişahlar tarafından uygulandığını hüzünlü bir ifade ile anlatmıştır.
    “Aşık Paşazade” bir şiirinde bu sürgün olayını şu mısralarla dile getirmiştir.

    “Kanundur padişahlar sürgün ede,
    Ki, yani bir dahi elmamur ede.
    Ve, gerçe incünür halk o seferden.
    Bu Tanrı takdiri hoş muti olsa,
    Olur rahat ki ol nasibüm ede” *

    İşte böyle değerli okurlarım.
    Unutmayalım ki;
    “Bir ağacın dalları ne kadar uzarsa uzasın, beslendiği yer yine de kökleridir.”
    Kökleri zayıf olan ağaç gövdesini taşıyamaz!
    Onun içindir ki, köklerinize sahip çıkınız!
    Ağaç gücünü gövdesinden değil, köklerinden alır.
    Köklerini unutan veyahut yok sayan hiçbir millet ayakta kalamaz!
    Sizin de Tarihiniz ve Kültürünüz olmazsa, geleceğiniz olamaz!
    Tarihsel ve Kültürel geçmişinizi bilmezseniz, geleceğinizi nasıl inşa edebilirsiniz ki?
    Selam ve Dua ile ….

    * Bkz.Aşık Paşazade a.g.e. shf. 141 Neşri.
    Önemli uyarı: Bu bilgilerin tamamı İlber ŞİYAK’ın
    “Saruhan’dan Rumeli’ye Gönül Köprüleri” adlı kitabının 40-41-42-43-44. sahifelerinden alınmıştır.

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.