10 Kasım 2014 Pazartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Bazen yarım kalır cümleler. Bazense ardı arkası gelmez kelimelerin. Yazıldıkça silinen, silindikçe yazılan nice yazılarımız vardır. Ne başı ne de sonu belli olmayan yarım kalmış bir sürü hatıra, yüzlerce haykırış. Sessizlik içinde kaybolmaya mahkûmdurlar. İşte öyle bir hâl içinde bu fakirin de yüreğinde yarım kalan cümleleri vardır. Dile getirse yutkunamayacağı yutkunsa aşikar edemeyeceği nice cümleleri vardır. Siler, yazar, yazar, siler. Yarım bırakılmış bir sürü metin… Kim toparlar? Kimin gönlü el verir yarım kalmış istekleri tamamlamaya? Bir dilek ağacım olsa doldukça dolar üzerine çaputlar. İnsanoğluyuz neticede, istedikçe ister nefsimiz. Lakin bazı istekler vardır. Nefsten gelip gelmediği konusunda şüphenin kollarına atar kendini. Öylesine masum, içten ve saf istekler… Belki nefsin elinde kaybolmuş aşktan bî-haber belki de nefsten bî-haber aşk elinde vâr olmuş istekler.
Sevgiliye kavuşmaktır aslolan. ‘Bi günler’ kovalar birbirini hiç durmadan. Rahata ermek derseniz eğer çileli yoldur hakikat yolu. Ha çilesini çok mu çektiğimizden böyle diyoruz? Elbette ki hayır. Daha yaşımız kaç, başımız kaç! Ne görmüş ne yaşamışız ki çileli yol diyoruz? Büyüklerin izinden tutturmuşuz bir yol gidiyoruz.
Ne güzel demiş Yunus: “Kahrında hoş, lütfunda hoş.” Yunus’un hâli öyle bir hâl idi kahır da lütufta gözünde eş değer… Herkes lütfu hoş görür ancak her yiğidin harcı değildir kahra göğüs germek. Yunus’u bu hâle getiren aşka aşk olsun. Ne diyorduk dostlar? İşte yarım kalmış öyle bir hatıraydı benimkisi. O masum dileği gerçekleştirememiş olmanın verdiği hüzün, karamsarlıklar içine atılmış bir yürek…
ENGELLER VE HAKİKATLER
“Engeller ve Hakikatler” isimli yazımızı okuyanlarınız belki ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Yunus’un hoş gördüğü kahrı hoş görmeye başladığımız vakit, işte tam da o demde hakikat deniziyle müşerref olmaya başlayacağız. Onu damla damla tanımaya, her damlasından tad almaya çalışacağız. Önümüzde engeller olmadan hakikî nazara vakıf olamayacağımızı bilmeliyiz dostlar. Engeller, daha önce de belirttiğimiz gibi Hakk yolunda birer vesiledirler. Ve insanlık vâr oldukça keder, elem, dert, tasa, hüzün, gam, keder hepsi var olmaya devam edecektir. Aşkın en saf hâline ulaşmak için, aşk ile bir nazar olmak için devam edecektir! İşte engeller, ayağa takılan taşlar olacak ki göz pınarları tatlı su ile dolacak aşkullaha doğru yol bulup akacak. Lütfunu hoş gördüğümüz Cenab-ı Hakk’ın kahrını da hoş görebilecek hâle ulaşmak cümlemize nasip olsun, gönlümüz aşkullah sevdası ile dolsun inşallah.