Balkan Fıkraları – 10
BEKİR BEYGİR OLURSA?
Bizim oralardan bir Bekir Aga vardır. Yıllarca Almanya’da gurbette çalışmış, şimdilerde Manisa’da emekliliğinin tadını çıkarmaktadır. Bekir Aga, ailesiyle birlikte Makedonya’dan Manisa’ya göç ettikten sonra dil problemini en çok yaşayan kişilerden birisidir. Aradan yıllar geçmesine rağmen yine de Türkçeyi konuşurken zorlandığı görülür. Almanya’ya gitmeden önce vakti zamanında bizim Bekir Aga alışveriş için Karaköy pazar yerine giderken başından geçmiş komik bir anı bırakmıştır bizlere… Bakalım neymiş?
Karaköy Pazar yeri alışveriş dükkânlarının bol olduğu bir yer olduğu kadar, eski zamanlarda at arabacılarının da merkezi konumunda olan yerlerden biriydi.
Bekir Aga alışveriş için Karaköy’e doğru yola çıkmıştır. Yolda büyük bir telaş içinde at arabacılarından birisi karşısına çıkar ve şöyle der.
“Bey amca ayağına nal çakarken bizim Beygir kaçtı. Buradan geçen BEYGİR gördün mü?”
Bizim Bekir aga nasıl anladıysa? elini göğsüne vurarak “ Ben BEYGİR” demiş.
“Amcacım ben bizim Beygir’i soruyorum”
Bizim Bekir Aga ısrarla yine “ Ben BEYGİR” der.
At arabacısı iri cüsseli olan 100 kilonun üzerindeki Bekir Aga’yı iyice süzdükten sonra;
“Maşallah sende Beygir gibisin ama benim aradığım Beygir iki ayaklı değil amcacım, dört ayaklı Beygir dört!”
BİR TAM BİR KEÇİ
Manisa'da dolmuş şoförleri için en sıkıntılı gün perşembe günüdür. Makedonya göçmeni Veli Aga, dolmuş şoförlüğü yapmaktadır O gün aşırı bir trafik olur.
Veli Aga bir gün, kurban bayramı arifesine yakın kurulan “ hayvan pazarı ” durağına gelir. Dolmuşta neredeyse oturacak yer yok. Durakta bekleyen yolcu çok olduğu için mecburen durur. Yolcular ite kaka dolmuşa biner. Binen yolcular arasında ilginç bir de misafir vardır. Bir vatandaş pazardan satın aldığı kurbanlık keçisi ile beraber dolmuşa binmiştir. Dolmuş çok kalabalık olduğu için şoför Veli Aga fark edemez. 5–6 durak sonra yolcular inmeye başladığı için dolmuş kısmen boşalır.
Veli Aga, dolmuş'un dikiz aynasından adam ve keçiyi fark eder ve frene basar.
“Dulmişa, keçiyla binilir mı?”
“Ne yapalım şoför bey, arabamız yok?”
“Taksi tutaydın u zaman”
Bir sonraki durakta inmek isteyen yolcu;
"Ya tamam uzatma keçinin parası neyse veririm. Al sana 5 lira " 1 tam ve 1 keçi tut."
1 tam bilet 1.25 lira olmasına rağmen Veli aga, 4 lira tutar ve adama 1 lira geri verir.
1 lirayı gören adam;
“Şoför bey " 1 tam 1 keçi demiştim " Sen fazla tutmuşsun.
“More ben 2 keçi parasi aldim. Ay de in aşaii”
HEDEFİMİZ ÜÇÜNCÜLÜK
Manisa'da Makedonya'nın Rekalar bölgesinden gelen hemşerilerimizin yoğun olarak yaşadığı Malta semtinde, tarihini yanlış hatırlamıyorsam 1977 yılında " MALTA SPOR " adı altında bir futbol takımı kurar. Kurulduğu yıllarda sağlam alt yapısı sayesinde çok büyük başarılara imza atmış, Başta FENERBAHÇELİ Aygün olmak üzere birçok genç futbolcu yetiştirmiştir. Başkan, genel kaptan ve yönetim kurulunda birçok hemşerimizin başarı ile görev aldığı Malta Spor’un bir sezon açılışına, amatör spor'a gönül vermiş birçok sporsever ile birlikte
yerel gazeteciler de davet edilmiştir. Bir yerel gazeteci, takımın genel kaptanı Osman Abimize,
“Bu yıl ki hedeflerinin ne olduğunu” sorar?
Genel Kaptan Osman Abimiz, kendine özgü şivesiyle;
“Bu yıl ki hedafımiz, genç kadromizla nasipsa “ Uçunculik " der ve hedeflerini anlatmaya devam eder Açılışa davet edilen gazetecilerden birisi;
“Osman Bey 3. lig daha kurulmadı ki?
Osman Abimiz cevap verir.
“(h)ani biz geçen sena dordinci oldik ya, bu sene uçunci olmak isteyiz “ dediğinde, ortalık gülmekten kırılmıştı.
EV KİRASI
Bizimkilerden Karaköylü uyanık Mülayim, Almanya’da çalışan kayın pederinin evinde oturur ama hiç ev kirası vermez. İzne geldiği bir gün kayınpederi der ki;
"Bana bak damat. Diyer bütin damatlar kira veriyy, bundan sonra senda veracaksın "
Mülayim; “Tamam baba, sen bankanin birine hesap aç ben her ay o hesaba kirayı öderim.
Dekontları da kaynanaya veririm" der.
Kayınpeder banka hesabı açtırır numarayı Mülayim'e verir. Birinci ay kirayı verilen hesaba yatıran Mülayim, Dekont’un fotokopisini kaynanasına verir. İkinci ay gelir, elindeki dekontların tarihlerini değiştirir. Fotokopi çektirir. 2. ay kirası diye kaynanasına verir.
Üç, dört, beş derken, kayınpeder Almanya'dan eşini arar.
“Mori bizim damat kiralari yatıriy mi?
“Evet er ay yatıriy, banke kayitlarini da bana veriyy.
Kayınpeder hem şaşkın hem de sevinçlidir.
Temmuz ayı olur, senelik izne gelir. Hesap açtırdığı bankaya gider ve görevliye hesap bakiyesini sorar. Görevli banka memuru;
“Valla bey amca geçen sene bir ay tek bir kira ödenmiş, geri kalan 11 ay boş. Hiç bir şey yatırılmamış “ deyince kayınpeder sinirlenir;
“Ah şu uç kaatçi damat yok mi? Yina bi yoluni bulmiş kirayi yatırmamış. Nedır sendan çektiiim more?
UYANIK SABRİ
Rumelili Sabri, bir gün kahve'de otururken yanına Müteahhit Recep aga gelir.
Eski günlerden sohbet ettikten sonra Sabri;
“Kaç zaman uldi seninla yemege gittik, esabi ep sen üdeysin Recep agam.
Eger vakitın varisa, gel sana bi raki ismarlaym" der.
Yıllardır Sabri'den bir tane bile bira içemeyen Recep aga, Sabri'nin bu davetini geri çevirmez. “Ayda gidalım more “ der ve semt yakınlarındaki bir meyhane'ye giderler. Rakı, yoğurt, soğuk meze ve karışık ızgara söylenir. Güzel sohbet eşliğinde, yerler içerler. Sıra hesap ödemeye gelir. Sabri hesabı ister. Hesap gelir gelmez Sabri ayağa kalkar, elleriyle sağ ve sol cebini yoklar. Sonra elini arka cebine götürür. Üzgün bir şekilde;
“Hay Allah... Bak şu aksilieee. Cuzdani yanima almai unutmişim! Bugün esabı sen üde Recep aga, ben sana yarin veriym.
Recep Aga "Yaktin benı Sabri " diyerek mecburen hesabı ödemek zorunda kalır ve kızgınlıkla şöyle der; “ Bileydum bunin başime gelecenı! Bunden suraa deyıl seninla raki içmeya, su içmea bila gelmam. Ayde defol güzum gürmesan senı!