Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri
Bugün sizlere " Balkan fıkraları ve Mizah öyküleri " kitabımı yazmaya başladığımda, İnternet dünyasında geniş çaplı bir araştırmaya gitmiştim. Sayıları çok az da olsa beğendiğim bazı fıkra ve hikayeleri bir yere not etmiştim.
Bugün sizler için bu fıkralardan bir kaç tane seçtim. Keyifle okumanız dileklerimle...
HAC ZİYARETİ
Arnavut kardeşlerden bir tanesi hac'dan yeni dönmüş. Akrabasını ziyarete gitmeye kararlaştırmış. Komşusunu da çağırmış.
Komşusu;
"Ben orada ne yapacağımı bilemem orada rezil olmayayım" demiş.
Diğeri ise, "zemzem suyu" çıkarıldığında Kıble'ye dönüp bir dikişte içileceğini söylemiş ve ziyarete gitmişler. Ziyaretçiler çok kalabalıkmış. Bu arada ikramlar çıkmaya başlamış.
İlk olarak çay çıkarmışlar. Komşu da yanındakini dürtüp ''Ay o çay'' diye Arnavutça sormuş,
''ÇAY'' Arnavutça da hem ''O'' manasına geliyor, hem de '’ÇAY'' manasına geliyor.
Komşu'da bunu ''O'' Yani zemzem zannedip Kıble'ye doğrulup, "Bismillah" deyip çayı "Zemzem" diye içer. Gözleri dışarı fırlar ama belli etmez ve şöyle der;
''Hey Mübarek Mekke'den gelmiş hala soğumamış''
ARNAVUT GELİNİ
Arnavut'un biri Kosova'da evlenip daha sonra Türkiye'ye göç etmiştir. Sonra gelin, kaynana, görümce misafirliğe gideceklermiş. Kaynanası, gelinine her gittiği yerde "önce ayakkabılarını çıkarıp terliklerini giyeceksin ve herkesin elini öpeceksin" demiş.
Bunlar yola çıkmışlar. Belediye otobüsünü bekliyorlarmış. Otobüs gelmiş, önce kaynana sonra da görümce binmiş. Gelin de otobüsü misafirliğe gittiği yer sanıp, önce ayakkabılarını çıkarmış, sonra da ön sıradan başlayarak yolcuların ellerini öpmeye başlamış!
Bunu gören kaynana;
"Mori gelin sen napaysin" demiş.
Gelin de;
"Sen bana demadin mi? er gittimiz yerde ünce terlıklari çıkarip sunra da erkezın elını üpeceksin. Benda senın dediini yapaym!”
ASLANI KİM ÖLDÜRDÜ?
Arnavut'un biri günün birinde tesadüfen bir fare öldürmüş. Yanında kahraman edasıyla beklemeye başlamış. Gelip geçenler fareyi gördükçe sorarmış;
“More kim üldürdü bu farayi?”
Arnavut cevap vermez.
“More kim üldürdü bu siçani?”
Arnavut’tan yine ses yok.
Derken bir yolcu geçerken sormuş.
“More kim üldürdü bu aslani?”
Arnavut göğsünü şişirmiş;
“More ben üldürdüm o aslani!”
POMAK VE ÇOBAN
Bir gün adamın biri köyüne giderken bir koyun sürüsü görmüş. Sürü'nün çobanına:
"Ben burada kaç tane koyun olduğunu bilirsem bana bir koyun verir misin?" demiş. Çoban veririm demiş.
Adam: "Burada 180 tane koyun var" demiş.
Çoban şaşırmış; " İstediğin birini al " demiş.
Adam sırtlanmış hayvanı giderken çoban;
"Ben senin kimlerden olduğunu bilirsem aldığın koyunu geri verir misin?" demiş.
Adam tamam demiş.
Çoban; “Sen Pomaksın ”
Pomak; "Nereden anladın?"
Çoban demiş ki:
"180 tane koyun içinde uyuz köpeği sırtladın. gidiyorsun da!"
DOLMUŞ ŞOFÖRÜ VE AKRABALARI
1989 yılı. Bulgaristan'dan yeni göç eden bir muhacir teyze Türkiye'ye yeni alışmaya çalışmaktadır. Türkiye ye geleli, daha birkaç hafta olmuş. Tek başına minibüs'e binip iş aramaya gidecek olmuş. Minibüs'e binmiş ve yolculuk başlamış. Para alışverişi nasıl oluyor diye, başlamış yolcuları ve şoförü izlemeye...
O sırada arkadan bir yolcu parayı uzatmış, şoför para üstünü verirken; "Buyur dayı" demiş.
Sonra bir bayan parayı uzatmış.
Şoför para üstünü verirken; “Al yenge" demiş.
Daha sonra yaşlı bir teyze de parayı uzatmış, Şoför yine para üstü verirken; "Buyur teyze" diye seslenmiş.
Bizim muhacir teyze de parayı uzatmış.
Şoför de;
"Nereye gideceksiniz hanımefendi?"demiş.
Muhacir teyze ineceği yeri söylemiş. Söylemiş söylemesine de, verdiği para biraz eski ve hasarlıymış. Şoför;
"Hanımefendi bu parayı değiştirir misin?"demiş.
Kadın: "Neden" diye sormuş.
Şoför de: "Para biraz eski ve hasarlı" demiş.
Bunun üzerine bizim muhacir teyze iyice kızmış. Açmış ağzını yummuş gözünü.
"E dabi, pindiraysin dayı, yenge,teyze bütin akrabaciklarini dulmişina, hepicii yaninda. Bizim paraciklarimizi bile biyenmezsin"