Balkan Jeopolitiği 4

Tekrar eski bütünü oluşturmaktan yoksun parçalar söz konusu olduğunda akla gelecek ilk ‘Birleşik Devletler’den birisi Yugoslavya’dır. Yugoslavya’yı taşıyan ana unsur olarak hiçbir topluluk öne çıkmaz. Bir liderin birleştirdiği ve ölümü ile de dağılan devletlerdendir Yugoslavya. Tito bu devleti kurarken tabii ki ciddi yardımlar aldı. Almanya’nın, İngiltere’nin, Rusya’nın, İtalya’nın, Fransa’nın, Yunanistan’ın, Türkiye’nin, ABD’nin ve daha birçok devlet üstü kuruluşun inşaatında yer aldığı bu devlet, yani Yugoslavya, değişik milletlerin, rızaları hilafına nasıl birleştirilip dağıtıldığına mükemmel bir örnektir. Almanya, Rusya, İngiltere ve Türkiye’nin ana kurucu devletler olması önemlidir. Yugoslavya önemli ölçüde İngiltere lehine kurulmuş fakat Almanya lehine dağıtılmış bir birliktir. Uluslararası arenada “Adın çıkacağına canın çıksın” kuralının en çarpıcı şekilde çalıştığı bölgelerden biri de Balkanlar’dır. İngiltere kadar saman altından su yürütme kabiliyetine sahip bir başka devlet de Almanya’dır. Bu niteliği bugün her geçen gün daha da öne çıkmaktadır. Rusya ise Tito’yu İngiltere’den daha etkin çalıştırarak ve Yugoslavya içindeki anti SSCB hareketini organize ederek, SSCB sistemini; Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar’da beklenenden uzun süre ayakta tutmayı başarmıştır. Almanya’nın, siyasal ve ulusal birliğini en son tamamlayan Avrupa devletlerinden biri olarak son dönem devletsel birlikleri kurup dağıtma bilgisinde İngiltere’den daha güncellenmiş ve geliştirilmiş bilgiye sahip olduğunu değerlendirmeye yarayacak epey veri vardır. Yugoslavya gibi bugünkü Büyük Britanya Birliği’ni devam ettirecek ana unsur olarak öne çıkacak “bir millet” Britanya adasında şu anda yoktur ve bu sebeple İngiltere de dağılma sendromu yaşamaktadır. Devletlerin hangisinin güç yitimine uğradığını anlamak için küresel bazı elitleri izlemek yeterlidir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Avrupa’da en çok vurduğu birlik İngiltere olmuştur. İngiltere’nin AB’den çıkma sebebi önemli ölçüde bu şarta bağlıdır. “Hürriyet ve Özerklik” vaatleriyle onlarca devleti ve imparatorluğu parçalayan İngiltere, şimdi kendisi, bir zamanlar bayraktarlığını yaptığı bu değerlerin beslediği parçalanma tehdidiyle yüz yüzedir.   HOLLANDA’NIN SAHNE ALMAYA BAŞLADIĞI NOKTA   Yugoslavya ve İngiltere’nin kaderinin böylesine iç içe olabileceğini İngiltere’nin bile düşünememiş olması büyük olasılıktır. İşte tam bu nokta, Hollanda’nın sahne almaya başladığı noktadır. İngiltere’nin -tarihte de bugün de- genellikle Hollanda ve İngiliz elitleri üzerinden dizayn edildiğini görmek, Avrupa’da neyin neden olduğunu anlamaya yarayacak en önemli şifrelerdendir. Hollanda’nın İngiltere’yi konumlandırma gücü, Hollanda’nın İngiltere için de  bazı rolleri oynadığı gerçeğine ulaştırır Türkiye’yi. Her Balkan bireyi, birçok önemli devletin özel eğitilmiş diplomatlarına ve istihbaratçılarına fark atacak “tarihi tecrübeye” sahiptir. Bu derinlik, bölgenin, tarihte en çok oynanan coğrafyalardan en önde geleni olmasıyla ilgilidir. Tito’nun hem SSCB hem Büyük Britanya birliklerinin uzun süre devam ettirilmesinde kilit rol oynadığı açıktır. Bu bağlamda İngiltere’nin son dönem gösterdiği uluslararası ilişkilerdeki büyük atağın İngiltere’nin bütün olarak kalmasına ve eski dominyonlarının korunmasına yönelik olduğunu tespit etmek önemlidir. İngiltere’nin birçok önemli misyonu şimdi Almanya’nın eline geçti. Anglo-Saksonlar’ın, yani Almanlar’ın ve İngilizler’in aynı kökten geldiklerinin altını çizmek gerekir. “Wall Street+Pentagon+London City=Dünya Hakimiyeti” denklemindeki London City’in yerini Frankfurt’un ya da Berlin’in alması süreci yaşanıyor bugün. İskoçya, Galler, İrlanda ve İngiltere arasındaki birlikteki siyasal, ekonomik ve sair ağırlık oranlarının yeniden pazarlığı yapılıyor bugün. İngiltere’nin uluslararası ilişkilerdeki ve Britanya adasındaki birikimini yadsımadan ve İngiltere’nin tarihini çok iyi irdelemeden, Almanya’nın sahnede yenik gözüküp perde arkasında hep kazanmasından çıkaracağımız dersler var.   www.gunes.com.tr sitesinden alınmıştır….
Benzer Videolar