Balkan muhacirlerini kazanmak

Rifat Sait 24.Dönem İzmir milletvekili BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı Mail: rifat.sait@balkangunlugu.com  Twitter:  @saitrifat  Facebook: www.facebook.com/rifat.saitinstagram: rifat.sait   Pazarlamadaki meşhur şapka hikâyesini pek çok kişi bilir. Hatırlatmak babından tekrar yazmak isterim:  Bir şapka firması iki pazarlamacısını Afrika’ya gönderir. Pazarlamacılardan biri Afrika’ya gider gitmez şirketine bir telgraf çeker. “Afrika’da kimse şapka giymiyor, burada satış yapamam, ilk uçakla geri dönüyorum”  Diğer pazarlamacı ise tam tersine düşünmektedir. Şirket merkezine şöyle bir telgraf çeker: “Afrika’da kimse şapka giymiyor. Burada şapka satacak çok insan var. Afrika’da Kalıyorum.” Ağırlıklı olarak Balkan muhacirlerinin ikamet ettiği başta İzmir olmak üzere, Trakya bölgesi ve Batı kıyı bölgelerinde AK Parti’nin ikinci parti olması oldukça ilginç ve paradoksal sosyolojik bir durumdur. Zira Balkan göçlerinin yaşandığı Bulgaristan ve eski Yugoslavya (Bosna, Karadağ,  Kosova, Makedonya) gibi yerler bugünkü sol düzenin ikiz kardeşi Sosyalist veya Komünist düzenle yönetiliyorlardı. Sosyalist ve komünist yönetimler Balkan muhacirlerinin sıkıntı çektiği düzenlerdi. Diğer yandan Balkan muhacirleri için önemli olan vatan sevgisi de oldukça dikkat çeken bir konudur. Zira göç etmek zorunda oldukları Balkanlardan sonra Anadolu toprakları onlar için artık asla terk edemeyecekleri ve değerini çok iyi bildikleri son vatanlarıydı. Dolayısıyla bu vatana hizmet onlar için son derece kutsal bir davranıştır. Bu durumda Balkan muhacirlerinin solcu olmayan ve vatana hizmet eden siyasi çalışmaları desteklemeleri beklenir. Ülke içinde yollar, köprüler ve tüneller yapan, milli geliri artıran, IMF’ye borcu ödeyen, ekonomik büyümeyi gerçekleştirerek hizmet veren hükümete destek vermeleri beklenir. Temayül böyledir. Diğer yandan başta Balkanlar olmak üzere yurtdışında faaliyette olan TİKA, Yunus Emre enstitüsü, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Maarif vakfı, TRT, Anadolu ajansı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi devlet kurumlarının sürekli hizmet vermesi gurur kaynağımızdır. Bu çalışmaların da iç siyasette Balkan muhacirlerini olumlu etkilemesi beklenir.  Tersi olması durumunda sebeplerinin araştırılmasını gerektirir. Örneğin Balkanlara her gittiğinde muhteşem bir sevgi seliyle karşılanan ve paylaşılamayan Sayın Cumhurbaşkanımızın, Türkiye’de Balkan muhacirlerinin yaşadığı bazı illerde farklı tepkilere muhatap olması kabul edilemez. Daha önce Güneydoğu çözüm süreci döneminde yazmıştım. Siyasetin Batı çözüm süreci de olmalıdır diye. Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok.  İşte çok klasik ve bilinen maddeler.  Balkan muhacirlerini kazanmak için onları iç siyasette ve dış siyasette değerlendirmeniz faydalı olacaktır.  İç siyasette nüfuslarını kalabalık olduğu yerlerde, mesela İzmir’in Bornova, Buca, Karşıyaka, Çeşme, ya da İstanbul’un Eyüp, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa gibi ilçelerinde parti teşkilatlarında yönetici, Belediye Başkanı adayı ve meclis üyesi adayı olarak, ya da kalabalık oldukları yerlerin illerinde milletvekili adayı olarak değerlendirmek gibi. Dış politikada ise TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Dışişleri bakanlığı gibi kurumlarda Balkan dillerini bilen, Balkan insanlarının örf ve adetlerini, sosyolojik davranışlarını tanıyan ve onlara adapte olabilecek, Balkan insanı ile iletişim kurabilecek özellikle Balkan muhacirlerinin görevlendirilmesi.  Bizim burada ortaya koyduğumuz bir tecrübe tespitidir. Doğru ya da yanlış şeklinde bir yorum yapabilirsiniz. Ya da bu reçeteyi maliyetli bulabilirsiniz. Gereksiz bulmamanız dışında sorun yok. Balkan muhacirlerinin yoğun olarak yaşadıkları yerlerden ümidinizi kesmeyin. Buralara gidip tabiri caizse şapka satmayı hedefleyin.  Şapkanız sizin verdiğiniz o çok güzelim hizmetler gibi şık ve sempatik olabilir. Tüm yaptıklarınız da doğru olabilir.  Ama pazarlamacınızın da doğru tercih olması şarttır. Hepsi doğru olduğunda Osmanlının o güzel ifadesiyle Nur Ala Nur olacaktır.  
Benzer Videolar