Balkan savaşları ve ardındaki görünmeyen gerçekler -2
Milliyetçilik, ardından ulusalcılık akımı Balkan bölgelerinin tümünde etkisini göstermişti. Hem İtalya hem de Almanya’nın ulus-devlet yapısı Balkan insanı için özenilen bir yaşamdı. İdol haline getirilmek istendi. Bu yapıyı elde etmek elbette ki bedelsiz olmazdı. Öyle de oldu. Balkan Savaşıyla birlikte bölgede kurulan özerk devletlerin üst üste gelen rekabet arzuları ve yekdiğerinden toprak istemleri yüzünden çatışmalar hiç durmadı. Post-Balkan yaşantısı vaat edilen isyancı ulusalcılar tarafından istenen, eski Balkan ülke düzeninin yeniden kurulma hayali suya düştü. İç çatışmalar, asıl sebep olup Balkan savaşını tetiklemişti. Büyük bir kısım bölge halkı milliyetçilik objelerinin elde edilmesi için çok uğraştılar. Ama olmadı. Ve nihayet yerel çatışmalar arttı ve sonucunda beraberinde büyük bir yıkım geldi getirildi. Büyük Balkan Savaşı başladı. 1912 yılının Ekim ayında birinci Balkan Savaşları ortaya çıktı.1914 yılı Temmuz ayına kadar da aralıksız 22 ay devam etti. Balkan yarım adasında yaşayan insanlar için 1912 Balkan savaşları 1914’te bitmediği gibi, 1918 yılına kadar devam etti. Hatta daha da öte bir zamana… Birçok Balkan toprağı savaş alanı oldu. Bulgarlar hayalini kurdukları Makedonya’nın büyük bir kısmını işgal ettiler. Ama hedeflerine ulaşamadılar. Yine o büyük güçler sorunları çözmek vaadiyle araya girdiler. İstediklerini almadan da ellerini kıpırdatmadılar. Aynen bugünde yaptıkları gibi… Savaşı durdurmak ve sorunları çözümlemek şöyle dursun, sinsi ve sır dolu hedeflerine ulaşmak için masum Balkan Halklarının İster Hıristiyan İster Müslüman olsun heder etmekten çekinmediler. Aynı sudan içen, aynı ekmeği paylaşan kapı komşuları düşman edildiler. Bu günde öyle değil mi? İşte O güçler kendi hedeflerine ulaşmak için insanların kanlarını dökmekten çekinmediler. İşte perdenin önünde görülen o güçler şunlardı; Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Rusya. Hepsi askerleriyle bu savaşta dövüştüler.
Sonunda, Bulgarlar Makedonya’yı ve Batı Trakya’yı kaybettiler. Sırplar Maximalizm programı sayesinde hedeflerine ulaştılar. Bu program aslında İtalya’da doğmuş bir siyonist Yahudi programıydı. Faşizmi İtalya da üretmiş ve Mussolini faşizminin temelinde bu düşünce vardı. İtalya bu programla Doğu Avrupa da yerini alıyordu.
KARDEŞ YAHUDİ REJİMLER
1930 da hızla ilerleyen siyonist yapı 1938 de bozulsa da yerini kardeş Yahudi rejimlerine bıraktı. Yine Yahudi kökenli Marx ve Lenin tarafından üretilmiş komünizm yerini aldı.
İşte, ilkyazımda Balkan Savaşlarını bir proje etrafında çıkartan, bugün bile devam devam ettirten, binlerce insanın katledilmesini isteyen ve bu uğurda her şeyi mubah gören gizli güçler diye ifade etmeye çalıştığım güç zannederim anlaşılmıştır. Tabii ki İngiltere ve ağa babası İsrail ve Siyonizm… İngiltere Evanjelik-Siyonist Başbakanı Gladstone ve ekibinin 200 yıllık planlarının birinci kısmı olan Balkanlardan Osmanlı’nın atılmasında arzu edilenler başarıyla gerçekleştiriliyordu. Öncelikle Balkan devletleri, özendirilerek ve uydurulmuş milliyetçilik ve ulusalcılık akımıyla Siyonizm’in tuzağına düşürülmüş oldu. Kendilerine isyan etmeleri karşılığı özerklik ve ulus devletleri vaat edilmiş olmasına rağmen, hali hazır da bile sular durulmuş değil. İsrail’in ve tabii ki Yahudilerin son yıllarda Batı Trakya’da ve Balkanlarda ayrılırken bıraktıkları toprakları geri satın almaları birilerine bir işaret vermeli. Hedefleri bitmedi bitmeyecek. 200 yıllık planın ikinci yarısı ise Türklerin Anadolu’dan sürülmesi planı. İcraat safhasında. Ülkemizde yaşananların temelinde İngiltere ve İsrail’in varlığı ortada… Balkanlarda sır gibi saklanan ve gizli tutulan bu Siyonist program, Sırplar tarafından güney Slav bölgelerine bir ideoloji olarak taşındı. Bosna ve Karadağ’ı içinde barındıran Avusturya- Macaristan bölgelerinde Sırpların etkin hâkimiyetleri Yugoslavya’nın diğer bölgelerinde de hissedilir hale geldi. Arnavutluk bu yıllarda bağımsızlığını ilan etmemiş olsaydı az daha onlarda Sırplardan nasiplerini alacaklardı. Olmadı. Balkan devletlerinin savaş sonrasında kendilerine gelme ve yaralarını sarma vakitleri olmadı. 20 yıllık bir aradan sonra Birinci Dünya Savaşı, hemen ardından İkinci Dünya Savaşı başladı. İtalya 1939’da Arnavutluğu kendi topraklarına katmayı bildi.
BALKAN YARIMADASI YANIYOR
Bir yıl sonra da savaş Balkan Yarımadası’nın tamamına yayıldı. Yugoslavya, Alman ve İtalyan askerlerinin saldırmaları sonucu bir hafta içinde yıkıldı(1941). İtalya, Arnavutların yoğun olduğu Kosova bölgesinde de etkin olduğunu ortaya koydu. Bulgarlar yeniden Batı Trakya ve Makedonya’yı işgal ettiler. Savaş bu sefer daha etkili ve iğrenç bir şekilde çirkin yüzünü gösterdi. Gelecek beş yıl içerisinde Alman, İtalyan ve Rus askerleri savaşa müdahil oldular. Savaş bittiğinde Rusların yardımıyla Yugoslavya yeniden toparlandı. Yarım adanın büyük bir kısmı bu kez Rusya’nın soğuk nefesini ensesinde hisseder hale geldi. Komünist rejim bölgeye yeni bir ideoloji daha getirdi. Sovyet Rusya’nın gölgesinde gelen Balkan barışı bir müddet bölgede hâkim oldu. Balkan savaşlarıyla gün yüzüne çıkan sorunlar komünist kuralların yaşandığı dönemde sumen altı edildi ve bir müddet kabuğuna çekildi.1990 senesinde eski gücüne ulaşan devletler bu rejime de gereken dersi vererek kendilerini rejimin katı kurallarından ve etkisinden kurtardılar. Ulusalcılık savaşı bu yılda yeniden ateşlenmiş oldu. Ve 20. yüzyılın son senesine kadar devam etti. Yugoslavya bu nedenle hem diplomatik hem de askeri açıdan parçalanmış ve dağılmış oldu. Arnavutluk ciddi anlamda bir anarşizme doğru meyletti. Kosova yeniden bir savaş alanı haline geldi. Özellikle savaşın başında İtalya ve Almanya gibi örnek gösterilerek özendirilen, ulusal yapıların, Balkan dünyası için beklenilenden çok daha zayıf bir konumda oldukları ispat edilmiş oldu. 20. yüzyıldaki her türlü gayretler ve hareketler savaşa sebep olmuş ve bunun neticesinde Balkan halkları kendileri dışındaki yabancı devletlerin işgaliyle karşılaşmışlar.
DEVAM EDECEK