Balkanlarda Bektaşilik ve Bektaşi Tekkeleri

29 Mart 2024 - 04:07

Balkanlarda Bektaşilik ve Bektaşi Tekkeleri

Balkanlarda Bektaşilik ve Bektaşi Tekkeleri
Son Güncelleme :

19 Kasım 2018 - 0:29

1.753 okuma
(Last Updated On: 19/11/2018)

Balkan coğrafyasının sosyo-politik durumu ele alındığında, bu coğrafyadaki tarihsel gelişim süreci üzerinde Bektaşiliğin ve Bektaşi tekkelerinin bıraktığı etki, azımsanmayacak kadar önemlidir. Balkanlardaki dinî ve kültürel birikim, Bektaşilik hareketi üzerinden okunabilir.Bektaşilik, sahip olduğu tasavvufi güçle birlikte, var olduğu her yerde yaşam ve yaşam tarzını etkilemiştir. Bu etkilenmede en önemli rollerden biri, Bektaşiliğe ait yapılara yani tarikat yapılarına aittir.

Fiziksel ve simgesel olan bu tür yapıların tamamının ortak yönü yaşam şeklinin günlük ihtiyaçlarına cevap vermek durumunda olmalarıdır. Bu yapılarda bir derbentte ise güvenlik, büyük bir yerleşim bölgesinde ise genişlik, yol üstü bir geçiş noktasında ise konaklama ön plana çıkmıştır. Balkanları etkisi altına alan bir tasavvufi hareket olarak Bektaşiliğin, bölgenin en işlek yerinden en ücra yerine kadar, dağ başından, su kaynaklarının başına kadar her noktada bir yapı kurmuş olduğu görülmektedir. Bu çalışma kapsamında Bektaşi tekkelerinin genel özellikleri açıklanarak, Balkanlarda bulunanların tespit edilmesiamaçlanmıştır.

  1. Giriş

Hacı Bektaş Veli, Horasan’dan gelip Anadolu’ya yerleşmiş ve İslam’ı Türklere sevdirmiş büyük bir mutasavvıftır. Bektaşi tarikatının kurucusudur. Onun öğretileriyle Anadolu aydınlanmış ve oradan çıkan ışık, Mısır’a ve Balkan coğrafyasına yayılmıştır.

Bektaşilik, Balkanların Müslümanlaşmasında son derece önemli bir yere sahip tasavvufî harekettir. Bektaşi zaviye şeyhlerinin ortaya koyduğu hoşgörülü tutum ve davranışlar, Hıristiyan olan toplumunMüslümanlaşmasını kolaylaştırmıştır (Melikoff, 2009: 130). 1826 yılındaYeniçeri Ordusu’nun kaldırılması beraberinde Bektaşiliğin de yasaklanmasına sebep olduğu için bu dönemden sonra Bektaşiliğin gelişmesi duraksarken birçok Bektaşi tekkesi tahribata maruz kalmıştır(Maden, 2013: 169). Bu tarihten itibaren karşı karşıya kalınan yoğun baskı ve yıkımlara rağmen bütün Balkan coğrafyasında pek çok Bektaşi tekkesigünümüze kadar ulaşmıştır.

Ayverdi (2000), Balkan coğrafyasında yer alan Osmanlı İmparatorluğu’na ait eserleri fotoğraf ve çizimlerle destekleyerek kayıt altına alırken tekkelere deyer vermiş ve tekkelerin hangi tarikatın yapısı olduğunu da belirtmiştir. Bir doğu bilimcisi kabul edilen Hasluck (1929), Bektaşilik üzerine yaptığı incelemelerde Balkanlarda bulunan Bektaşi tekkelerini sıralarken aynı zamanda İstanbul, Irak ve Mısır’ı da incelemesine dahil ederek toplumlarınsosyo-politik yapılarına dair ipuçları ve bu inanç sistemine ait değer ve ritüeller üzerinde durmuştur.

Melikoff (2009), Bektaşiliğin kökeni olarak Yeseviliğe işaret etmiş ve Hacı Bektaş’ın Hoca Ahmet Yesevi’nin izinden gittiğini belirtirken, Noyan (1987) da Hacı Bektaş-ı Veli’nin küçük yaşlarında Hoca Ahmed Yesevi’nin Müridi Lokman Perende’nin öğrencisi olduğunu kaydetmiştir.

Ahmed Yesevi bir mürşit kimliğiyle tasavvuf esaslarını, tarikat adabı ve erkânını öğretmeye, İslamiyet’i sevdirmeye çalışmış ve bu düşüncenin yayılarak yerleşmesini amaç edinmiştir. İslam şeriatına ve Hz.Peygamber’in sünnetine sıkı sıkıya bağlı olan Ahmed Yesevi’nin şeriat ile tarikatı uzlaştırmacı bir tavırla bir araya getirmesi, Yesevilik’in Türkler arasında süratle yayılıp yerleşmesinin ve daha sonra ortaya çıkan birçok tarikatlaraetki etmesinin başlıca sebebi olmuştur (Eraslan, 1989: 161). AhmedYesevi’nin yolunu takip eden müritleri, Halife ya da “Horasan Erenleri”olarak bilinmektedir ve onun görüş ve düşüncelerini halka anlatarakYesevilik’in yayılmasını sağlamışlardır (Görkaş, : 194-195).

Bir kısım Alevi araştırmacı ise, Hacı Bektaş’ın Yesevî geleneğine bağlılığınıgörmezden gelerek Bektaşiliğin Yesevilik’ten doğmadığını, müstakil bir sistem olarak vücut bulduğunu dile getirmektedirler (Birdoğan, : 101-103).

Araştırmanın devamını buradan takip edebilirsiniz.

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.