BALKANLI SİYASET YAPMALI MI?

Mesele o parti bu parti değil aslında. Mesele Balkan camiamızın çeyrek yüzyıldır burada yaşayıp bu ülkenin gerek iç gerekse dış siyasetinde görev almak gibi bir gayesinin olmamasıdır. Evet, insanımızın açken pasta yemeyi düşünmedikleri gibi ev bark ve yerleşim sorunları varken kalkıp siyaset yapmalarını da beklemiyorum elbet. Ama şöyle de bir gerçek var. Ne zaman ??? Şimdi değilse, ne zaman? Camiamızdan çok defa şöyle sesler yükseliyor. Duyuyorum.’’ Bizden aday mı çıkartırlar. Biz bu fesatlıkla bir şey yapamayız. Bizim yetişmiş siyaset yapacak kimimiz var ki?’’ Bu soruyu yirmi beş sene evvel sormuş olsaydım cevaplar kabul edilebilirdi belki ama sene 2015 olmuş. Camiamız bunları bir cevap olarak değil, bir mazeret olarak görmeli günümüz bürokrasisi ve siyasetinde yer almak üzere hareket etmelidir. Bunu da bu parti şu parti olarak görmemelidir. Ne eksiğimiz var derseniz çok değil derim. Türkiye’mize en son gelmiş olanlar bile bugün beşeri olan ihtiyaçlarımızın (Kariyer, ev, iş, araba, yat, kat mal mülk maşallahımız var. Allah daha güzellerini nasip etsin inşallah ) hepsini karşılayabilecek durumdalar. Mesele maddiyat meselesi değil... Tuttuğum nabızlarda bunu böyle gösteriyor. NEDEN BU ARENADA YOKUZ? Peki neden bu arenada yokuz. Birkaç cevabı ben vereyim, gerisini de siz tamamlayın atık. Bizler bir kere bazı şeylerde olduğu gibi siyaset işini de başkalarından bekliyoruz. Böyle yaptığımız için de yerimizde saymaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz seçimlerde milletvekili, daha öncekilerde de belediye başkanı veya encümen çıkarabilecekken yine aynı sebepten dolayı sınıfta kaldık. İstisnalar kaideyi bozmuyor tabi. Tabii ki bazı kıymetli abi ve ablalarımız bu işe soyunmuş durumdalar ama bazı etnik gruplara nazaran demografik olarak daha fazla ya da eşitken aldığımız sonuçlara bir bakın, çok da iç açıcı olmadığını göreceksiniz. Kıymetli bir siyasimizin ağzından duyduğumu paylaşmak istiyorum. “Siz yoksanız tilkiler vardır. Son 300 yıldır İngilizlerin oyunu ile Müslümanlar siyasete girmemişleridir. Pakistan’da halen cenaze namazında sorarlar. Bu adam siyasetle uğraştı mı? Eğer siyasetle uğraştıysa cenazesi kılınmıyor’’ demişti. Camiamızın böyle kırılmaz tabuları yok Allah’a şükür ama aşılması gereken bir takım meseleleri var. Bizim siyaset yapmaktan korktuğumuz gibi bir gerçeğimiz var mesela. Bu da geldiğimiz coğrafyalarda bırakın siyaset yapmayı, yerel yönetimlerde söz sahibi olmayı yüksek sesle bile düşüncemizi dillendirememekten geliyor. Bunları anne ve babalarımız çok derinden yaşadıkları için bu ülkede süre gelmiş olan alışkanlıklardan dolayı siyaset yapmaktan korkmalarını doğal karşılıyorum. Ben ismi yüzünden ve Türkiye’ye kaçmaya çalışırken yakalanıp senelerce Belene Kampı’nda yatmış bir dayının yeğeni, öz dilini konuştuğu için ceza yemiş bir kardeşin ağabeyi, sadece hakkı olanı savunduğu için Bulgar polisinden çok defa dayak yemiş bir anne babanın evladıyım. Bunu kendi anne ve babamdan çok iyi biliyorum. Üniversite yıllarımda gerek sivil toplum kuruluşlarında başkanlık yaparken gerekse bazı siyasi partilerin yönetimlerinde görev alırken o korkularını yakinen yaşadım. Ama korkuların ecele ya da olacaklara faydası yok ne yazık ki. O korkuları yenip gelecek nesillerimize ‘’Bu memlekete neden geldik? Sorusuna düşünmeden cevap verebilecekleri bir gelecek bırakmak bizim en büyük görevimiz olmalıdır. Diyeceksiniz ‘’Bu memlekette neden siyaset yapalım, neden bürokraside bir yer edinelim diye. Neden mi? Atalarımız neden yaptılarsa onun için. Biz de onlar gibi dünya siyasetinde yerimizi almalıyız. Herkes kıymetlidir ve nasıl yönetilmek istiyorsa öyle yönetilmelidir. Ya da yönetmelidir!!! Okuldayken bazı hocalarımız ‘’Siyaset, derdi olan kişilerin yeridir’’ derlerdi. Biz vatan hasreti nedir, yurt özlemi nedir çok iyi bilen bir camiayız. Bizler bir kere değil çok kez evlerinden yerlerinden yurtlarından; kimi zaman siyaseten kimi zaman savaş sebebiyle göçe tabi tutulmuş göçmenler olarak düşünüp memleketimize sahip çıkmak en büyük görevimiz olmalıdır. Geleceğimiz aynı göçlere tabi tutulmasınlar diye, daha yaşanılır bir Türkiye için, ülkemizde zerre kadar hakkı olmayanların meclisimizde bağırıp çağıramaması için, gençlerimizin gelecek kaygısı duymaması için, sadece ülkemizde değil dünya çapında parmakla gösterilen tarihe imzalar atabilen, ataları gibi büyük insanlar olduğumuzu göstermek için, tarih boyunca vardık ve var olmaya devam edeceğiz demek için, bizler ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz için siyaset yapmalıyız. Bunu da en temiz şekliyle, temsil ettiğimiz camianın başında güven vererek layıkıyla yapmalıyız. En temiz şekliyle yapmışlar ve bütün kötü olan taraflarına rağmen kirlenmeden yapmayı başarmış olan Balkanlı büyüklerimiz var. Ecdadımız emsal olarak yeter... Bu memleket kolay kurulmadı, atalarımızın yadigarı olan vatanımıza sahip çıkmak istiyorsak, başkalarının başımıza gelmesini istemiyorsak, kendi ülkemizi kendimiz yönetebiliriz demek istiyorsak SİYASET YAPMALIYIZ. Buna da yerel yönetimlerde siyaset yaparak başlayabiliriz. Bizi idare edenlerin bizden, camiamızı anlayan, yakinen nabzımızı tutan ve her ne pahasına olursa olsun davamıza sahip çıkacak olanlarla yollara çıkmalıyız. Sadece İzmir’de birileri istiyor diye değil, bizlere yanlarında yer vermek isteyenlerin yanında başlamalı ve kendimizi yetiştirmeliyiz. Yetiştirmeliyiz ki gerek kendi içimizde gerekse içinde bulunacağımız toplumun içinde kandırılmayalım. İstediğimiz sesi istediğimiz kurum, kuruluş veya siyasiden alabilelim. Bu ancak bu şekilde mümkün olabilir. Evet bu yollar meşakkatli ve bazı zorluklara sahip olabilir. Ama bu zorlukların bazılarına atalarımız bizler için katlanmış ve sayelerinde diniyle imanıyla örfü adediyle dimdik yürüyoruz memleketimizde. Yürüyemediğimiz, konuşamadığımız bir Bulgaristan’dan geldik. Hatırlayın ve asla aklınızdan çıkarmayın. Tekrar aynı sonu yaşamak istemiyorsak daha çok çalışmalı davamıza sahip çıkacak olanın yanında saf tutmalı ve ardımızdan gelecek olan nesillere de örnek olmalıyız.  
Benzer Videolar