Barış Harekatının 37. Yıldönümü

Vatani görevimi 20 Temuz 1974'de, Girne Boğazı Kocatepe'de yapmakta idim. 37 yıl sonra o muhteşem sabahı böyle kalemle, yazı ile anlatmak mümkün değil ama kısaca 20 Temmuz sabahını özetlemeye çalışacağım. Sabah 5.30'da jet sesleri ile yer gök inlerken, Savaş uçaklarımız önemli Rum-Yunan hedeflerini bombalamaya başladı. Hemen ardına C-47 nakliye uçaklarından paraşütler atlamaya başlarken aynı anda sanki ''Çekirge Sürüsü'' gibi gelen helikopterlerle hava indirme tugayının öteki savaşçıları- Mehmetçikler Kırnı Havaalanı Bölgesi’ne indiriliyor. Lapta yavuz çıkarma plajına da, çıkarma gemileri ile askerlerimiz, tanklarımız, toplarımız ve zırhlı personel taşıyıcılarımız çıkıyordu. Her yer ana baba günü gibiydi. Savaşın bu başlangıç tablosunu görmek bizler için, benim için hayatımın en büyük mutluluğu olmuştur. 11 Yıl Rum-Yunan zulmüne direndikten sonra, 20 Temmuz'u görmek, yaşamak inanılır gibi değildi.

22 Temmuz'da 39. Tümen Karargâhı Girne Boğazı Kocatepe'de konuşlandı. Tümen Komutanı rahmetli Bedrettin Demirel Paşa’nın yanında mücahit-yaver olarak görevlendirildim. Savaşın sevk ve idaresini, kısa bir süre de olsa gördüm ve yaşadım. Biz mücahit askerlerinin başımıza takacak miğferimiz hatta çoğunun su matarası bile yoktu. Bedrettin Demirel Paşa'nın emri ile bana verilen miğferi hala en büyük savaş hatırası olarak, ofisimin en güzel köşesinde tutuyorum. 1'inci ve 2'inci harekât tamamlanarak biz Kıbrıs Türkleri özgürlüğümüze kavuştuk. Yalnız hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, bu mutlu sonuç gökten zembil ile inmedi öyle kolay kazanılmadı. Bu 1878'den beri verilen mücadelenin sonucu idi, ancak henüz bu mücadele bitmiş de değildir. Gelinen bu sonuca Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı’nın ortak mücadelesi ile varılmıştır. Bu vesile ile, Kıbrıs mücadelesinde şehit düşenlerimize rahmet diler, gazilerimize de şükranlarımızı sunarım. Komutanımız Bedrettin Demirel Paşa'yı, 12 Eylül 1980'den sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri iken ziyaret etmiş ve yıllar sonra 20 Temmuz'u konuşmuştuk, kendisini saygı ile anar Allah’tan rahmet dilerim. Özgürlüğün ve vatanın bedeli nedir derseniz, o uğurda verilen canlar, o uğurda akan kanlar ve o uğurda dökülen gözyaşları ve çekilen acılardır. Bunların değeri ne para ne altın ne de pul ile ölçülemez. Onun için bunca mücadeleden sonra elimize geçirdiğimiz özgürlüğün ve vatanımız olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kıymetini iyi bilelim.

 

 

 

Benzer Videolar