Batı Trakya’da Son Gelişmeler
BATI TRAKYA’DA SON GELİŞMELER
Ülkemiz Yunanistan yıllardır ekonomik kriz ile mücadele ediyor. 2015 yılından bu yana SYRIZA hükümetinin ekonomik kriz ile verdiği zorlu mücadele işe yaradı gibi, ülkemiz uçurum kenarından kurtulmuş görünüyor. Yeniden kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi veren ülkemizde halk büyük bir bedel ödedi. Batı Trakyamızın yer aldığı Doğu Makedonya-Trakya eyaleti ekonomik krizden en çok etkilenen bölge olarak istatistiklerde yerini aldı. Batı Trakya’da insanlarımız ekmek peşindeyken eğitim ve dini özerkliğimizin iadesi konusu ile ilgilenememeleri gayet normal. Kurumlarımızın başlarında bulunan insanlarımız şartların zor olmasına rağmen Batı Trakya Türk toplumunun hakları için mücadele ediyorlar. Hepimizin bildiği gibi sivil toplum kuruluşlarımızdan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya’daki en eski derneklerimiz olarak Batı Trakya tarihinde ayrı öneme sahipler. Bunlar isimlerinde geçen “Türk” kelimesi nedeniyle yıllar önce kapatıldılar. Kapatma kararlarına itiraz edilse de sonuç değişmedi. İskeçe Türk Birliği yıllar süren iç hukuk mücadelesi sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu ve davayı kazandı. AİHM kararının ardından dokuz yıl geçmesine rağmen Yunan makamları halen daha isminde “Türk” kelimesi geçen İskeçe Türk Birliği derneğimizi kayıt etmiyor. Yine de toplumumuz Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği gibi derneklerimiz ile sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerini sürdürdü, sürdürmeye devam ediyor. Ancak resmi tüzel kişilikleri olmayan dernekler olarak. Nasıl bir canlı bitki yaşamak için havaya, suya ve gün ışığına ihtiyaç duyuyorsa bir toplumun da yaşayabilmek için dilini, dinini ve kültürünü devam ettirmeye ihtiyacı var.
TEMEL İHTİYAÇLAR RAHATSIZ EDİYOR
Batı Trakya Türk toplumu olarak bu temel ihtiyacımız ülkemizi yönetenleri rahatsız ediyor. Resmi tüzel kişilikleri elinden alınmış derneklerimizin herşeye rağmen sürdürdükleri faaliyetlerine tahammül edemediler. Derneklerimizin, kurumlarımızın başındaki yöneticilerimizi siyasi gözdağı ve sindirme taktiği olarak çeşitli sebeplerle karakola, mahkemeye ifade vermeye çağırıyorlar, çeşitli suçlamalarla haklarında dava açıyorlar, açtırıyorlar. Bu gözdağı ve sindirme yetmiyormuş gibi şimdi de canlarımızı tehdit ediyorlar. İskeçe Türk Birliği’nin kapatılması kararının iptal edilmesini sağlayarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmasının önünü açacak olan yasa değişikliği Yunan Meclisi’nda tartışılırken siyasilerin ağzından çıkan kelimeler tüyler ürpeticiydi. Siyasi arenadaki Batı Trakya Türk karşıtı hava elbette toplumun geneline de yayılma tehlikesine sahip. Provokatif açıklamalar yapan aşırı sağcı kuruluşların yanı sıra adını daha önce hiç duymadığımız gruplar da Batı Trakya Türklerini hedef aldılar. Öyle ki son olarak Yüksek Düzeyli Devriye Grubu isimli bir grup sosyal medyada mesaj yayınlayarak dernek İskeçe Türk Birliği’nin bazı yöneticilerinin fotoğraflarını paylaşarak bu isimleri açıkça hedef gösterdi, geçmişte ırkçı saldırılardan ismini bildiğimiz Trakya’nın Bekçilerini bu kişilere mesaj vermek amacıyla hazır olmaya çağırdı. Artık yalnızca kültürel kimliğimiz değil gerçek anlamda can güvenliğimiz de tehdit altında. Bu giderek etkisini arttıran siyasi yıldırma, tehdit ve gözdağı karşısında elbette Batı Trakya Türkleri olarak dimdik durmalıyız. İnsanıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasileriyle bir bütün olarak Batı Trakya Türk toplumu bu ağır baskı ortamına karşı çıkarak hak ve özgürlükler için demokratik bir mücadele vermenin demokrasinin doğal bir gereği olduğunu herkese göstermeli. Bunun için yeniden sokaklara çıkmamız gerekiyorsa, bunu yapmaktan çekinmemeliyiz. Zira biz yalnızca haklarımız için mücadele veriyoruz. Bazı çevrelerin iddia ettiği üzere ülkemize ihanet etmiyoruz! Ülkemizin toprak bütünlüğünü tehdit eden gayret ve çalışmalarımız yok, ayrılıkçı hedeflerimiz ise hiç yok! Yalnızca ve yalnızca yüzyıllardır yaşadığımız bu topraklarda özgürce “Türk’üz” dediğimiz ve bunu söylediğimizde başka hiçbir art niyet ve düşünce olmayan bir ortam ve yaşam istiyoruz. Yalnızca hakkımız olanı istiyoruz, hakkımız olan için mücadele ediyoruz! Hepsi bu!