Beşer Esad’a Darbe
Suriye'de evvelki sene başlayan "Arap Bahar"ı olayları yeni bir aşamaya girdi artık. Bugüne değin Irak veya Libya'da olduğu gibi direkt olarak askeri müdahalede bulunmayan batılı ülkeler Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve muhaliflere Türkiye, Ürdün ve Lübnan üzerinden sadece insani, mali ve lojistik yardım yapmakta, ÖSO mensuplarına da gerekli olan askeri eğitimlerini Ürdün'de vermekteydi. AB ve ABD ağız birliği etmişçesine ÖSO'ya silah yardımı yapmama ve Suriye'ye de askeri müdahalede bulunmama prensip kararını almışlardı. Ama şimdi artık işler, taraflar ve dengeler değişti, Hizbulllah faktörü etkin olarak Suriye'de devreye girince. Suriye'de artık aktör olarak sahnede sadece bir tarafta Beşar Esad ve hükümet güçleri diğer tarafta da "Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)" ve de "Muhalifler" yok. "Diğer taraf" olarak tanımlanan yerde ABD var, AB var, Arap ülkeleri var ve en önemlisi İsrail de var artık. Hizbullah Suriye'yi kendine üs olarak seçtikten sonra endirekt olarak İsrail de işin içine karışmak zorunda kaldı. Yeni aktörler sahneye çıkınca Beşar Esad'ın etrafındaki çember de daralmaya, boynundaki kıskaç her gün biraz daha sıkılmaya başlandı. Ne kaçarı kaldı Esad'ın ne de uçarı. Ağzıyla kuş tutsa yine gidecek. Akıllıysa canlı gider, hırslıysa ve hırsı da mantığının önünde gidiyorsa cansız gidecek Suriye'nin başından. Hizbullah'ın Suriye'ye göç etmesi, kökleşmeye başlaması ve de yeni merkez olarak kendine Suriye'yi seçmesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail açıkçası alarma geçti.
CIA DEVREDE
ABD ilk adım olarak ünlü kuruluşu CIA'yi devreye soktu. CIA Suriye'de İnsansız Hava Araçları (İHA) ile öldürücü saldırılar yapmak hazırlığına başladı. Virginia'nın Langley kentinde İHA'ları hedefe yönlendirme subayları, Suriye'deki bazı bölgelerle ilgili büyük miktarda bilgi toparlamaya ve (saldırı için) hazırlıklar yapmaya başladı. ABD Parlamentosu’nda Suriyeli muhalifleri eğitmek ve silahlandırmak ve ekonomik destek vermek için Temsilciler Meclisi’nde yasa yapıcı, gerekli yasayı hazırladı ve yasa hemen sunuldu. Dışişleri Komitesi üyesi olan Demokratların önde gelem Temsilciler Meclisi üyesi (Milletvekili) Eliot Engel de meslektaşlarına bu konuda destekte bulunmaları için gerekli çağrı yazısını gönderdi. Söz konusu yasa illaki geçecek ve ÖSO'ya her tür destek direkt veya endirekt olarak devreye girecek, ABD'nin İHA'ları da gerekli görülen her yeri bombalayacak. Hepsi bu kadar değil. 80 milyar dolar gibi bir meblağda bu işe tahsis edilecek. Avrupa'nın da Suriye'ye bakış açısı değişmeye başladı. Suriye'yi 1920 yılında işgal eden, Hatay, Lazkiye ve Suriye devletlerini kuran, Lübnan'ı Suriye'den 1926 yılında koparıp ayrı bir devlet haline getiren ve her ikisine de sonradan 1946 yılında bağımsızlık veren Fransa ile Ortadoğu'da I. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni sınırları kendi elleri ile çizen İngiltere, Suriye'deki ÖSO'ya ve Muhaliflere uygulanmakta olan silah ambargosunu Mayıs ayı içinde kaldırmak amacı ile AB Komisyonunu toplantıya çağırma girişimleri başlattılar. Gerekçeleri de Esad'ın kullandığı ağır silahların karşısında, ambargodan dolayı ÖSO'nun aciz kaldığı. Üstelik bu konuda AB Komisyonu’nu olumsuz bir karar alması durumunda pek takmayacaklarını ve Suriye'de Esad karşıtlarını silahlandırma kararlarını uygulayacaklarını resmi ağızdan dile de getirdiler. Tüm bunlara ilaveten, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres de, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada Arap ülkelerini Suriye'ye askeri müdahaleye çağırdı. Hem Arap ülkeleri tümden İsrail'in baş düşmanları, hem de İsrail Cumhurbaşkanı baş düşmanlarını müdahaleye çağırıyor. Gerçekten de çok ilginç bir tezat ve yaklaşım bu. Aslında Şimon Perez'in bu çağrısı, dünyada uygulanmakta olan küresel politikaların boyutlarının nerelere kadar uzanabileceğini göstermekte. Bu çağrı, gerçekte Suriye'de oynanmakta olan oyunun bitiş düdüğü. Beşar Esad'ın gideceği kesinleşti, aşağı yukarı zamanı da belli oldu artık, 2013'ün sonbaharını görmesi olanaksız.