Belene kahramanları unutulmadı

  Bulgaristan’ın demokrasiye geçiş sürecinden sonra Komünizm rejiminden zarar görenler bir araya geldiler. Bilindiği gibi Bulgaristan’da Komünizm rejimine karşı gelenler, Tuna nehrinin ortasında bulunan Belene toplama kampında hukuksuz bir şekilde toplatılmış ve her türlü işkenceye maruz bırakılmışlardı. İşte bu işkenceye tabi tutulanların yakınları tarafından her yıl anma törenleri düzenleniyor. Komünizm döneminde, ülkede yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon Türkün isimleri silah zoruyla değiştirilmeye çalışılmış ve bunun için kampanyasına başlatılmıştı. Bulgaristan devletinin o dönemde yaptığı bu hukuksuz eyleme karşı gelenler bu insanlık dışı kamplara kapatılmıştı. Bu törenler 1990 yılından beri her yıl düzenleniyor. Bu etkinliğe 2018 ve 2019 yılından itibaren 1985 yılında Belene’de yatan Türkler ve yakınları da katılarak ortak anma etkinliği düzenlendiler. COVİD 19 virüs salgını nedeniyle bu yıl anma törenleri sanal ortamda gerçekleşti. Bu yılki sanal organizasyonda, 1985 yılı mağdurları tarafından kurulan “Balkanlarda Adalet, Haklar Kültür ve Dayanışma Derneği “ adına deklarasyon yayınlandı. Balkanlar'da Adalet, Haklar Kültür ve Dayanışma Derneğinin yayınladığı bildiri metni şu şekilde kaleme alındı: Değerli kader kardeşleri ve onların yakınları, Bu yıl da duygularımızı sizinle paylaşmak ve Belene adasında hapsedilen veya yok edilen komünist rejimin kurbanlarının anma etkinliğinde birlikte olmak istiyorduk. Binlerce Bulgaristan vatandaşı, siyasi görüşleri ve etnik kökenleri nedeniyle bu ölüm kampından geçti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa'da yaşayan insanlar daha fazla toplama kampları olmayacağını düşünüyorlardı, çünkü bu kamplar Nazi Almanya'sı ve Bolşevik rejiminin liderleri tarafından yönetilen Sovyetler Birliği'ne özgü idi. Bununla birlikte, II. Dünya Savaşı sona erdikten sonra komünist totaliter rejimler Sovyet bloğunda birçok toplama kampı kurdu, Bulgaristan’daki kamplar en acımasız olanlarıydı. Onlar bu siyah lekeyi güzel bir ülkenin alnına yapıştırdılar. Rejimin siyasi muhaliflere ve etnik gruplara olan nefreti o kadar sonsuzdu ki, 1987 yılına kadar masum Bulgaristan vatandaşlarını bu kampa göndermeye devam etti. Bilindiği üzere, Belene adası toplama kampının son kurbanları, 1985 yılından 1988 yılına kadar zorla asimilasyon süreci sırasında buraya atılıp kapatılan 500'den fazla etnik Türk’tü. Bu dönemde yaklaşık 1,5 milyon etnik Türk'e zulüm, şiddet ve baskı uygulandı. 1989 yazında gerçekleştirilen büyük sınır dışı edilme sonucunda yüzlerce aile parçalandı. Sınır dışı etme süreci, rejimin uyguladığı şiddetin ve baskıcı önlemlerin doruk noktasıydı. Diktatör Todor Jivkov ve onun birinci kademe destekçileri ve taraftarları, iller ve ilçeler yetkilileri, bireyin hür iradesiyle kendi kendini belirleme ve hissettiği gibi yaşama hakları konusundaki Uluslararası Sözleşmeleri dikkate almadan bunu yaptılar. Bu Sözleşmeler tesadüfen düzenlenmemiştir, bu Sözleşmelerin amaçları bazı devlet başkanları tarafından işlenebilecek olan cezai suç eylemlerini önlemektir. Derneğimize, baskı görmüş vatandaşlar tarafından kurulan diğer dernekler tarafından, 1990 yılında, 1944 – 1989 yılları arasında işlenen suçlarda yer alan insanları adalet önüne çıkarmak için mahkûm etmek için var olan sürece katılmadığından dolayı üzüntü duymaktadır. Biz kurulan komünist rejimin ilk 25 yılında baskı gören kurbanların yakınlarıyla gerçekten de birlikte çalışmayı umuyorduk. Ancak, adalet sisteminde, hala bir asırdan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylara dayanarak, Bulgaristan'ın bir milyon vatandaşını etnik kökenlerinden dolayı zulme ve baskıya maruz tutulduğu sözde “yeniden doğuş” sürecini haklı çıkarmaya devam eden insanların mevcut olmasından dolayı hayal kırıklığımızı ifade etmek istiyoruz. Kaldı ki, İnsan Hakları Hukukunun temel ve Bulgaristan dahil bütün medeni ülkeler tarafından kabul edilen bir ilkesi insan ve özellikle azınlık haklarının uluslararası ilişkilerde mütekabiliyete konu edilmemesidir. Derneğimiz üyeleri, komünist rejimin kurbanlarının anısına saygı göstermek için Belene adasında birlikte olmadığımızdan dolayı içten üzüntüsünü bir kez daha ifade ederler. 1984–1988 döneminde Belene adasındaki toplama kampı tutuklularından ve onların aileleri, her yıl Mayıs Ay’ının son haftasında Komünizme karşı mücadele edenleri anma etkinlikleri düzenliyorlar. 1985 yılı Bulgar komünist rejimi isim değiştirme kampanyasına karşı gelen Türkleri meşhur Belene ölüm temerküz kampına kapatmışlardı. Belene anma törenlerine Bulgar kanadı her ne kadar Türkleri dâhil etmek istememelerde sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Belene toplama kampında ne için mücadele verildiğini unutmadığımızı ve orda mücadele verenleri onurlandırmak ve unutmamak için bu anma etkinliklere 2019 yılında iştirak etmiştik. Geçen yıl Belene mağdurlarını anma ve onurlandırma etkinliğini resimler ile ölümsüzleştirmiştik. COVİD 19 virüs nedeniyle bu yıl yani 2020’de sanal ortamda anma etkinlikleri gerçekleştirdik. İyi ki meçhule, Belene toplama kampına kapatılma riskine rağmen zulme karşı gelmişsiniz. 1985 yılında Belene toplama kampına kapatılanlar, özgürlük, temel insan hakları ve onurlu yaşam hakkı için hayatlarını kaybetme pahasına KAHRAMANCA mücadele verdiler. İyi ki o gün vardınız, iyi ki bu gün de varsınız!!! Bugün aramızda olmayan ve Hakkı rahmetine kavuşanları unutmuyor, hayatta olanlara da sağlıklı huzurlu uzun ömürler diliyorum. Bazı kişiler tarihe yön verir, bazı kişiler de sadece konuşup bunları yazar. İsmini sayamayacağımız değerli büyüklerimiz, eğer 1985 yılında Belene toplama kampında, cezaevlerinde, sürgünlerde, milis merkezleri hücrelerinde kahramanca dik durup özgürlük, isim hakkı, anadilde konuşma, eğitim hakkı, onurlu yaşam için mücadele vermeseydi, eğer Bulgaristan'daki zulme karşı hayatlarını ortaya koyarak tarihe yön vermeselerdi, bu gün bu konuda yazılacak çizilecek veya konuşulacak tarih te olmazdı. Aslında 1985 yılında Belene toplama kampında zulme karşı verilen mücadele bir destandı. Saygılarımla Safiye Yurdakul
Benzer Videolar