Beyaz Kimlik mantığı
Beyaz Kimlik’le ilgili yazdığım yazı sonrası yüzden fazla e-mail ve SMS mesajı alırken daha fazla sayıda kişi de telefonla aradı veya da yolda görünce konuyu açarak tebrik etti, destek belirtti. Belli ki Beyaz Kimlik konusu bu güne değin birçok kişiye, bizlerin bilmediği ve göremediği değişik boyutlarda birçok sorunlar yaratmış ve sıkıntılar vermiş. Hem Beyaz Kimlik sahibi olana hem de olmayana. Bu insanlardan gelen mail veya mesajları okudukça veya da yolda belde beni görüp bana bu konuyu açıp birkaç söz söylemek isteyenleri dinledikçe, Beyaz Kimlik konusunun gözle görülemeyen kısmını daha iyi öğrenmeye başladım. Gerçekte bir insanlık ayıbı bu kişilere yaşattıklarımız ve layık gördüklerimiz. Gelecek yazımda, bana bu konuda gönderilen bir email’in içeriğine yer vereceğim ve hep birlikte bu insanların yaşadıklarını değerlendirebilmek olanağımız olacak. Aslında bu kişilerin, yani vatandaşımız olmayan ama vatandaş olmaya hak kazanmış ve yıllardır bizlerle birlikte yaşayan, bizlerle sevinen, bizlerle üzülen, çocukları burada doğmuş ve yaşamımızın birer parçası olmuş bu insanlar ile Beyaz Kimlik almış kişilerin yaşadıklarını dile getiriyor bana gönderilen bu email. Güya, dünya üzerinde nüfusuna kıyasla en çok okumuş insan oranına sahip ülke olmakla övünüyoruz ama uygulamalarımız hiçte bu yönde değil.
4 SINIF İNSAN
Ülkemizde yaşayan, ekonomimize ve kitlesel yaşamımıza katkı koyan kişileri sınıflara ayırmak hatasını yapmışız daha ilk baştan. 2 bin 500 yıl önce Romalıların veya da 12. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Kıbrıs’ı yöneten Lüzinyan’ların yaptığı gibi ülkede yaşayanları sınıflara ayırmışız ve 21. yüzyılda yasalara uygun, kulağa hoş gelen ama insani hakları olmayan köleliği icat etmişiz. Şimdi KKTC’de vatandaşlar, Beyaz Kimlikliler, Yeşil Kimlikliler ve çalışma izni ile ikamet edenler diye dört sınıf var. Bunların son üç tanesine “Çağdaş Köle” de denebilir. Seçme ve seçilme dışında her tür hakları var ama gerçekte hiçbir hakları yok. Özellikle de KKTC’de çalışma izni ile ikamet edip çalışıyorsanız yandınız demektir. Her yıl bu izni uzatmak için en azından 2 veya 3 gününüzü harcamanız gerekmekte. Hastaneye gitmek, sıraya girmek ve sağlık raporu almak zorunluluğu bir veya iki güne mal olmaktadır. Tabii polisten temiz kağıdı almak da gerekli. Sonra bu evraklar işverene verilmekte ve işveren de Lefkoşa’da yaşamıyorsa, yollara düşüp Lefkoşa’ya gitmesi ve Çalışma Bakanlığı’na şahsen başvuruyu yapması gerekmekte. Mağusa’da, Girne’de, İskele’de ve Güzelyurt’ta Çalışma Daireleri var ama bu daireler bu konuda evrak almaya yetkili değil. Nedenini de hiç anlamış değilim. Aklıma sadece bir tek gerekçe gelmekte. Çalışma iznini yenilemek isteyene zorluk çıkarılsın ve gerek çalışan gerekse de işveren bürokratik işlemlerden bıksın ve bu uzatma işini yapmasın, çalışan da ülkesine geri dönsün. Biz güya “e-devlet”e geçmiştik ve devlet dairelerine gitmeden, Lefkoşa dışında oturanlar da Lefkoşa’ya gitmeden internet üzerinden işlerini yapabilecekti.
Tam bir 21. yüzyıl komedisi veya da yüz karası uygulama denilebilir buna. Devletin çeşitli ilanlarının ve de bazı söylemlerin internet üzerinden yapıldığı bir devlet sitesi dense daha doğru olacak. Bırakın KKTC’de çalışan ve ikamet eden T.C. vatandaşlarını, dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun, internet üzerinden başvuru yapıp pasaport çıkartabiliyor tüm T.C. vatandaşları ama bizde bir KKTC vatandaşının Lefkoşa’da ikamet etmiyorsa, önce yaşadığı yerdeki Kaymakamlığa sonra da Lefkoşa’ya şahsen gitmesi önkoşul pasaport çıkartabilmesi için. Eski Pasaportunuz, Kimliğiniz veya Doğum Belgeniz KKTC değil de Geçici Türk Yönetimi, Türk Yönetimi, Otonom Türk Yönetimi veya da KTFD (13 Şubat 1975 tarihinde ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti) ise önce bunları yenilemeniz gerekmektedir. Yenilemezseniz açıkçası KKTC vatandaşı değilsiniz ve ne pasaport alabilirsiniz, ne de kimlik kartı. Böylesine saçma bizdeki kurallar ve de bürokratik talepler. Devlet bu tür evrak yenileme işlerini kendisi yapıp vatandaşına posta ile göndereceğine, ayağına çağırır, parasını alır, gün kaybettirir ve lütfen bu belgeleri yeniler. Lütfen değilse işiniz ertesine güne veya bir başka lütuflu güne kaldı demektir. Geçmişte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylardan birisi KTFD kimliği ile başvuru yaptığı için başvurusu kabul edilmemişti. Bu kişi Yüksek Seçim Kurulu’nun talep ettiği evraklara göre vatandaşımızdı ama aday olamazdı. Bu nasıl bir kuraldı anlamakta çok zorluk çekmiştim o günlerde. Başa güreşecek bir aday olmadığı için bu sorunun nasıl çözüldüğünü pek takip etmedim. Herhalde KKTC mühürlü kimlik çıkartmaya mecbur etmişlerdir kendisini aday olabilmesi için. İşte biz böyleyiz ama övünmek için de Kıbrıs Türkçesi’ndeki yaygın bir tabir ile “Harman isteriz”.