Konuyu romantize etmeye gerek yok. Rakamlar net ve ürkütücü. Goldman Sachs'ın yayınladığı ve sektörde deprem etkisi yaratan rapora göre, üretken yapay zeka (Generative AI) teknolojileri, dünya genelinde 300 milyon tam zamanlı işin otomasyonuna yol açabilir.
Ramazan GÖKSU Eğitimci Yazar, Teknoloji Profesyoneli
.
Reklamlar
Sabah kahvenizi yudumlarken açtığınız o Excel tablosu, hazırladığınız sunum, müşteriye gönderdiğiniz o standart e-posta… Yıllardır kariyerimizi üzerine inşa ettiğimiz bu rutinler, aslında ne kadar sağlam bir zeminde duruyor? Belki de hiç farkında değiliz ama o zemini altımızdan çeken, sessiz ve derinden bir tektonik kayma çoktan başladı. Adı: Yapay Zeka.
Eğitimci ve Teknoloji Uzmanlığı konusunda 20 yılı devirmiş biri olarak pek çok teknolojik devrime tanıklık ettim. İnternetin doğuşu, sosyal medyanın yükselişi… Ama hiçbiri, şu an kapımızda duran bu dönüşüm kadar köklü ve sarsıcı değildi. Artık “gelecekte bir gün” diye başlayan fütüristik bir masaldan bahsetmiyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde, bildiğimiz anlamda beyaz yaka profesyonelliğin yeniden tanımlanacağı bir dönemin eşiğindeyiz.
Peki, bu devrim kimleri vuracak, kimleri ise yeni zirvelere taşıyacak?
Küresel Tsunami: 300 Milyonluk Beyaz Yaka Ordusu Risk Altında
Konuyu romantize etmeye gerek yok. Rakamlar net ve ürkütücü. Goldman Sachs’ın yayınladığı ve sektörde deprem etkisi yaratan rapora göre, üretken yapay zeka (Generative AI) teknolojileri, dünya genelinde 300 milyon tam zamanlı işin otomasyonuna yol açabilir. Bu, ABD ve Avrupa’daki mevcut iş gücünün yaklaşık dörtte birinin görevlerinin, makineler tarafından devralınabileceği anlamına geliyor.
.
Önümüzdeki 5 yıl içinde en sert darbeyi alması beklenen beyaz yaka meslekler şunlar:
Müşteri Hizmetleri ve Veri Girişi: Rutin sorgulara yanıt veren, form dolduran, veri girişi yapan pozisyonlar neredeyse tamamen otomasyona devredilecek. Yapay zeka destekli sohbet robotları (chatbot) ve sesli asistanlar, 7/24 kesintisiz ve daha düşük maliyetli hizmet sunarak bu alandaki milyonlarca kişiyi gereksiz kılacak. Tahmini Küresel Etki: %70-80 oranında otomasyon.
Paralegal ve Hukuk Asistanları: Hukuk bürolarında saatler süren dava dosyası tarama, emsal karar araştırma, standart sözleşme hazırlama gibi görevleri yapay zeka saniyeler içinde yapabiliyor. Bu durum, hukuk sektöründeki destek personel ihtiyacını ciddi şekilde azaltacak. Tahmini Küresel Etki: %40-50 oranında otomasyon.
Muhasebe ve Finans Uzmanları: Fatura işleme, defter tutma, rutin finansal raporlama gibi kural tabanlı görevler, yapay zeka algoritmaları için en kolay hedeflerden. İnsan denetimi yine gerekecek ancak operasyonel iş gücü ihtiyacı dramatik şekilde düşecek. Tahmini Küresel Etki: %45-55 oranında otomasyon.
Pazar Araştırmacıları ve Analistler: Geniş veri setlerini toplama, temizleme ve ilk analizleri yapma işi büyük ölçüde yapay zekaya kayacak. İnsan analistler daha çok stratejik yorumlama ve içgörü geliştirme tarafına odaklanmak zorunda kalacak. Tahmini Küresel Etki: %35-45 oranında otomasyon.
İçerik Üreticileri ve Çevirmenler: “Giriş seviyesi” olarak tabir edilen, SEO uyumlu basit metinler, ürün açıklamaları, standart haber bültenleri ve teknik çeviriler, yapay zeka tarafından hızla üretilebilir hale geldi. Yaratıcılık ve özgün üslup gerektirmeyen her metin işi tehdit altında. Tahmini Küresel Etki: %30-40 oranında otomasyon.
Türkiye Merceğinden Bakınca: Fırsat mı, Tehdit mi?
Peki, bu küresel fırtına Türkiye kıyılarını nasıl etkileyecek? Ülkemizin genç nüfusu ve hizmet sektörüne dayalı ekonomisi, bu dönüşümü hem bir tehdit hem de devasa bir fırsat haline getiriyor.
Bankacılık, sigortacılık, telekomünikasyon ve özellikle son yıllarda hızla büyüyen çağrı merkezi sektörleri, Türkiye’de beyaz yaka istihdamının lokomotifi konumunda. Bu sektörlerdeki işlerin büyük bir kısmı, yukarıda saydığımız “tekrara dayalı” ve “süreç odaklı” görevlerden oluşuyor. Dolayısıyla, küresel otomasyon dalgasından ilk ve en sert etkilenecek gruplar arasında bu alanlarda çalışan yüz binlerce insanımız var.
Önümüzdeki 5 yılda Türkiye’de de müşteri temsilciliği, operasyonel bankacılık, veri analistliği gibi alanlarda ciddi bir istihdam daralması yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Bu durum, hazırlıksız yakalanırsak, nitelikli ama işsiz bir genç kuşak sorunuyla bizi yüz yüze bırakabilir.
.
Sorun Belli, Çözüm Nerede? Çok Yönlü Bir Seferberlik Şart!
Karamsarlık tablosu çizmek en kolayı. Oysa bir gazeteci olarak görevimiz, sorunu tespit etmek kadar çözüm yollarını da aydınlatmaktır. Bu tarihi eşikten geçerken ne yapmalıyız? Çözüm tek bir kurumun değil, tüm toplumun omuzlarında.
Devlet ve Politika Yapıcılar: Eğitimde Kökten Devrim! Mevcut ezbere dayalı eğitim sistemimiz, yapay zekanın en kolay alt ettiği “bilgi depolama” becerisine odaklanıyor. Bu sistem, yapay zekaya rakip değil, onun tarafından işlevsizleştirilecek insanlar yetiştirir. Çözüm: Milli Eğitim müfredatı acilen eleştirel düşünme, yaratıcılık, problem çözme, duygusal zeka ve dijital okuryazarlık ekseninde yeniden tasarlanmalıdır. Üniversiteler, 30 yıl önceki bilgilere dayalı bölümler yerine, “Yapay Zeka Etik Uzmanlığı”, “Veri Hikayeciliği”, “İnsan-Makine Etkileşimi Tasarımı” gibi geleceğin disiplinlerine yatırım yapmalıdır. Ayrıca, “Yaşam Boyu Öğrenme” programları devlet tarafından desteklenmeli, meslek değiştirmek isteyenlere yönelik vergi indirimleri ve teşvikler sağlanmalıdır.
Şirketler ve İş Dünyası: “Yeniden Yeteneklendirme” (Reskilling) Sorumluluğu Şirketler, otomasyon nedeniyle işten çıkardıkları her çalışanın yerine yenisini almak yerine, mevcut insan kaynağını geleceğe hazırlama sorumluluğunu üstlenmelidir. Çözüm: Şirket içi akademiler kurulmalı, çalışanlara yapay zeka araçlarını etkin kullanma, veri okuma ve strateji geliştirme eğitimleri verilmelidir. İK departmanları, “işten çıkarma” bütçelerini “dönüştürme ve yeniden yeteneklendirme” bütçelerine çevirmelidir. Unutmayın, kurum kültürünü bilen bir çalışanı dönüştürmek, sıfırdan birini işe almaktan çok daha stratejik bir yatırımdır.
Birey Olarak Bizler: Konfor Alanını Terk Etme Zamanı Artık “Ben üniversitede öğrendim, bu bana yeter” deme lüksümüz kalmadı. Hepimiz birer “ömür boyu öğrenci” olmak zorundayız. Çözüm: Yapay zekayı bir rakip olarak değil, en güçlü asistanınız olarak görmeyi öğrenin. Kendi mesleğinizde hangi rutin işleri yapay zekaya devredip, hangi katma değerli, insani becerilere odaklanabileceğinizi şimdiden planlayın. Merak edin, araştırın, online kurslara katılın, yeni beceriler edinin. Gelecekte en değerli çalışanlar, teknolojiyi en iyi kullanan ve makinelerin yapamadığını yapanlar olacak: empati kuranlar, müzakere edenler, liderlik yapanlar ve yaratıcı çözümler bulanlar.
Sözün özü, Sanayi Devrimi kas gücünün, bu yeni devrim ise zihin gücünün rutin kısımlarının saltanatına son veriyor. Bu bir son değil, bir dönüşümdür. Korkmak yerine hazırlanmayı seçersek, Türkiye bu dalgayı bir tsunami gibi değil, sörf yapacağı dev bir fırsat dalgası olarak kullanabilir.
Tarihin doğru tarafında yer almak, bugünden atacağımız adımlara bağlı.