Bir Rumelili Göçerken
Rumeli hasret demektir. Rumeli hüzün, Rumeli mutluluktur demektir. Rumeli vatan özlemi, Rumeli doğduğun, büyüdüğün, ilk kez sevindiğin, ilk kez mutlu olduğun toprakları gözyaşları ile terk etmek demektir. Rumeli doğduğumuz vatan, Anadolu gözlerimizi yumduğumuz vatandır. İkisi de anavatandır Rumelili için ve ikisi de değerlidir. Öyle ki Rumelili sıkı sıkıya sarılır anavatanına çünkü hep bir yanı yarımdır o da elinden kayıp gitmesin ister. Rumelili için bu nedenle önemlidir yuvası, devleti ve vatanı…
Rumelililer bu vatana iki büyük lider hediye etmiştir ki devletleri hep büyük olsun diye. Biri Fatih Sultan Mehmet’tir ki Rumeli topraklarında doğmuş, büyümüş, İstanbul’u fethederek Fatih olmuş ve Osmanlı gibi beyliği bir devlete ve cihan imparatorluğuna dönüştürmüştür. Diğeri de 10 Kasım 1938’de ahirete göçen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür ki o da bitti, tükendi ve yok oldu denen bir milleti silah arkadaşlarıyla birlikte ayağa kaldırmış ve ilelebet payidar kalacak Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu olmuştur.
19 Mayıs 1881 yılında bir Rumeli şehri olan Selanik’te gözlerini açan Mustafa Kemal Atatürk; Selanik’te Şemsi Efendi Mektebi, Selânik Mülkiye Rüştiyesi ve Selânik Askerî Rüştiyesi gibi okullarda eğitim aldıktan sonra bir diğer Rumeli şehri olan Manastır’da Manastır Askerî İdadisi’nde eğimini tamamlamıştır. Sonra yolu İstanbul’a düşmüş ve Mekteb-i Harbiye-i Şahane’yi yani Kara Harb Okulunu bitirerek Harp Akademisine girmeye hak kazanmıştır. Buradan da Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuştur.
Akademi sonrasında artık askerlik hayatı başlayan Atatürk’ün Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhuriyet kurulana kadar ömrü yani yaklaşık 20 senesi üniforma altında ve cephelerde geçmiştir. En büyük eseri olan “Millî Mücadele ve Bağımsızlık Savaşı” dışında Şam, Trablusgarb ve Sofya, Balkan Savaşlarında Edirne, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale, Birinci Dünya Savaşında Kafkasya Cephesinde Diyarbakır, Muş, Bitlis ve Gaziantep, Sina ve Filistin Cephesinde Filistin, Şam ve Halep’te askeri görevlerde bulundu.
Rumeli’de doğan büyüyen ömrünün yarısını Rumeli’de geçirebilmişken geri kalanına Anadolu’nun bağımsızlığı için Anadolu’nun her bir köşesinde mücadele ederek geçirmiş ve Rumeli’ye olan özlemiyle de 84 yıl önce bugün 10 Kasım 1938’de çok sevdiği vatanından göçüp gitmiştir. Geride yüzbinlerce şehit ve gazi ile birlikte dimdik ayakta tuttuğu bir Türkiye Cumhuriyeti devletini miras bırakmıştır.
Erdem EREN
İstanbul Rumeli Üniversitesi Rumeli Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Vekili
Balkan Gençliği Stratejik İşbirliği Platformu Kurucusu