Böyle Voleybol maçı görülmedi
Manisa’da özellikle Makedonya göçmenlerinin çoğunlukla yaşadığı " Malta " semtinin bir de Maltaspor futbol takımı vardır. Malta Spor, Manisa amatör futbolunda uzun yıllar çok başarılı sezonlar geçirmiştir. Fenerbahçeli Aygün (Eski Bucasporlu) olmak üzere Türk futboluna bazı yıldız oyuncularda kazandırmıştır. O zaman ki statü gereği, amatör futbol takımlarının futbol dışında, iki branşta daha müsabakalara katılma şartı vardı. Branş tercihlerinden biri de voleyboldu. Uzun yıllar Manisaspor'un genç ve amatör takımlarında oynadıktan sonra, askerlik sonrası, Maltaspor'a transfer olmuştum. Bir pazar günü sabahı hastanedeki nöbetimden çıkmıştım. Eve gitmeden önce hemşerilerimizin yoğun olarak çıktığı " Boletinli Hasan'ın Kahvesine " uğramıştım. Bir-iki çay içip, günlük gazeteleri okuduktan sonra, eve gitmeyi düşünüyordum. O sırada Maltaspor'un genel kaptanı Necati kahveye geldi. Telaşlı bir hali vardı. Maltaspor'un Turgutlu'da, Turgutlu Gençlik Gücü ile voleybol maçı olduğunu söyledi. 6 kişiyi tamamlamaya çalışıyordu. Sağdan say dört, soldan say beş kişi vardı. Altıncı kişiyi bulamıyordu. Bana ricada bulundu.
"24 saattir nöbetteyim. Bu halimle ne yapabilirim ki" dedim? Rakip desen, şimdiye kadar oynadığı maçlarda set bile vermeyen bir takımdı. Tüm oyuncularının tamamı neredeyse, o zaman ki adıyla Manisa Spor Akademisi öğrencilerinden oluşuyordu. Takım sahaya çıkmasa ceza alma durumu söz konusu olduğundan Necati'yi kırmak istemedim. Takımın koçu ise Maltaspor'un malzemecisi S.O. Maç saati 11.00'de olduğundan, acele olarak yediğim iki adet poğaça daha mideme bile inmeden Turgutlu'ya yola çıkmıştık. Soyunma odasından sahaya çıktığımızda, karşımızda kule gibi altı kişi vardı.
ÇİN MİLLİ TAKIMI
Bizim takım ise "Çin Milli Takımı" gibi... Hu ha dev adam 6 dev adam misali..! En uzun boylusu 1.78 boy ile bendim. Sahadaki 20'ye yakın seyirci ev sahibi takımı bırakmış, Maltaspor diye tribünleri inletiyordu! Takımın Koçu S.O ya sordum:
-Koç maça nasıl başlayalım?
Topu topu zaten 6 kişiydik.
Koçumuz: " 3 kişi ilerde 3 kişi de geride defans yapın!" dedi.
Bu muhteşem taktik sonrası! maç başlamıştı.
Rakip takımın servisleri, “ Patriot füzesi ” gibi üzerimizden geçiyordu.
Tesadüfen kolumuza ya da omzumuza çarpan toplar, ya salonun tavandaki ışıklarına, ya da tribünlere gidiyordu. İlk 10 sayıları direkt servis sayısından olmuştu. Onlarda baktılar ki, biz kolay lokmayız! işi gırgıra vurdular. Servisleri kırlarda bayanların voleybol oynarken servis attıkları gibi havaya atıyorlardı.
Bir iki manşet almıştık, ama ikinci pasa yapamadan, rakip sayıları almıştı.
ilk set 3-4 dakika sürmemişti. 15-0 (Eski kurala göre setler 15'te bitiyordu)
ikinci setin de, birinci setten farkı yoktu. Servisler o kadar hızlı geliyordu ki, rüzgarından neredeyse hepimiz grip olacaktık! Bir de rakip takım o kadar uzun boyluydu ki, filelerin arasından ancak bacak ve gövdelerini görebiliyorduk...
Ama bizde takım olarak çok kararlıydık. Ne olursa olsun, bir " Şeref Sayısı " almadan Manisa’ya dönmek istemiyorduk. Yoksa hangi yüzle Manisa’ya dönecektik! Yine rakip takımın havaya dikerek atmış olduğu bir servis, bizimkilerden birinin kafasına çarpar ve rakip sahaya geri döner, rakip oyuncu gelen topu " smaç " vurmak isterken top kendi sahasında kalır. Biz ve tribündeki seyirciler çılgınlar gibi seviniyorduk. 12 dakika bile sürmeyen maçı 3-0, setleri de 15-0, 15-0 ve 15-1 kaybetmiştik... Koç S.O ise bu bir sayının karşılığı olarak prim niyetine olsa gerek, stadyum kenarındaki bir seyyar büfeden takıma çeyrek ekmek köfte ısmarlayarak ödüllendirdi!