Sultan 2. Mehmet’in “Fatih” diye bilinmesinin iki sebebi vardır. Bunlardan ilki herkes tarafından bilinir. “Konstantin’in şehri elbet bir gün feth olunacaktır, onu fetheden asker ne güzel askerdir ve onu fetheden emir ne güzel emirdir”  şerefli hadisinin mazharı olmasındandır ki o şerefli resulün tembihine uyan bu kutlu ümmet, fetihle müjdelenen bu güzel kumandanına “Fatih” adını vermiştir. Sultan Fatih, fethedilmemesi için etrafına en sert taşlardan yapılmış olan surları yıkıp Konstantin’in kapılarını Müslümanlara açarak, fethedilen şehrin adını “İstanbul” olarak Avrasya coğrafyasına kazımıştır. Tarihin bu unutulmaz fethi, o güne kadar kimsenin görmediği toplar, tüfekler ve harp aletleriyle kazanılmış büyük bir zaferdir.

Sultan 2. Mehmet’i “fatih” yapan ikinci sebep ise çok az kimse tarafından bilinir. Çünkü bu fetih taştan kaleleri ele geçirerek değil, Bosna-Hersek’te gönülleri fethederek gerçekleşmiştir. Sultan Fatih, kendisine yüklenen sorumluluğun bilinciyle, İstanbul’un kapılarını “Müslümanlara”, Bosna-Hersek insanlarının gönüllerini ise adalet, hilm ve güzel ahlak ile fethederek “İslama” açmıştır. Böylelikle bu yüce inancın, gerek madde gerekse de mana boyutuyla gerçek temsilcisi olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

İşte bu yüzden Bosna-Hersek’e misafir olduğunuzda, misafiri olduğunuz evin kapısıyla beraber, o ev halkının gönül kapıları da açılır sizlere ve Fatih Sultan Mehmet’in büyük ülkesinin bugünkü mirasçılarına…

Fatihin balkan coğrafyasında bugün Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Karadağ, Hırvatistan, Sırbistan, Romanya ve Bosna-Hersek’in bayrakları dalgalanıyor. Kültürümüzün inşa ettiği Mostar köprüsünün altından çok sular, üzerinden çok kimseler geçti. Ancak geçmeyen ve artarak devam eden tek şey kardeşlik ve bağlılıktır. Yıllar önce Bosna-Hersek’le başlayan ayrılığımız, yaşanan birçok trajedinin sonunda nihayet Bosna’nın bağımsızlığını kazanmasıyla son buldu. Bosna’nın ve Bosnalıların yüzyıllardır süren trajedilere sabretmesinin arkasındaki gerçeklerden biri de hiç kuşkusuz, Türkiye’deki kardeşlerinin destekleridir.

Bosna-Hersek coğrafi konumu açısından jeostratejik önem arz etmektedir. Avrupa ile Balkanlar arasında ki bu konumu sebebiyledir ki Bosna, Avrupa ve dünya tarihinde olduğu gibi bugünün Avrupa’sının stratejilerinde de önemli bir yer tutmaktadır. Ülkenin Avrupa’nın göbeğinde Müslüman kimliğe sahip olması da, iki büyük medeniyetin bakışlarını devamlı olarak bu ülkenin üzerinde tutmalarını gerektirmektedir. Bosna, bir arada yaşayan Müslüman ve Hıristiyan medeniyetlerinin yerel ölçekli son çatışma alanı olmuştur. Bu savaşta Bosna-Hersek, iki yüz elli bin şehit, bir milyonu aşkın yaralı ve yirmi bin tecavüz kurbanı vermiştir. Türkiye’nin büyük baskısı ve diğer İ.K.Ö (İslam Konferansı Örgütünün) üye ülkelerinin katkısı, NATO ittifakı ve Avrupa Birliğinin de inisiyatif almalarıyla nihayet ülke, medeniyetlerin çatışma alanı görüntüsünden döndürülerek, akan kan ve gözyaşıyla birlikte yaşanan büyük insanlık utancı durdurulmuştur.

Osmanlının balkanları terk etmesinin hemen ardından şiddetli trajediler yaşan Boşnaklar, yaşadıkları trajedilerin ve ağır baskıların bir neticesi olarak, başta Türkiye olmak üzere tüm dünya ülkelerine büyük göçler yaptılar. İnançlı, dürüst, zeki ve çalışkan Boşnakların göç eden tüm bireyleri, ülkemizde olduğu gibi gittikleri her yerde övülecek başarılara imza attılar.

Bugün bu başarılı insanların çocukları ve torunları, bedenleriyle ayrı düştükleri halde kalplerinden hiç ayrılmadıkları kardeşleriyle birlikte, can ve kardeş bilerek kendilerine tam beş yüz yıldır dost ve vatan gördükleri memleketimiz topraklarında bir araya geliyorlar. Dünya Bosna-Hersek göçmenleri Birliği Yönetim Kurulu 25–30 Mart tarihleri arasında Güzel İzmir’in çeşme ilçesinde toplanıyor.

Bu yılki toplantının medeniyetler ittifakının eş başkanı olan Türkiye’de yapılmasının, toplantının vereceği mesaj açısından önemli bir perspektif ve etki yaratacağı, tüm konferans katılımcıları tarafından ayrıca göz önünde bulundurulmalıdır. Dünyadan ve ülkemizden saygın ve önemli Boşnak simalarının bir araya geleceği kongrede, hangi kararlar alınacak, neler konuşulacak henüz tam olarak bilmiyorum. Ancak orada alınacak her kararı ilgi ve merakla bekleyecek ve ilerdeki günlerde sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım…