Bosna Hala Ölülerini Arıyor!
Bosna Ölüler Kitabı…
Cilt cilt uzayıp giden kitaplarda, öldürülenlerin isimleri, yaşları, ölüm tarihleri sıralanıyor.
Saraybosna’nın kendisi, üzerinde hala kurşun delikleri görünen evleriyle bir açık hava müzesiyken kentteki İnsanlığa Karşı Suçlar ve Soykırım Müzesi’nde 1992-1995 arasındaki savaşı adeta tekrar yaşamak hiç kolay değil.
Tabeladaki uyarı: Dikkat sniper!
Müzenin girişinden itibaren 24 yıl öncesine dönüyor, soykırımı gerçekten anlamak mümkün olmasa da geride kalanlardan o dönem olup bitenlerin hesabını yapabiliyorsunuz.
Herkesin hafızasında kalan toplu mezarlar, hem fotoğraflar hem öldürülenlerin eşyalarıyla müzede yer alıyor.
Soykırımın çok fazla bilinmeyen yüzü olan toplama kampları, hapsetmeler, işkencelerle ilgili bilgi sahibi olarak çıktığınız müzenin bir odası, ziyaretçilerin temennilerini yazdığı notlara ayrılmış.
Notların çoğunun üzerinde “barış” yazıyor ama yan odada BM Barış Gücü’nün Srebrenitsa’da yaptıkları da hatırlatılınca kavramlar anlamını yitiriyor.
Srebrenitsa savaşın en bilinen katliamı ama müze, Bosna Hersek’in tümüne yayılmış soykırımdan izler taşıyor.
Burada soykırım tüm yüzleriyle karşınızda: Sadece işkence ve ölümlerden kanıtlar yok, sağ kalabilenlerin yaşadığı açlığı, acıyı, çaresizliği elle tutulur biçimde hissediyorsunuz.
Soğuk bir gerçekçilikle inşa edilmiş müzede, hücrede yaşananlar bile canlandırılmış.
Hatta o dönemden kalan mayınlar bile sergileniyor.
Ama müzenin en çarpıcı kısmı işkence aletleri ya da öldürülenlerin fotoğrafları değil. Öldürülenlerin eşyalarıyla birlikte sergilenen, sağ kalanlardan onlara seslenen notlar müzenin en çarpıcı kısmı.
Örneğin bir kadın, “hayatının aşkı” dediği eşinin cesedinde bulduğu son sigarasını bağışlamış müzeye. Bir anne de kemiklerini aradığı oğlunun son fotoğrafını.