Bulgaristan Türkleri’nin kristal sesi Yıldız İbrahimova
Bu şarkılarda 1930’lardaki aydınlanma hareketlerinin etkisi gizli.. Bu şarkılarda Atatürk’ün aydınlanma hareketinin Silistre’ye yansımasının tarihi de var.
Bir köşe yazarının yazdığı gibi “…Bu CD’yi size öve öve bitiremem.. Öyle bir albüm ki bu, burası “normal” bir ülke olsa, çoktan Tarkan’ı sollaması lazımdı satışların. Açıkça şunu söylüyorum size, evde bir çocuk varsa bunu mutlaka alın. Hatta çocuk ta yoksa alın.. Mesela ben dinliyorum ve nasıl da neşeleniyorum, nasıl gülümseyip duruyorum kendi kendime, inanamazsınız… Çocuklarımızı kalitesiz müzikten soyutlamamız mümkün değil. Her yerde karşımızda çünkü o ruhsuz eğlencelik şarkılar. Ama Yıldız İbrahimova’nın şarkılarıyla küçücük çocuğunuzun kulağına “iyi bir müzikle nasıl keyif alınır”ı sokabilirsiniz. O kadar güzel bu şarkılar..”
NEDEN ÇOCUK ŞARKILARI?
Yıldız İbrahimova’nın ağzından dinlemek gerek neden çocuk şarkıları yaptığını: Çocuklarımızın giderek niteliksiz piyasa müziğine terk edilmelerini görmek, bu albümü hazırlamanın nedenlerinden olmuştur: Sanki Aydınlanma Dönemi bitmiş. Müzik ve diğer güzel sanatlarla ilgili eğitim zayıflamış. Biraz da bu nedenle, bu alandaki açığı kapatmak için bu albümü hazırlamaya karar verdim. Çocuklarımız güzel, modası geçmeyen çok sesli, nitelikli, bazı şarkılarda cazı tanıtan şarkılar söylesinler diye bu albümü hazırladım. İnsanın ilk müzik yaptığı enstrüman gırtlağıdır, sesidir. Duyduğu ilk ses annesinin sesidir. Etrafımıza bakındığımız zaman bize en yakın olan da annedir. Kulağınızı okşayan sesiyle, söylediği sevgi dolu, saf, temiz şarkılarla bize dünyayı tanıtıyor. Ben, böyle şarkılarla büyüdüm. Bu albümü iki nedenle yaptım. Annem Nevriye Aliyeva bana; dünyayı, insanları, güneşi, suları, toprağı, ağaçları, çiçekleri, böcekleri, hayvanları doğayı öğreten şarkılar, güzel şarkılar, güneşli şarkılar, sevinç dolu şarkılar söylemesi çocukluğumun en güzel anılarını oluşturur. Sevmeyi, sevgi duymayı anneciğime borçluyum. Ona karşı sevgim sonsuzdur. Bu albümde onunla birlikte söylememiz beni çok mutlu etti. Bu şarkıları annem; doğduğu büyüdüğü Silistre’deki Türk İlkokulu’nda öğrenmiş. 1930’lu yıllarda Silistre, Romanya yönetiminde ve Romanya Devleti Türklerle iyi ilişkiler içinde. Türkiye’nin Romanya Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver aktif bir diplomat. Türklerle, Türk okullarına kültürel açıdan değerli imkanlar sağlamış. Ders kitapları, değerli öğretmenler getirmek, başarılı öğretmen ve öğrencilere Türkiye’de eğitim olanakları vermek gibi Atatürk’ün önderliğindeki Aydınlanma Dönemi’nin, çok sesli batı müziği dahil, tüm değerleri Silistre’ye de yansıtılmıştır. Annemin kısmetine çok değerli müzik öğretmenleri 1930’larda Türkiye’de geliştirilen çağdaş çocuk müziğini, Avrupa müziğinden uyarlamaları, Verdi’den, Mozart’tan Türkçeleştirilmiş aryaları( o dönemde popüler olan operalardan Verdi’nin Aida’sından ve Flotov’un Marta operasından Türkçeleştirilmiş aryalar), şarkıları öğretmişler. Ben, kardeşim Alev, Yeğenim Deniz, Kızım Suna, çevremizdeki akraba ve komşu Türk çocukları bu şarkılarla büyüdük. 2003 yılında çıkan “Çocukça Şarkılar”da Deniz (albüm yapıldığında 16 yaşında) ve kızım Suna** (albüm yapıldığında 6 yaşında) albümde söylediler. Üç nesil annemin şarkılarıyla büyüdük. Mozart’ın Türkçeleştirilmiş şarkısı bana Dede Efendi’nin “Yine Bir Gülnihal” şarkısını anımsattı. Gördüm ki, bu iki büyük bestecinin birbirine yakın besteledikleri bu şarkılar, Batı ve Doğu Kültürlerini bağlayan bir halka oluşturmaktadırlar. Mozart’ı ve Dede Efendi’yi annemle birlikte seslendirerek bu halkayı güçlendirdiğimiz zannediyorum.”
RESİM İLE MÜZİĞİN ETKİLEŞİMİ
“Çocukça Şarkılar”la dünyayı aydınlatan Batı uygarlığının en büyük zenginliği olan çok sesli müzik, akustik enstrümanlarla, insan sesinin değişik renkleriyle, doğaçlama tekniklerinin kullanıldığı caz yorumlarıyla çocuklara tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu şarkıların çoğu Avrupa şarkılarıdır ve Avrupa’da farklı dillerde söylenir. Ankara’da ODTÜ geliştirme Vakfı Özel İlköğretim Okulu ve Batıkent Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulu bir, iki, üçüncü sınıf öğrencileri, albümdeki şarkıları dinlerken resim ile müziğin etkileşimi ortamında resimler yaptılar.. Çocukların yaptığı üç yüze yakın güzel resmi, değerli ressam Sabri Akça ve Habip Aydoğdu inceledi. Zor da olsa birbirinden güzel resimler arasından bir grubu seçti. Burada yaşça en küçüklerin resimleri en güzel bulundu. Kalıba sokmaya çalışıyoruz çocuklarımızı. Yaşça küçük olanlar henüz kalıba sokulmamış beyinler. Bu çok güzel, beni de çocukluğuma götüren şarkıların CD sinin yanında çok ta güzel hazırlanmış bir kitapçık var. CD’yi dinlerken elinizden bırakamayacağınız bir kitapçık. Sanatçı Yıldız İbrahimova çocukların; piyano, keman, bas, viyolonsel, klarnet, saksafon ve parküsyon (vurmalı) enstrümanları dinleterek, resimlerini çözerek tanımalarını istemiştir. Ayrıca Kaset ve CD kartonetlerinde enstüman resim, çizim ve tanıtımlarına da yer vermiştir. Sözkonusu CD’ye Resimlerin seçilmesinde katkıda bulunanlardan Değerli Ressam Habip Aydoğdu da şunları yazmış: Bir ressam olarak en çok doğa, şiir ve müzikten beslendim. Yıldız İbrahimova ile birlikte Ankara ve İstanbul’da izleyicilerin karşısında müzik-resim ilişkisini sorguladık. Ses, dans, piyano, renklerle bir başka dünya oluşturduk. Resmin müziği, müziğin resmi ne kadar besleyip zenginleştirdiğini dolu dolu yaşadık. Her resmin bir müziği olduğuna inanmışımdır hep (ya da öyle olsun isterim). Renkle ses, sesle çizgi çocukları da kışkırtır, beni de. Öyle bir an gelir ki, sesleri resim olur, resimleri ses olur çocukların. Kuş kanatlarında uçuşan şarkılar, ezgiler gelir çocukların parmaklarına takılır, çizgi olur, renk olur, hayatın kendisi olur.”
BULGARCA VERSİYONU
Yıldız İbrahimova aynı şarkıların Bulgarca versiyonunu çıkardı ve Bulgaristan’da, bu CD yi dinleyerek yapılacak resimler için katılımın yoğun olduğu ulusal yarışma düzenlendi. Rusçuk Tunaboyu’nda çocuklar 5 metreye 1.5 metre ebadında resim gönderdi. Tunaboyunda köprüyü ve köprünün üzerine gökkuşağını resmetmişler. Ressamlardan oluşan Jüri tarafından (biri Kültür Bakanı), yaşça en küçük, ilköğretim okulu 1. sınıf öğrencilerinin resimleri beğenildi. Bulgaristan’da 5 ayrı basın organında CD ve yarışma yer aldı.
Yıldız İbrahimova, İzmir Senfoni Orkestrası eşliğinde, Rengim Gökmen Şefliği’nde başta olmak üzere, Kızı Suna ile 15 konser yaptı. 2010 yılında Avustralya’da Suna’yla birlikte çok beğeni alan Türkçe “Çocukça Şarkılar”ı seslendirdi. Türkiye’de Vatan, Hürriyet ve Sabah, Turkish Daily News, The News Anatolian gazetelerinde, Milliyet Çocuk Dergisinde “Çocukça Şarkılar” hakkında yazılar yayınlandı. 2004 yılında Çocuk Edebiyatçılar birliği 23 Nisan Çocuk Edebiyatı ödüllerinden birini “çocukça Şarkılar” adlı CD ve kitapçığıyla Sanatçı Yıldız İbrahimova’ya verdi. Çocuklar için çalışan kişi ve kuruluşlara Kök yayıncılık tarafından verilen “Hizmet Ödülleri”nden biri de Kültür-Sanat alanında Yıldız İbrahimova’ya verildi. Sanatçı ayrıca; 1930’ların Atatürk Türkiye’sinde yaratılan çocuk şarkılarının söz yazarlarını, bestecilerini anmış ve onurlandırmıştır. Eşi Ali Dinçer’in, değerli koro şefi Muzaffer Arkan’ın yardımlarıyla ancak “Ilgaz” şarkısının bestecisi 93 yaşındaki Samim Bilgen’i bulabilmiş. Musa Süreyya, Ahmet Yekta Mardan, İsmail Hakkı Sunal gibi değerli bestecileri ve söz yazarlarını veya yakınlarını tüm aramalarına karşın bulamamış. Ahmet Muhtar Ataman’ın oğlu Yavuz Ataman’ı bulabilmiş ve bulduğu, bulamadığı tüm bestecilere, söz yazarlarına, Türk Çocuk Müziğine katkılarından dolayı sonsuz teşekkürlerini CD kitapçığında özellikle sunmuş..
Yıldız İbrahimova’nın söylediği gibi : “Bu çalışmada amaç; Avrupa Birliğini, Atatürk’ün gösterdiği yönde çağdaş Avrupa uygarlığını hedefleyen Türkiye’mizin çocukları; Batı uygarlığının estetik, felsefi, kültürel, sosyal değerlerinin oluşumunda birincil önemde etkisi olan nitelikli çok sesli müziği tanımaları, sevmeleridir..”
BİŞKEK’TEN DUYULDU
Tüm dünyanın tanıdığı, Türkiye'nin müthiş sesi, Bişkek'ten duyuldu. Konser sonrası dinmeyen alkışlar. Konserlerin çoğundan hiç ücret almamış, bir kısmından da sembolik ücret almıştır. Yani ticari değildir. Dünyanın tanıdığı, Türkiye'nin müthiş sesi, bazen Avustralya’dan, bazen Türkiye’den ve zaman Bişkek'ten duyuldu ve konser sonrası dinmeyen alkışlar alan bir Müzisyenden, bir caz sanatçısından Müzik dünyasına ve çocuklara sahici katkı budur.
Ve bugünlerde bir belgesel çalışması için çekimler yapılmakta. Bulgaristan TV’sinde yayınlanmak üzere ”Yıldız İbrahimova Belgeseli” bu. Bu belgesele Türk-Bulgar ortak yapımı da denilebilir. Kültür Bakanlıkları ve TRTnin katkılarıyla hazırlanan bu belgeselin fon müziği de Yıldız İbrahimova’nın beste çalışmalarından birinin olması dileğimdir.
Aynur Durmuş
*Yıldız İbrahimova, Doğaçlama yeteneği ve üstün ses tekniği ile cazın en önemli isimlerinden biri. Yaklaşık 17 yıldır Ankara’da yaşayan sanatçı, eski Ankara Belediye Başkanı ve CHP Bursa Milletvekili (1945–2007) Ali Dinçer ile evliydi. “Işığın sesi”, “Balkanatolia” ve “Marjanja” gibi albümleriyle caz severlerin karşısına çıkan İbrahimova ODTÜ ve Başkent Üniversitesi’nde Modern Caz Dersleri vermeye devam ediyor..İstanbul Bilgi Üniversitesi’inde de Modern Caz dersleri verdi.Şu anda yine konserlere ve derslere yoğun olarak devam ediyor..