Cumhurbaşkanı Erdoğan: Komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi sürekli uzattık ve uzatırız

AA ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü 24'üncü Devlet Liderleri Doruğu'na katılmak üzere gittiği Kazakistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamada bulundu, soruları yanıtladı. Zirveye Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in davetine icabetle onur konuğu olarak katıldıklarını belirten Erdoğan, 2022'de Özbekistan'da yapılan Önderler Tepesi'ne de özel konuk sıfatıyla katıldığını anımsattı. Türkiye'nin 2012'den bu yana teşkilatın diyalog ortağı olduğunu, bu çerçevede iştirak ettikleri doruğa davetli öteki ülkelerin de iştirakiyle gerçekleştirilen oturumda bir hitabının bulunduğunu aktaran Erdoğan, "Sürdürülebilir barış ve kalkınma arayışında çok taraflı diyaloğun güçlendirilmesi" teması altında düzenlenen oturumda cari global meydan okumalar bağlamında görüş alışverişinde bulunduklarını bildirdi. Hitabında Gazze başta olmak üzere bu coğrafyayı tehdit eden sınamalara karşı çok taraflı diyaloğa, işbirliğine ve dayanışmaya duyulan gereksinimin ehemmiyetini vurguladığını tabir eden Erdoğan, "Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir memleketler arası sistemin inşa edilmesi için çalıştığımızın altını çizdim." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle iktisat, güç, bağlantısallık ve güvenlik bahislerinde ikili ve çoklu işbirliği fırsatlarını gözden geçirdiklerini, terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, sistemsiz göç, iklim değişikliğine dair başlıklara dikkati çektiğini belirtti. PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ üzere terör örgütleriyle gayrette teşkilat üyeleriyle işbirliğini artırmakta yarar gördüklerini aktardığını lisana getiren Erdoğan, Gazze'deki yıkıma son verilmesi için İsrail’in durdurulması ve İsrail idaresi üzerindeki milletlerarası baskıların artırılmasına dair görüşlerini de paylaştığını söyledi. Erdoğan, tepenin, Türkiye'nin teşkilata sağlayabileceği katkıları lisana getirmek açısından da yararlı olduğunu bildirdi. Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın yıllar içinde ekonomik ve ticari alanlarda işbirliğini ön plana çıkartan bir hüviyete kavuştuğunu belirten Erdoğan, "3,8 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafyayı kapsayan teşkilat, üyeleriyle toplam 27 trilyon dolar büyüklükte bir ekonomik gücü temsil ediyor. Türkiye'nin Yine Asya teşebbüsü kapsamında kıta ülkeleriyle işbirliğini geliştirme iradesi malumunuzdur. Tepeye iştirakimiz bu bakımdan da verimli geçmiştir." değerlendirmesinde bulundu. Zirve boyunca kimi üye ve davetli ülke önderleriyle ikili görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, bu kapsamda Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaagiin Khurelsukh, Katar Buyruğu Pir Temim bin Hamed Al Sani, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Belarus Devlet Lideri Aleksandr Lukaşenko ile ikili görüşmeler yaptığını söyledi. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile üçlü formatta toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, başka önderlerle de ayaküstü görüşmeler yaptığını kaydetti. "Arabuluculuk konusunu ele aldık" Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, NATO içinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile açık ve olumlu bağ yürüten tek önder olduğu, bu ilgi sayesinde başta tahıl krizi olmak üzere birçok sıkıntıda değerli adımlar atılabildiği belirtilerek, "Dolayısıyla dünyanın gözü Astana'da Putin ile yaptığınız görüşmedeydi. Görüşme sonrası Ukrayna konusunda 'Adil bir barış mümkün' dediniz. Sizce barış konusunda umut verici adımlar gelecek mi? Rusya ile işbirliğine dair güçlü bildiriler verdiniz. Nasıl bir süreç bekliyorsunuz? Rusya'nın Türkiye'den beklentileri neler? Ukrayna konusunda Putin, tansiyonu yükseltmeyi mi yoksa düşürmeyi mi planlıyor? Nasıl bir izlenim edindiniz?" soruları yöneltildi. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Lideri Volodimir Zelenskiy ile çatışmaların başladığı birinci günden itibaren görüştüklerini belirtti. Bu görüşmelerde "Arabuluculuğumuz nereye varabilir, nereye kadar etkisi olabilir?" bahislerini ele alma imkanı bulduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Nitekim, bugün de tekrar Rusya Devlet Lideri Sayın Putin ile yaptığım görüşmede arabuluculuk konusunu ele aldık. Bilhassa Karadeniz Tahıl Koridoru konusunda çok uygun bir başlangıç yaptık. Biliyorsunuz koridordan 30 milyon ton tahıl nakli gerçekleştirdik. Burada yeni bir süreci başlatmayı, kendilerinin ısrarla üzerinde durduğu üzere Batı'ya tahıl sevkiyatını bir kenara bırakarak, Afrika ve öteki besin güvenliği bakımından hassas bölgelere Türkiye üzerinden bir koridor oluşturma fikrine nasıl yaklaştıklarını sordum. Sayın Putin, 'Ben, bu mevzuda İstanbul Tahıl Teşebbüsü gayesini motamot koruyorum' cevabını verdi. Bunu geliştirmemizde yarar var. Zira Putin'in Avrupa'ya karşı bir bakışı var. Bu süreçte Avrupa Rusya'yı gayeye koyduğu için, Rusya da Avrupa'ya ve Batı'ya olumsuz bakıyor. 'Benim imkanlarımdan orası istifade etmeyecek' diyor. Afrika ile ilgili ise 'Onlar fakir oldukları için tüm imkanlarımla ben seferber olurum' yaklaşımı içindeler. Türkiye'yi esasen bu hususta farklı bir yere koyuyorlar. Onun için biz bu çerçevede görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Şimdilik koridorun Rusya ayağında 'Nasıl bir aralık alabiliriz, onların bize ne üzere takviyesi olur?' bunu çalışacağız. Bu bahiste da alacağımız sonuçla inşallah Karadeniz Tahıl Koridoru'nu yine işler hale getireceğimize inanıyorum." Savaşın ne Rusya'ya ne Ukrayna'ya kazandırdığını, savaşın tek kazananının "kan ve mevt tüccarları" olduğunu söz eden Erdoğan, "Ben artık tansiyonun düşürüleceğine ve barış yerinin inşa edilebileceğine inanmak istiyorum. Biz o tabanı oluşturmak ve korumak noktasında, bugüne kadar olduğu üzere üzerimize düşeni yapmaya hazırız." dedi. "Yeni bir sürecin başlangıcı olabilir" "Türkiye-Rusya-Suriye ve İran dörtlü görüşmelerinin tekrar başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda 'Suriye ile yine diplomatik bağlantıları kurmamak için bir sebebimiz yok' demiştiniz. Görünürde Beşşar Esed ile bir ortaya gelmeniz için hangi kaidelerin yerine getirilmesi ya da ne çeşit gelişmelerin yaşanması gerekiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi cuma günü, cuma namazı çıkışında zati söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşşar Esed'e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir." diye konuştu. Suriye alanında ortadan geçen onca yılın herkese kalıcı tahlil düzeneğinin kurulması gerektiğini net bir halde gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları lisana getirdi: "Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye'nin yine ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Alanda son vakitlerde sağlanan sükunet, makul siyasetler ve ön yargılardan uzak ve tahlil odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir meseledir. El birliğiyle ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye'nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye'nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması kıymetlidir. Suriye'de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye'de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye'ye dostluk elimizi sürekli uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum kontratı temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye'nin her vakit yanında oluruz. Kâfi ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın." "Suriye'nin tekrar ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor" Kayseri'de ve Suriye'nin kuzeyinde eş vakitli başlayan provokasyonlara şahit olunduğu söz edilerek, "Şu an Suriye'nin kuzeyinde durum büsbütün denetim altında mı? Ankara ve Şam ortasında görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye ortasındaki olağanlaşma kimi ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine istekli ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir aralık alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?" sorularına karşılık Erdoğan, "Ülkelerin değil, PKK/PYD/YPG, DEAŞ üzere örgütlerin rahatsızlığı kelam konusu. Onların bu türlü bir buluşmayı, Suriye'nin yine ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor." tabirini kullandı. Suriye'nin kuzeyinde birçok yapılanma bulunduğunu, bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini hızla uygunlaştırmak isteyenler de olduğunu aktaran Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: "Nitekim bu Suriye'nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Süreksiz Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey devreye girdi ve hızla bu olumsuz gelişmeleri çabucak olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri'deki hadisede güvenlik güçlerimizin hızlı müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an evvel olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa vadeli bu tıp durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına esasen müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar bu türlü bir duruma müsaade vermez. Türkiye'de de ırkçı akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Ancak biz bu oyunları da nasıl bozacağımızı çok güzel biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri'deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına müsaade vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir fakat bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir." "Bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, asla kurdurmayacağız" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle çaba kapsamında yaz aylarında bir operasyon yapılacağına dair açıklamalarınız olmuştu. Halihazırda TSK ve MİT çok başarılı nokta operasyonlar yapıyorlar. Bu kapsamda askeri harekat hala gündemde mi? Irak'ta yeni başlayan süreç kapsamında operasyona Irak'ın da takviye verebileceği, ortak bir harekat olabileceği söylenmişti. Bu türlü bir ihtimal var mı?" sorularını ise şöyle yanıtladı: "Şu an prestijiyle bunu bölgedeki olayların akışı belirleyecek. Gelişmeler olgunlaşmadan, aşikâr bir noktaya gelmeden şu anda 'Böyle bir adımı atacağız' demek yanlış olur. Ama gelişmeler ışığında şayet böylesi bir adım atmak gerekiyorsa bu yapılır. Hakikaten şu anda Suriye'nin kuzeyinde olduğu üzere Irak'ın kuzeyinde de vakit zaman PKK'ya karşı darbeler vuruluyor. Daha yeni 12-13 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Öteki tarafta 15 PKK'lı etkisiz hale getirildi. Yani teröre aman vermeyiz. Zira oralarda da münasebetlerimiz uygun. Bağlantılarımız yeterli olduğu için gerek Irak'ta gerek Suriye'de bu adımları her an atarız. Güvenlik güçlerimizin eli tetiktedir. Tehdidin boyutuna nazaran de anlık kararları alıp uyguluyoruz. Terörün bölgedeki barışı, huzuru, istikrarı ve kalkınmayı engelleyen bir çıbanbaşı olduğunu da muhataplarımıza anlatmaya devam ediyoruz. En son Irak seyahatimizde de bu tarafta temaslarımız gerçekleşti. Arkadaşlarımız da muhatapları ile daima görüşme halindeler. Biz açık ve net bir şey söylüyoruz ve bundan da geri adım atmayacağız. Biz bölgemizde bir teröristan kurdurmadık, kurdurmuyoruz ve asla kurdurmayacağız." "Belki biraz vakit alır" "Türkiye 12 yıldır Şanghay İşbirliği Örgütünde diyalog ortağı olarak bir süreç yürütüyor. Siz de tepelere katılarak örgütün çalışma masasında her vakit yer aldınız. Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik perspektifi var mı? sürece dair ne söylersiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, şunları söyledi: "Şanghay İşbirliği Teşkilatının yapısına bakıldığında Rusya'nın Türk devletleri ile alakalarının olduğu çok açık net ortada. Şanghay İşbirliği Teşkilatında yüklü olarak zati Türk devletleri bulunuyor. Bu Türk devletlerinin buradaki gücü daha da artacak. Biz de Şanghay İşbirliği Örgütünde Rusya ve Çin ile olan münasebetlerimizi daha da geliştirelim diyoruz. Bizi buraya diyalog iştiraki formunda değil de başkaları üzere teşkilata ortak olarak alsınlar diyoruz. İran en sonunda Şanghay İşbirliği Örgütüne girdi. Bunun yanında tekrar Pakistan orada üye. Şu anda 9 daimi üye bulunuyor. Türkiye bu ülkeler ortasında yer alamaz diye bir şey yok, bu tahminen biraz vakit alır." "Türkiye, yıllardır terörle ayrımsız çaba etmektedir" "NATO Genel Sekreteri değişti, Mark Rutte oldu. İkili bağlarınızın yeterli olduğu biliniyor. Bu ilgi Türkiye'nin NATO içerisindeki meselelerinin aşılması noktasında katkı sağlayacak mı? NATO'nun ikinci adamının bir Türk olacağı konuşuluyordu, bu bahiste bir gelişme var mı? Bu türlü bir isim misyona gelecek mi, gelecekse de Türkiye'nin tercihi kimden yana olur?" sorusu üzerine Erdoğan, Rutte ile bu mevzuları görüştüklerini söyledi. "Rutte beni ziyarete geldiğinde kendisine bu beklentimi söyledim. O da doğrusu olumsuz bir yaklaşım içerisine girmedi. Türkiye'ye bu türlü bir şeyin yakışabileceği mealinde bir yaklaşımı oldu. Vazifesi tam manasıyla devralmadan evvel de Türkiye'ye bir ziyaret yapacağını bana söyledi." diyen Erdoğan, Mark Rutte'ye memnuniyetini ilettiğini bildirdi. Eski Genel Sekreter Jens Stoltenberg ile Boğaz seyahati yaptıklarını, Rutte'yi de Boğaz seyahati için davet ettiklerini lisana getiren Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin NATO'dan beklentilerini her fırsatta lisana getiriyoruz. İttifakın birliğinin, insicamının güçlendirilmesi, dayanışma ruhunun korunması ve zenginleştirilmesi değerlidir. Bilhassa terör başta olmak üzere karşı karşıya kaldığımız global hususlarda NATO ülkelerinin güvenlik ve çıkarlarına hizmet eden bir anlayışla hareket edilmesi gerekir. Türkiye, yıllardır terörle ayrımsız çaba etmektedir. Bu çabada müttefiklerimizin bizi, NATO'nun birliktelik ruhuna ters olarak yalnız bırakmaları, hatta terörist yapılanmalara yürek veren tavır sergilemeleri üzücüdür. Sayın Rutte ile bu bahislerdeki görüşlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Yalnızca Sayın Genel Sekreter ile değil, NATO Tepesi başta olmak üzere tüm platformlarda müttefiklerimizle karşı karşıya olduğumuz tüm sınamalarda ne düşündüğümüzü, neler önerdiğimizi ve yaptığımızı bir bir anlatacağız." "Batı'da bu işi kaşıyan ülke ve kesitler var" NATO ve Rusya'dan 3. Dünya Savaşı ile ilgili yapılan açıklamalardan sonra, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Ulusal Savunma Bakanlığından da bu tehlikeye ait açıklamalar olduğu hatırlatılarak, buna yönelik değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şöyle konuştu: "Ne yazık ki Batıda bu işi kaşıyan ülke ve kısımlar var. 3. Dünya Savaşı'na çanak tutan bir yaklaşım içindeler. Malum silah tüccarlarına pazar lazım. Silah tüccarlarının da pazarı Batı. Bu hususla ilgili olarak da Sayın Putin, barıştan yana olduğunu son açıklamalarında söyledi. Zira taraflarda bir yorgunluk olduğu da açıkça ortada. Biz de kendilerine 'Barışa ne vakit ereceğiz?' dedik. Onlar 'Bu işin bir vakti yok, bütün problem burada sizler üzere arabulucuların tartısını koymasında' noktasındalar. Biz artık yükümüzü koymaya çaba ediyoruz. Temennimiz odur ki Rusya-Ukrayna ortasında bu savaş artık bir nihayete ersin. Devam ediyoruz, takip ediyoruz. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan, Ulusal Savunma Bakanım Yaşar Güler bu işin takipçisi durumundalar. Bir an evvel temennim odur ki sonuca varalım. Yıllardır dillendirdiğimiz 'Dünya beşten büyüktür' ve 'Daha adil bir dünya mümkün' tezlerimiz bu olumsuz havayı dağıtmak, büyük savaş riskini ortadan kaldırmak için ortaya koyduğumuz somut tahlillerdir." Bu tahlilleri uygulamanın hala mümkün olduğunu belirten Erdoğan, "Yapmamız gereken global sistemi revize etmek, herkesin ayrımsız milletlerarası hukuka uymasını sağlamak, terörizmi topyekün bir anlayışla yok etmek, adaleti ve hakkaniyeti temel alan bir global paylaşım sistemini hayata geçirmektir." diye konuştu. "Temennimiz odur ki İsrail tarafından yapılan katliamlar son bulur" "İsrail ve destekçisi ülkelerin, Kıbrıs Rum kesitini askeri ve lojistik üs olarak kullanması KKTC ve başta Akdeniz’deki haklarımız olmak üzere Türkiye için bir tehdide dönüşmüş müdür? Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünde buna yönelik bir bildiriniz olacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, İsrail'in Filistin'e akınlarıyla başlayan süreçte yeni gelişmeler yaşandığını aktardı. Hamas'ın, ateşkes için ortaya konulan taslağı birkaç değişiklik talebiyle kabul ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "MOSSAD Başkanı Doha'ya gidecek. ABD Lideri Biden da bahis ile ilgili Netanyahu'yu arayacak. Bu etapta İsrail'e Batı ülkelerinin daima birlikte baskısı kaide. Bu baskılar sonucunda de inanıyorum ki artık bir kesin ateşkese inşallah ulaşılacaktır. Katar Buyruğu ile yaptığımız görüşmelerde de bu bahisleri ele aldık. Onlar da değişik kanallardan gerekli baskıyı yapıyorlar. Temennimiz odur ki inşallah şu birkaç gün içerisinde ABD Başkanı Biden'ın da İsrail'i araması sonucunda kesin ateşkese ulaşılır ve böylelikle son devirde İsrail tarafından yapılan katliamlar da son bulur." diye konuştu. İsrail'in kendi topraklarında yaptığı yığınaklardan sonuç alamadığını, Kıbrıs Rum kısmına yaptığı yığınaklardan da sonuç alamayacağını belirten Erdoğan, "Ne vakit başladı bu akınlar? O günden bugüne İsrail hedeflediği sonuca varabildi mi? Varamadı. Bir hafta içerisinde, 15 gün içerisinde işi bitireceklerini söylüyorlardı. Alamadılar neticeyi. Ateşi bölgeye yayacak her türlü adımdan uzak durulmalı." değerlendirmesinde bulundu. "Kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette yumuşama dediğiniz süreçte siz, CHP Genel Liderini KKTC'ye birlikte gitmeye davet etmiştiniz? Resmi bir yanıt geldi mi? Onu da Cumhurbaşkanlığı uçağına davet eder misiniz? Bu türlü bir diyalog var mı?" sorusu üzerine, samimi olarak siyasette bir yumuşama sağlanmasını, milletin bu mevzudaki beklentilerinin karşılanmasını istediklerini söyledi. Bu mevzuda samimi bir yaklaşım ortaya koyduklarını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Kendilerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne birlikte gitme teklifimizi bir sefer yaptık. Bizim bu teklifimiz sonrası kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar. Biz bu noktada KKTC'ye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gideriz. Kıbrıs'a tahminen bir gün evvelden gitme durumumuz olabilir. Malum 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs'ta kavurucu bir sıcak oluyor. Kavurucu sıcakta Kıbrıs'taki kardeşlerimiz de bir yere kadar tahammül edebiliyorlar. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 'Bir gün evvelden gelinse de geceyi burada geçirseler ve sabah saat 09.00 üzere merasimleri yapsak' diye bir teklifle geldi. Biz de 'Uygundur.' dedik. Artık kendimizi ona nazaran hazırlıyoruz." CHP'li belediyelerdeki atamalar Erdoğan, "CHP'li belediyelerde eş, dost, akraba ve usulsüzlük argümanları var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir televizyon kanalında bu türlü bir şey olmadığını söyledi. CHP'li belediyelerde emekçi kıyımı var ve personellerin maaşlarını almalarında meşakkat var. Bununla ilgili niyetleriniz nedir?" sorusunu yanıtlarken, "Hırsız, 'Ben hırsızım.' der mi? Yahut 'Ben çaldım.' der mi? Artık Özgür Özel Bey kalkıp da bu ahbap atamaları için 'Ne demek canım, biz olağan ki ahbaplarımızı atayacağız' mı diyecek?" tabirlerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü: "Onun geçmişteki ağabeyleri 'Biz CHP'den atamayacağız da MHP'den mi atayacağız?' demişlerdi. Şu anda da tıpkı noktaya geldik. Değişen bir şey yok. İşte daha geçenlerde Manisa'da bir belediyede biliyorsunuz önemli bir yolsuzluk oldu. Kula, orada bir yolsuzluk oldu ve belediye başkanı bu yolsuzluk neticesinde alındı. Bunu daha farklı belediyelerin takip etmesi mümkün. Zira bunlarda alışkanlık ırsidir. Ahbap, yaran bunlar. İstanbul Büyükşehirden tutun, Ankara'sına İzmir'ine varıncaya kadar bu böyledir. Birçok vatandaş işlerinden atıldı. Birçok ağlayanları biz belediyenin kapısında gördük. Kimse milletimizden gerçekleri gizleyemez. Kimse PR çalışmalarıyla, reklamlarla, sanal alem oyunlarıyla milletin gözü önüne tozpembe perdeler çekemez. Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak üzere bir huyu vardır. Pırıltılı kelamların yaldızı çabuk dökülür ve ortada yalnızca yalın gerçek kalır. Şu anda olan da budur. CHP'nin bu mevzuda geçtiğimiz yıllar boyunca, olumsuz manada yaptıkları yapacaklarının teminatıdır." "Programımız çalışıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Haziran ayı enflasyon sayıları açıklandı. Enflasyon, piyasa beklentilerinin altında gelirken bir yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Yıllık enflasyon da 8 ayın akabinde birinci kere geriledi. Bu tablo, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan iktisat programının öngördüğü dezenflasyon sürecinin öngörülen tarihte başladığına işaret ediyor. Hem iktisat programının devamı hem enflasyonun bundan sonraki süreçte nasıl ilerleyeceği konusunda neler söylersiniz? Temmuz ve ağustos ayı enflasyon sayılarına nazaran para siyasetinde yeni adım atılabilir mi?" sorusu üzerine, geçen sene dezenflasyona geçiş için bir müddet öngördüklerini hatırlattı. Geçen sene zelzele tesiriyle fevkalâde şartlarla karşı karşıya kalındığını lisana getiren Erdoğan, "Para siyasetinin tesirli olması vakit alıyor. Maliye siyasetinde ek gayret gerekiyordu. Biz o nedenle 'Dezenflasyon Mayıs 2024'ten sonra başlayacak.' dedik. Hakikaten haziran ayında yıllık bazda enflasyonda düşüş başladı lakin temmuzda yani 60'lı sayılar diyorum ancak öngörmek mümkün değil. Muhtemelen düşük 60'lı sayı olacak. Ağustosta yeniden düşük 50'li bir sayı olacak. Ve muhtemelen büyük ihtimalle eylül enflasyonu açıklandığında 50'nin bir tık altı olabilir. Bizim öngördüğümüz siyaset bu çerçevede." değerlendirmesinde bulundu. Geçen yıl çok önemli bir cari açık sorunu bulunduğunu lisana getiren Erdoğan, bu sene artık cari açığın sorun olmaktan çıktığını bildirdi ve "Milli gelire oran olarak yüzde 6'lardan neredeyse bu sene muhtemelen yüzde 2 civarına düşecek." dedi. Merkez Bankası rezervleri konusunda da çok kıymetli uzaklık kat ettiklerini belirten Erdoğan, "Brüt rezervimiz yaklaşık 145 milyar dolar. Ve swap hariç rezervlerimiz 10 milyarın üzerine çıktı. Mart seçiminden bu yana swap hariç net rezervlerdeki güzelleşme neredeyse 80 milyar dolar civarı." tabirini kullandı. Erdoğan, "eşi gibisi kolay görülmeyen bir düzgünleşme, bir inanç bulunduğunu, münasebetiyle dış istikrarın bir telaş kaynağı olmaktan çıktığını" tabir ederek, şöyle konuştu: "Ülkemizin risk primi kendisine benzeri ülkelere oranla 10 kat daha süratli düşüyor. Bugün itibariyle 263 baz puan civarında. Türkiye'nin son 3 aydır, lokal seçimlerden sonra bizim 2 yıllık tahvil faiz oranlarımız 1000 baz puan düştü. Bilhassa bu son enflasyon sayılarından sonra faizler düşmeye başladı. Dün hem 2 yıllık hem 5 yıllık hem 10 yıllık bütün faizlerimiz düştü. Tekrar bizim yurt dışına ihraç ettiğimiz tahvil faizleri 50 baz puan düştü son mahallî seçimden sonra. Yani risk primi düşüyor, faizler düşüyor ve sahiden notumuz artıyor, cari açık daralıyor, bütçede de dengeyi güzelleştiriyoruz. Münasebetiyle biraz sabra muhtaçlığımız var. Enflasyonda düşüş daha yeni başladı. Hızlanarak devam edecek. Biz inanıyoruz. Bu maksatlar başlangıçta savlı göründü lakin gayeleri başaracağımıza hakikaten samimi bir halde inanıyoruz. Programımız çalışıyor. Başlangıçta 'Program yok' dediler, sonra 'Bu program çalışmaz' dediler, sonra 'Para geliyor fakat bu sıcak para' dediler. Daima bir kulp, bir kusur üzerinde yoğunlaşıyorlar. Doğal ki problemlerimiz var lakin bu sıkıntıları çözecek güçlü bir siyasi irade var. En büyük problemimiz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, minimum ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük güzellik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir halde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah düzeyini yükseltmek.
İnşallah son çeyreğe bu işi tahlile kavuşturmuş olarak Allah'ın müsaadesiyle gireceğiz." "Maça gitme kararımızı verdik" Milli futbolcu Merih Demiral'ın çeyrek final maçındaki bozkurt işaretine ilişin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları söyledi: "Kimse Almanların formalarında kartal var diyor mu? Kimse kalkıp da Fransızların formasında horoz var, niçin horozlanıyorsun diyor mu? Orada Merih heyecanını bu manzarayla verdi. Bunun üzerine de malum Dışişleri Bakanlığımız bunların yetkililerini çağırdılar, gerekli adımlar da buna nazaran atılıyor. İnşallah bütün sorun cumartesi günü, biz alandan galibiyetle ayrılarak bir üst cinse çıkalım. Olağanüstü bir durum olmazsa, maça gitme kararımızı verdik."
Muhabir: Ferdi Türkten, Serdar Açıl