CYPRUS-ON-ROAD 

Halkımızın büyük bir kısmının hız ölçen sabit sürat kameralarından büyük boyutlarda şikâyetleri var. Bir taraftan asgari ücrete orantılı olarak çok fahiş konumdaki yüksek ceza ücretleri vatandaşı mali açıdan zora sokarken, diğer taraftan da acımasız puanlar üç-beş tane dikkatsiz sürüşten sonra vatandaşı ehliyetsiz bırakmakta. Üstelik ülkemizde toplu taşımacılığa yönelik hiçbir çalışma yok. Ne düzenli ve devamlı bir otobüs seferi var, ne tramvay, ne metro ne de düzenli minibüs seferleri.  Mevcut otobüsler, gece belli saatlere kadar, şehir içinde en geç 21.30 veya o civarlarda sefer yapıyorlar. Şehirlerarası minibüsler ise 18.30’a kadar… KKTC’de arabanız yoksa yandınız demektir. Hükümet halkın en büyük gereksinimi olan toplu taşımacılığa yönelik hiçbir yatırım yapmamış bu güne değin.  Gerçekte KKTC hükümeti kurulduğu günden beri sendikaların esiri olmuş, topladığı bütün gelirleri sadece memurlara maaş olarak ödemekte, elinde para kalmadığı için de halka hizmet verememekte. Devlette çalışan ve emekli olmuş yaklaşık 33 bin kamu görevlisi, çalışma yaşındaki geri kalan 150 bin kişinin hakkını yemekte, onlara hizmet götürülmesine engel olmakta aldıkları yüksek maaşlar nedeni ile. Fakire fukaraya, dullarımıza ve yetimlerimize geçinmeleri için ortalama 600 ile 900 lira arası maaş ödenirken, işe bile gitmeyen devlet memurlarına beş-altı bin lira maaş ödenmekte.

İŞE YARAMAYAN MEMUR

İşe yaramayan memuru atsan atamazsın, satsan satamazsın KKTC’de. KKTC devleti maalesef bu memurları ölene kadar ödüyor, başkalarının cebine el atıp, boğazından ve rızkından keserek. Üstelik bu ülkenin memur olmayan vatandaşına öyle bir kazık atılmış ki, inanılır gibi değil. Memurların kendilerinin ödemesi gereken emekli maaşı primini ve emekli ikramiyesi primini de vatandaşın sırtına yüklemişler. Memurlar yüzde 3 gibi son derece komik bir prim öderken, geri kalan yüzde 35’ini de vatandaşın sırtına yüklemişler. KKTC halkının sırtında büyük bir kambur haline gelmiş bu tembel ve verimsiz memurların primlerini de maalesef vatandaşlarımız ödemekte. KKTC hükümeti hazinede memur maaşlarından arta kalan para olmadığı için halka yönelik toplu taşıma sistemi kuramamış bu güne değin. Bu nedenle de birçok bölgemize sefer yapan toplu taşıma araçları mevcut değil. Vatandaş açıkçası kendi aracına mahkûm edilmiş. Bunu fırsat gören hükümetler de, dolaylı vergi gelirinin hatırı sayılır bir kısmını yakıt üzerine gümrük, fon koyarak, yol vergisini her yıl acımasızca arttırarak, uygulaması 1950’li yıllardaki İngiliz sömürge dönemi idaresinden kalan ve amacı vatandaşa hizmet vermek değil, tuzağa düşürüp ceza almak olan “Araç muayenesi”nde ve de trafik cezalarında bulmuş. Trafik cezaları tam bir baş belası vatandaş için. En küçük bir hatada, zaten kıt kanaat geçinen vatandaşın cebinden yüklü bir miktar parayı almakta, üstelik bir de ceza puanı vermekte. Bu sistem, vatandaşı eğitip trafik kurallarına uygun olarak araç sürmesine yönelik olacağına tamamen cezalandırmaya yönelik maalesef. Trafik hız kameralarının rengi bile insanoğlunun gözünü aldatacak ve görülebilmesini en aza indirecek bir renk ve ışığı yansıtmayan boya türü ile boyanmış. Halkımızın büyük bir kısmının hız ölçen sabit sürat kameralarından büyük boyutlarda şikayetleri var. Bir taraftan asgari ücrete orantılı olarak çok fahiş konumdaki yüksek ceza ücretleri vatandaşı mali açıdan zora sokarken, diğer taraftan da acımasız puanlar üç-beş tane dikkatsiz sürüşten sonra vatandaşı ehliyetsiz bırakmakta. Gerçekte hız ölçen sabit sürat kameraları sürücüleri eğitmekten çok uzak. Daha çok sürücüleri dalgınlıklarından faydalanıp tuzağa düşürerek ceplerinden para almaya yönelik bir uygulamaya dönüştü maalesef. Birçok akademik makale, özellikle de psikiyatristlerin bulguları, siyah renkteki asfalt yollar ile ortalarındaki beyaz şeridin araç sürücülerini yola çıktıktan bir müddet sonra hipnotize ettiği ve süreğenlikten dolayı dikkat kavramını azalttığı yönünde. Bu durum, tam da bizim hız ölçen sabit sürat kameralarının arzuladığı ortam. Hız ölçen sabit sürat kameralar insanoğlunun beyin yapısının bu zaafından faydalanarak sürücüleri bu dalgınlık anında yakalamak ve cezalandırmak amaçlı kurulmuşlardır ülkemizde. Ve sürücüleri eğitmekle uzaktan yakından ilgileri de yoktur. Zaten bu kameraların boyandığı renk bile insanoğlunun bir başka zayıf yönünü kullanmaya ve parasal kazanıma dönüştürmeye yöneliktir.

HIZ KAMERALARI

Hız kameralarının rengi ufuk renginde olup, uzaktan bakıldığında, gözün arkadaki ufuk fonu içinde kaybolmuş hız ölçen sabit sürat kameraları en az şekilde görebileceği veya ayırt edebileceği şekilde boyanmıştır.  Üstelik kullanılan boya da ışığı emen ve yansıtmayan türde bir boyadır. İnsan gözünün bir cismi görebilmesi için güneş ışığının veya da yapay ışığın söz konusu cisme çarpıp göze yansıması ile gerçekleşmektedir. İnsan yapısının bedeni zafiyetlerini kullanarak, kendi vatandaşını tuzağa düşürüp gelir elde etmeye yönelik uygulamalarda bulunan hükümetimizi ve ilgili birimleri kınamaktayım. Bu hız ölçen sabit sürat kameralarının öncelikle insanoğlunun gözünün bir bakışta seçebileceği fosforlu sarı veya da fosforlu turuncu renge boyanması gerekmektedir, gerçekten de sürücülerin söz konusu yerde hızlarını azaltmaları ve de trafik kurallarına uymaları isteniyorsa...  Devletimizden bunu beklemek, ölünün gözünden yaş akmasını beklemekten başka bir şey olamayacağı için tüm sürücülere, devletin bu kendi eli ile hazırladığı tuzaklara düşmemeleri için bir başka tavsiyede bulunmak istiyorum. Benim kişi olarak tanımadığım, şirket ise ortağı olmadığım, reklamı ile ilgili hiçbir bağımın olmadığı, dahası yapanları hiç tanımadığım bir program var. Adı “Cyprus on Road”. Cep telefonunda internete bağlanmadan sadece GPS ile kullanılıyor. Ben daha yeni –tesadüfen- keşfettim ve de çok memnunum. Bir veya birkaç Kıbrıslı Türk- bana göre dahi-, gencimiz yazmış bu programı. Öncelikle KKTC’deki tüm yer ve sokak isimleri Türkçe, sanırım güneydekiler de Rumca olarak girilmiş programa. Hangi sokak nerede, hangi bölgedesiniz çok iyi takip edilebilmekte ekrandan. Vatandaşlara hizmet veren her yer bu programa işlenmiş. Devlet daireleri, restoranlar, oto parklar, her tür dükkan, benzin istasyonu, banka, ATM vs. aklınıza ne gelirse var. En önemlisi de tüm “Hız ölçen sabit sürat kameraları ve her yolun üzerinde kendine özgü hız limitleri de görülebilmekte ekranda aracınız ilerlerken. Ben “hız ölçen sabit sürat kameralar”ına yaklaşınca beni uyarması için denizaltılarda kullanılan tehlike sinyalini seçtim. Daha kameraya 100-150 m. kala beni öyle bir uyarıyor ki ayağım istemeden frene gidiyor hemen. Buna ilaveten üzerinde gittiğim yola özgü hız sınırı aştığım vakit de beni uyarıyor. Cep telefonunuzun Play Store bölümü içindeki “Ara” bölümüne “Cyprus on road” yazarsanız telefonunuzun işletim sistemine göre program inmeye başlıyor. Hayat boyu kullanım ücreti de 15 Euro, yaklaşık 50 TL.  Rumlar böylesi güzel ve verimli başarıyı hazmedemedikleri için Google üzerinde müthiş bir karalama kampanyası başlatmışlar maalesef ve kötü puan vererek aşağılara düşmesi için olağanüstü gayret sarf ediyorlar. Devletlerin görevlerinden bir tanesi de sınırları içinde üretilen malları kendi halkının kullanımı için satın almaktır. Hele de sürücülerin gerçekten trafik kurallarına uyarak araç sürmelerini hedefliyorsa, bu programı hazırlayan ve vatandaşın hizmetine sunan şirkete destek olmalıdır KKTC devleti ve de ilgili devlet daireleri. Turizm Bakanlığı için neredeyse olmazsa olmaz bir programdır bu. Tüm tarihi yerler bu programın yardımı ile yaya veya da araç ile kullanıcın bulunduğu yerden gidilmesi istenen tarihi yere kadar gidilmesi gereken güzergah veya da rota sokak sokak çizilerek gösterilmekte kullanıcıya. Tüm taksi şoförleri bu program yardımı ile yolcuları nereye gitmek istiyorsa, anında gidilecek adresi ve takip edilecek yolu ekranda görebilir, yoldan geçen insanlara durup adres sormak yerine. Ve en çok da, hız ölçen sabit sürat kameralara yakalanarak acımasız cezaları ödemek zorunda kalan vatandaşlarımız kullanmalıdır bu programı. Hem Kıbrıslı, hem uyarıcı, hem de eğitici.

Benzer Videolar