Dış politikanın başarılı ülkesi Türkiye’yi güveler sarmış
Osmanlı tarihini incelediğinizde, tahta oturan padişah önce içişlerini yola koyar, sonra sefere çıkarmış. Bu genelde böyleydi. Buna rağmen üç kıtaya hüküm sürmüş, 600 yıl ayakta kalmış koskoca Osmanlı devleti, maalesef yine aynı şekilde içerdeki İrlandalıların oyunları ile yıkılıverdi. Tarih ibretlerle doludur. En önemlisi de tekerrür eder. Ders alınsa ne ala, tarihi dahi okumaktan yoksunsak daha çok tekerrür eder maazallah.
Türkiye Cumhuriyeti, başarılı dış politikası ile son günlerde dikkat çekiyor ama kimilerine göre bu bir başarı değil. Amerikanın izin verdiği ölçüde ve yine onun yönlendirmeleri ile oluşan dış politikada göstermelik başarılar olduğu idda ediliyor. Hatta daha da ileri gidip, Türkiye’nin kendine özgü orijinal bir dış politikasının olmadığını da söyleyenler dahi var. Yani onlara göre aslında büyük bir kandırmaca mevcut ve danışıklı döğüş yapılıyor. Her şeyin mükemmel olmadığının farkındayım ama bu kadarına da pes doğrusu.
Dış politikada önemli gelişmeler oluyor. Türkiye, geçen dönem Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi üyeliğine seçildi. Aynı şekilde bu dönem Güney Doğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) işbirliği süreci dönem başkanlığını Türkiye yapıyordu. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanlığına ilk kez, bir Türk olan Antalya milletvekili Sayın Mevlüt Çavuşoğlu seçildi. İslam Konferansı teşkilatının başında Genel sekreter olarak yine bir Türk, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu bulunuyor. Türkiye ve İspanya hükümetlerinin öncülüğünde başlatılan Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı takdir topladı. Komşu ülke İran’ın nükleer çalışmalarına Brezilya ile birlikte arabuluculuk yaptık. Büyük savaş veren iki ülke Sırbistan ve Bosna’nın Cumhurbaşkanları Türkiye’nin girişimleri ile bir araya gelip anlaşma imzaladılar. Hatta daha da önemlisi bu yıl 15.ci yıldönümünü andığımız Srebrenica katliamına Türkiye’nin girişimleri sonunda Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç te bizzat katılarak bir bakıma tarihi bir özür diledi. Türkiye'nin başarılı dış politikası sonucu en son Sırbistan ile birlikte 59 ülke vizeleri kaldırdı. Komşu olmamıza rağmen tarih boyunca düşmanca ilişkiler içinde olduğumuz Yunanistan ile önemli bir döneme girdik. Türkiye-Yunanistan arasında ciddi anlaşmalar imzalandı. İsrail’e tarihinde ilk kez bir ülke “One minute” dedi. İsrail’in son Mavi Marmara katliamından sonra Türkiye’den gelen tepkiler ve İsrail hükümetini resmen ve alenen aşağılamamıza rağmen, barışma teklifi yine İsrail’den geldi. Dış politikadaki başarıyı konuşacaksak bütün bunları da konuşmamız gerek.
Hani bir takım paranoya düşüncelere göre “Amerikanın izin verdiği ölçüde ve yine onun yönlendirmeleri ile oluşan dış politikada göstermelik başarılar” elde ediliyormuş ya. Bir an için bunun doğru olduğunu düşünelim. Diyelim ki yukarda saydıklarımız bundan kaynaklanıyor. Peki, ama son günlerde bu başarılı ülkeye nedense nazar değdi. Tabiri caizse ülkeyi güveler sardı. Şimdi aynı düşünceyi ortaya koyanlara göre düğmeye basan da ABD ve bazı Batılı ülkeler değimli? O zaman bir çelişki yok mu? Amerika kendi yandaşını bitirmek için mi düğmeye bastı? Diğer yandan bunun başka bir açıklaması da olabilir. O zaman bizde biraz Şeytanın avukatlığını yapalım ve madolyanın diğer yüzünü okuyalım. Mesela Türkiye gerçekten başarılı oldu. Sonrada “Siz Türkler fazla oluyorsunuz” demiş olabilirler mi? Bu yüzden eğer düğmeye basıldıysa ve bundan dolayı bilerek ve isteyerek nemalananlar varsa, onlar için gaflet ve ihanet içindedirler diyebilir miyiz? Bunu, tarih gelecek nesillere gösterecektir. Türkiye’yi saran güveler için naftalin yâda diğer bir ifadeyle çözüm ilacı aklıselim beyinlerin Birlik ve beraberliğinden başka bir şey değildir.
Rifat Sait