Damla ile Dengede Yaşa
Merhaba,
Ben Damla Selin Tomru, bundan böyle Balkan Günlüğü’nde iyi yaşamın sırlarını sizlerle paylaşıyor olacağım. Beden, zihin ve ruh dengesinin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığı, kişisel gelişimin farklı alanlarındaki talebin giderek arttığı günümüzde sadece bedensel egzersizler ya da zihinsel rahatlama yöntemli yeterli olmuyor. Ruhun derinliklerinde yer etmiş olan inançların, blokajların da açığa çıkartılarak dengelenmesi gerekiyor. Kimimila Dengede Yaşa Merkezi’nde konusunda uzman Türk ve yabancı danışmanlardan oluşan ekibimizle, danışanlarımızın hayatlarında tekrar eden durumlardan bağımsızlaşmaları, rahatsızlıklarını dönüştürmeleri konusunda çalışmalar yapıyoruz. Bu sayfada sizlerle belli konularda karşılaştığımız durumları ve bu durumlarla ilgili önerilerimi paylaşıyor olacağım.
Kasım ayı, belki yaprakların kırmızılaşmasından, belki sonbaharın dingin ve romantik halinden hep aşkla özdeşleştirilir. Pek çok kişinin hayatındaki en önemli 3 sorudan birinin de aşk üzerine olduğunu biliyor muydunuz? Aşk dediğimiz şey aslında bilimsel olarak tamamen fiziksel bir çekim olarak görülse de bu durumun uzun süreli bir ilişkiye dönüşmesi için zihin ve ruh birliği şart. Hatta sadece fiziksel çekim nedeniyle başlayan ilişkilerin bitme olasılığı, arkadaş olarak aynı zevkleri paylaşan, hayattaki zorlukların üstesinden beraber gelenlerin başladığı ilişkiler çok daha uzun süreli oluyor.
Peki bir ilişkinin doğru olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Her ilişkide olmazsa olmaz 4 madde vardır. Karşılıklı saygı, karşılıklı sevgi, birbirine karşı dürüst olma ve birbirini olduğu gibi kabul etme. İlk üç maddenin içeriği anlaşılsa da dördüncü madde çoğu zaman görmezden geliniyor. Belki de bu “bir elmanın iki yarısıyız” deyişinden kaynaklanıyor. İki tarafın bir ilişki içinde kendilerini eritip yok etmeleri yerine bir saptaki iki kiraz gibi aynı noktaya bağlı ama kendi benliklerini de koruyan iki birey olması gerekiyor. Böylelikle ilişki daha zengin oluyor. Bireyler kendi yollarında yürürken, birbirlerini destekliyorlar ve her ikisi de hedeflerine ulaştıkça ilişkileri güçleniyor. Birbirlerini değiştirmeye çalışan ya da birinin daha dominant olmaya çalıştığı ilişkilerde kişiler zamanla kendilerini mutlu eden, hayata bağlayan alışkanlıklarını, hedeflerini unutuyor ve
ezbere günler yaşamaya başlıyor. Bunun sonucu olarak da çiftler eski günlerinin hayalini kuruyor. Çünkü ilişkinin ilk başladığı dönemlerde çiftler birbirlerini olduğu gibi kabul ederler…
Sağlıklı, dengeli, uzun ömürlü bir ilişki için çoğu zaman karşımızdaki kişinin özelliklerini (iş, yaş, maddi durum, vb) mercek altına alırız. Zihnimizdeki kriterler karşılanıyorsa ilişkiye başlarız. Öte yandan eğer biz daha biz olamamış isek kısa zamanda sorunlar kendini göstermeye başlar. Bireyin kendini tanıması, kendiyle mutlu olabilmesi, başlanacak olan ilişkinin daha dengeli olmasını sağlar. Ne var ki çoğu zaman yeni bir ilişkiyi bir dertten kaçış, bir çözüme ulaşma, toplum baskısından kurtulma gibi görüyor, sanki bir ilişkimiz olmazsa yarımmış gibi hissediyoruz. Bu durumda da yarattığımız beklentiler ve ilişkiye yüklediğimiz yükler zamanla nefesimi kesiyor.
Sizleri bu düşüncelerle başbaşa bırakmadan önce kendinize ve ilişkinize dair aşağıdaki soruları yanıtlamanızı rica ediyorum. Böylece ilişkinizi daha farklı bir açıdan görebilirsiniz. Ayrıca bana damla@kimimila.com üzerinden ulaşabilirsiniz.
- En büyük hayaliniz ne?
- Hayatta sizi mutlu eden şeyler neler?
- İkili ilişkinizde karşınızdaki kişiye saygı duyuyor musunuz? Onu seviyor musunuz? Ona yüzde yüz dürüst müsünüz? Onu olduğu gibi kabul ediyor musunuz?
- İkili ilişkinizde karşıdaki kişinin size saygı duyduğunu düşünüyor musunuz? Sizi seviyor mu? Size yüzde yüz dürüst mü? Sizi olduğu gibi kabul ediyor mu?