Değişim
Hiç kuşkusuz bugün Türkiye’nin önündeki en önemli konu seçimlerdir. Türkiye’nin 1950 yılından bugüne değin devam eden çok partili sisteme dayalı demokrasi hayatı boyunca yaptığı en önemli seçimlerinden biri, 12 Haziran 2011 seçimleri olacaktır. Çünkü Türkiye bu seçimler ile birlikte mevcut anayasayı değiştirecek parlamentoyu da belirleyecektir. Aslına bakarsanız bu seçimleri Türkiye için önemli ve paha biçilmez kılanda budur…
Ülkemizin Özallı ve Erkal Zenger’li yıllardan beri yaptığı seçimlere baktığımızda, partilerin kendilerini tanıtımlarında çok şeyin değişmediğini, liderlerin söylemlerinin ve söylemlerin içeriğinin ana temasının kalıcılığını fark etmemek mümkün değildir. Ancak ben, 30 yıla yakın süredir hiç değişmeden süre gelen seçim çalışmalarının, 2011 Haziran seçimlerinden sonra kökünden değişeceğine, demokrasinin daha kapsamlı bir hale geleceğine inanıyorum. Parti tüzüğü ve seçim beyannamelerinin oluşmasında bundan böyle parti teşkilatlarının daha etkin bir rol oynayacağını, merkezi idaredeki yapılanmanın, tabandan tavana doğru gerçekleşeceğini, yerel idarelerin merkezi idareye daha fazla tesir edeceğini yerel seçmen tercihlerinin vekillerin belirlenmesinde daha etkin inanıyorum. Yapılacak yeni anayasanın nasıl bir anayasa olacağını henüz bilmemekle birlikte, “Başkanlık” sistemi söylemi ile birlikte düşünüldüğünde, ülkemizdeki “yasama – yürütme – yargı” erkinin aralarındaki sınırlarının daha keskin ve belirgin çizgiler ile birbirlerinden ayrılacağına, yasamanın, yürütmenin tesirinde eskisi kadar kalmayacağına ve yürütmenin de bu şekilde teşekkül edecek milli iradeye ve halkın taleplerine uygun icraatların yapılmasında, yasamanın oluruna her zamankinden farklı bir şekilde önem atfedeceğine inanıyorum. İşte bu noktada milletvekilliklerinin belirlenmesinde uygulanan kriterlerin tamamının toplumun inanç düşünce ve eylemlerine uygun olarak baştan aşağıya değişeceğini düşünüyorum. Çünkü toplum, temsilcilerinin belirlenmesinde, kendi kabulleri çerçevesindeki ahlaki duyarlılığını her zamankinden daha fazla ön plana çıkaracaktır.
PARTİ İÇİ ÇEKİŞMELER
Parti iç çekişmelerinden arınarak belirlenmiş bir parlamentoda, milletvekillerinin kişisel özellikleri, onları toplum nezdinde toplumun kurallarına tam olarak uyumlu ve toplum değerlerine sıkı sıkıya bağlı insanların arasından belirlenmesini gerektirecek, böylelikle milletin temsilcilerine atfettiği önem her zaman olduğundan çok daha yükseklere çıkacaktır. Bundan böyle Türkiye, partilerin seçim alanlarında dile getirdiği her bir ibareyi, o sözü söyleyene nispet ederek dinleyecek, dahası o sözü söyleyecek olan kimseyi belirledikten sonra kendisi seçecektir. Şu kadar var ki toplumun kanaat önderleri ile birlikte, sivil toplum ve düşünce kuruluşları, bundan sonraki sürecin belirlenmesinde inanılamayacak kadar önemli olacaklardır. Her bir inanç, düşünce ve eylem, süreç içinde kendine yer bulmak, ülkenin kaderinde yaşam sahası elde etmek için, ister yerel isterse merkezi yönetimlerin belirlenmesinde en az siyasi partiler ve onların teşkilatları kadar gayret göstereceklerdir. Bu durumda Haziran 2011 seçimleri partiler arasındaki mücadeleden daha çok mevcut statüko ile değişim arasındaki tercihlerin belirlenmesini sağlayacak önemli bir iradeyi ortaya koyacaktır. Söylenecek en güzel şey “değişim” ülkemiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun…