9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye’nin nükleer santral kurmakta çok geciktiğini belirterek, 40 yılda 4 nükleer santral ihalesi yapmasına rağmen sonuç getiremediğini, beşincinin de sonuçlanmaması halinde bu alanda tarihe geçeceğini söyledi.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi tarafından İzmir Tepekule Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye 11. Enerji Kongresi ve Sergisi’ne katılan Demirel, burada bir konuşma yaptı. Düzenlenen bu kongrelerin 1953 yılında düzenlenen İstişari Enerji Kongresi ile başladığını, kendisinin o toplantıya mühendis olarak katıldığını söyleyen Demirel, o toplantılarda 400 bin kilovat kurulu gücü bulunan, kişi başına 40 kilovat saat enerjisi bulunan bir ülke olarak, ancak geleceğe yönelik hayalleri konuştuklarını söyledi. Türkiye’nin bugün 44 milyon kilovat kurulu gücü bulunan, adam başına 3 bin kilovat saat üretimi bulunan bir ülke haline geldiğini ifade eden Demirel, ”Bugünkü Türkiye’yi 1953’de arıyorduk. O gün konuşulanlar bugünün anahtarıydı. Bugünkü neyin anahtarı olacak? Bugünü sadece bugün olarak anlamayın, bugün konuştuklarınız yarının anahtarıdır” dedi.
41 yıllık macera
Nükleer enerji konusunda da değerlendirmede bulunan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
”1968 kongresinde nükleer enerji konuşuldu, 1970’de yeri satın alındı. 1970’den 2009’a geçen bu 39 sene zarfında Türkiye’nin bir nükleer santral yapamayışı acaba Türkiye’nin onurunu gururu artırıyor mu veya onuruna gururuna dokunmuyor mu? Bana göre dokunuyor. Neden bunu söylüyorum, çünkü gerçekten dünyaya baktığınız zaman 436 santral çalışıyor. Mesele yalnız nükleer santralden ibaret değil, nükleer teknoloji ve bunun çeşitli uygulamalarından da mahrumuz. Onun içindir ki nasıl geçmişte telefonda, elektrikte, modern şeylerde geri kalmışsak, şimdi nükleer enerjide de geri kaldık. 4 defa ihale yapıldı, tam ucuna gelmişken ihale kesinleştirilemedi. Şimdi beşincisi yapılıyor, bu da aynı akıbete maruz kalırsa, Türkiye nükleer santral ihalelerinde 40 senede 5 defa teşebbüs edip neticelendirememiş tek ülke olarak herhalde dünya tarihine geçecektir. Umalım ki bu neticelensin.”
