Derin İnfaz
PKK kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK(Kürdistan Ulusal Kongresi) Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Söylemez’in Paris’te öldürülmesinin ardından terörist çevrelerin akla mantığa aykırı kasıtlı ve abartılı tepkileriyle, görünenler arasındaki çelişkiler oldukça dikkat çekici. Teröristler ve onlara yandaş kesimler çamur at izi kalsın hesabı gökten taş düşse devlete bağlamaktan utanmazken örgüt içi infazlardan ve kendi işledikleri cinayetlerden hiç bahsetmezler. Yapılan incelemede üç kadının çalıştığı yerin kapısının şifreli olduğu, tanınmayan birisine kapının açılmayacağı ve içeri zorla girilmediği belirlenmiş. Demek ki cinayeti bunların tanıdığı ve güvendiği içlerinden biri işlemiş. Muhtemelen de dış güçlerin son gelişmeleri sabote etmesi veya örgüt içi iktidar kavgasından doğan infaz olabilir. Olayın ardından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Türkiye'de Kürt hareketinin lider kadrosuna yönelik saldırıların başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Avrupa’da Sakine Cansız’ın hedef seçildiğinin iddia edildiği açıklamada; "Kirli amaçlar taşıyan çevrelerin tertipleyip uyguladığı bir katliam olduğu" belirtilerek Türk Gladyosu’nun(her kimse bu gladyo) sorumlu olduğunu açıklamış!!! PKK'nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, "derin devletle bağlantılı" derken, BDP ise yaptığı açıklamada "Özgürlüğümüzün bedeli ne olursa olsun ödemekten çekinmeyeceğiz" demişler. BDP’li Kışanak, "Herkes ayağını denk alsın. Aklına başına toplasın. Hem görüşürüm hem katliam yaparım diyorlarsa, bunun bedelini çok ağır öderler. Bedelsiz kalmayacak bu siyasi cinayet" demiş!!!
Benzeri birçok açıklama var, gelelim bu işi kimin neden yapabileceğine. Teröristbaşı mahkemede kendisiyle işbirliği yapıp yardım eden devletlerden bahsetmişti ama bugüne kadar pek üzerinde durulmadı. PKK’lı teröristleri destekleyerek Türkiye’yi güçsüzleştirmek isteyen bu kesimlerin terörü desteklemekteki amaçlarında bir değişiklik olmadığına göre bugün söz konusu olabilecek muhtemel bir çözüm onların çıkarlarına ters düşmekteydi. Paris’in orta yerinde böyle bir eylem yaparak İmralı’yla MİT’in yaptığı görüşmeler sonucu terörün sona erdirilmesi ihtimalini sabote etmek istemiş olamazlar mı? İsrail gizli servisi MOSSAD’ın, İran servisi SAVAMA’nın ve Suriye’nin EL-MUHABERAT teşkilatlarının PKK’yla derin bağları olduğunu çeşitli basın organlarında yer alan haberlerden biliyoruz.
SÜRECİ BALTALAMAK
Bu gibi derin yapıların kendi kontrolleri dışında gelişen görüşme sürecini baltalamak istemeleri doğal değil mi? Sabah gazetesinde yer alan habere göre son yıllarda Fransa PKK’nın üzerine gitmiş ve hareket alanının daraltmıştı. Fakat Almanya, Belçika, İngiltere’nin başını çektiği diğer Avrupalı devletler PKK’ya dokunmamaktaydı. Cinayeti Paris’te işlemek suretiyle Fransa’ya bir mesaj verilmek istenmiş olamaz mı? Ortadoğu-Kafkasya ve Asya’daki enerji kaynaklarını ve uluslararası pazarlara aktarma yollarının kontrolünü elinde bulundurmak ve Avrasya Coğrafyasını şekillendirmek isteyen küresel güçlerin stratejik çıkarları Türkiye’de terörün bitmesine razı mı? Dünya silah baronlarının Türkiye’deki terör pazarını kaybetmemek için bu işe sıcak bakacaklarını düşünmekte haksız mıyız? Uluslararası faiz ve döviz lobileri daha kolay para kazanacakları istikrarsız bir Türkiye’yi tercih etmezler mi? Örgüt içi bir kesimin yaşanan son süreçle işlevsiz kalacakları nedeniyle bu işi baltalamak amacıyla bu cinayetleri yapmış olamaz mı? Kandil-İmralı hesaplaşması olamaz mı? Süreci bugünden engellemek amacıyla oluşan iyimserlik havasında Kandil rahatsız olup engellemeye çalışmış olamaz mı? Bunları değerlendirince infazı gerçekleştirenlerin amaçlarına ulaştıklarını düşünüyorum. PKK-KCK-BDP tarafının açıklamalarıyla hemen yargısız infaz yaparak devleti suçlamaya başladılar. Bugüne kadar örneğini gördüğümüz için yadırgamıyoruz ama barışa giden yol böyle inşa edilemez. Ey gafiller, 30 yıldan beri türlü cinayetler işleyip insanları katlettiniz, köyleri, okulları, iş makinelerini, otobüsleri, dükkânları, gencecik insanları molotofla hiç acımadan yaktınız. Toplumsal barışı ve huzur siz bozduğunuz halde bütün bunlara rağmen eğer ağzınızdan hiç düşürmediğiniz barışı gerçekten istiyorsanız hem kel hem fodul olmayacaksınız. Kafanızda 40 tane tilki dolaştırıp ikiyüzlü davranmayacak, samimi ve dürüst olacaksınız. ”Baş başa vermedikçe taş yerinden kalkmazmış” bu nedenle her şeyi karşıdan beklemeyin.
PKK kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK(Kürdistan Ulusal Kongresi) Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Söylemez’in Paris’te öldürülmesinin ardından terörist çevrelerin akla mantığa aykırı kasıtlı ve abartılı tepkileriyle, görünenler arasındaki çelişkiler oldukça dikkat çekici. Teröristler ve onlara yandaş kesimler çamur at izi kalsın hesabı gökten taş düşse devlete bağlamaktan utanmazken örgüt içi infazlardan ve kendi işledikleri cinayetlerden hiç bahsetmezler. Yapılan incelemede üç kadının çalıştığı yerin kapısının şifreli olduğu, tanınmayan birisine kapının açılmayacağı ve içeri zorla girilmediği belirlenmiş. Demek ki cinayeti bunların tanıdığı ve güvendiği içlerinden biri işlemiş. Muhtemelen de dış güçlerin son gelişmeleri sabote etmesi veya örgüt içi iktidar kavgasından doğan infaz olabilir. Olayın ardından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Türkiye'de Kürt hareketinin lider kadrosuna yönelik saldırıların başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Avrupa’da Sakine Cansız’ın hedef seçildiğinin iddia edildiği açıklamada; "Kirli amaçlar taşıyan çevrelerin tertipleyip uyguladığı bir katliam olduğu" belirtilerek Türk Gladyosu’nun(her kimse bu gladyo) sorumlu olduğunu açıklamış!!! PKK'nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, "derin devletle bağlantılı" derken, BDP ise yaptığı açıklamada "Özgürlüğümüzün bedeli ne olursa olsun ödemekten çekinmeyeceğiz" demişler. BDP’li Kışanak, "Herkes ayağını denk alsın. Aklına başına toplasın. Hem görüşürüm hem katliam yaparım diyorlarsa, bunun bedelini çok ağır öderler. Bedelsiz kalmayacak bu siyasi cinayet" demiş!!!
Benzeri birçok açıklama var, gelelim bu işi kimin neden yapabileceğine. Teröristbaşı mahkemede kendisiyle işbirliği yapıp yardım eden devletlerden bahsetmişti ama bugüne kadar pek üzerinde durulmadı. PKK’lı teröristleri destekleyerek Türkiye’yi güçsüzleştirmek isteyen bu kesimlerin terörü desteklemekteki amaçlarında bir değişiklik olmadığına göre bugün söz konusu olabilecek muhtemel bir çözüm onların çıkarlarına ters düşmekteydi. Paris’in orta yerinde böyle bir eylem yaparak İmralı’yla MİT’in yaptığı görüşmeler sonucu terörün sona erdirilmesi ihtimalini sabote etmek istemiş olamazlar mı? İsrail gizli servisi MOSSAD’ın, İran servisi SAVAMA’nın ve Suriye’nin EL-MUHABERAT teşkilatlarının PKK’yla derin bağları olduğunu çeşitli basın organlarında yer alan haberlerden biliyoruz.
SÜRECİ BALTALAMAK
Bu gibi derin yapıların kendi kontrolleri dışında gelişen görüşme sürecini baltalamak istemeleri doğal değil mi? Sabah gazetesinde yer alan habere göre son yıllarda Fransa PKK’nın üzerine gitmiş ve hareket alanının daraltmıştı. Fakat Almanya, Belçika, İngiltere’nin başını çektiği diğer Avrupalı devletler PKK’ya dokunmamaktaydı. Cinayeti Paris’te işlemek suretiyle Fransa’ya bir mesaj verilmek istenmiş olamaz mı? Ortadoğu-Kafkasya ve Asya’daki enerji kaynaklarını ve uluslararası pazarlara aktarma yollarının kontrolünü elinde bulundurmak ve Avrasya Coğrafyasını şekillendirmek isteyen küresel güçlerin stratejik çıkarları Türkiye’de terörün bitmesine razı mı? Dünya silah baronlarının Türkiye’deki terör pazarını kaybetmemek için bu işe sıcak bakacaklarını düşünmekte haksız mıyız? Uluslararası faiz ve döviz lobileri daha kolay para kazanacakları istikrarsız bir Türkiye’yi tercih etmezler mi? Örgüt içi bir kesimin yaşanan son süreçle işlevsiz kalacakları nedeniyle bu işi baltalamak amacıyla bu cinayetleri yapmış olamaz mı? Kandil-İmralı hesaplaşması olamaz mı? Süreci bugünden engellemek amacıyla oluşan iyimserlik havasında Kandil rahatsız olup engellemeye çalışmış olamaz mı? Bunları değerlendirince infazı gerçekleştirenlerin amaçlarına ulaştıklarını düşünüyorum. PKK-KCK-BDP tarafının açıklamalarıyla hemen yargısız infaz yaparak devleti suçlamaya başladılar. Bugüne kadar örneğini gördüğümüz için yadırgamıyoruz ama barışa giden yol böyle inşa edilemez. Ey gafiller, 30 yıldan beri türlü cinayetler işleyip insanları katlettiniz, köyleri, okulları, iş makinelerini, otobüsleri, dükkânları, gencecik insanları molotofla hiç acımadan yaktınız. Toplumsal barışı ve huzur siz bozduğunuz halde bütün bunlara rağmen eğer ağzınızdan hiç düşürmediğiniz barışı gerçekten istiyorsanız hem kel hem fodul olmayacaksınız. Kafanızda 40 tane tilki dolaştırıp ikiyüzlü davranmayacak, samimi ve dürüst olacaksınız. ”Baş başa vermedikçe taş yerinden kalkmazmış” bu nedenle her şeyi karşıdan beklemeyin.