Devlet ve Milletin Zor Sınavı

Sakal mı, bıyık mı, tıraş mı yoksa (D) şıkkı hiç biri mi? İşte böyle bir çıkmazın içindeyiz. Devletin tam da büyüklüğünü, devlet adamlarının da ustalıklarını ve stratejik becerilerini gösterecekleri, milletinde ferasetini, sabrını ve öz veriliğini göstereceği bir zamandayız. Bir yanda Virüs, ne kadar tehlikeli olduğunu tüm Dünya’da göstermiş. Tedbir alınmaz ise hızla yayılıyor ve öldürebiliyor. Önüne geçmek için devlet olarak kısıtlamalar almak zorundasın. Sokağa çıkma yasağı bu konuda en etkili çözüm. Ama diğer yandan bu yüzden küçük işletmeler dükkân açamıyor. Berber, kuaför iş yapamıyor, kahvehane işlemiyor, lokantalar kepenk kapatmış, kısacası esnaf para kazanamıyor. Sadece onlar mı? Türkiye ekonomisinin %96 ‘sını oluşturan Küçük Orta işletmeler (KOBİ’ler) de aynı durumda. Bunlar ve çalışanları zor durumda. Devlet iyi niyetli, kredi vermeye ve ihtiyaç sahiplerine bir miktar para ve gıda yardımı yapmaya çalışıyor. Ancak kime ne kadar, ne kadar süreyle verebilir ki? Her bütçenin, hatta Karun hazinelerinin bile bir sınırı var. Dünyada hangi ülke ne kadar süre yardım yapabilecek güçtedir? Üstelik 80 Milyonluk kalabalık bir nüfusa ve bir sürü askeri (Savunma) , sağlık giderlerine sahipken. Bakınız koskoca sözüm ona süper ülke ABD, vatandaşlarından sağlık için para alıyor, Ambulanslar bile paralı. Siz gidip İsveç ve Rusya’dan hasta vatandaşınızı alıp Türkiye’ye getirebiliyorsunuz. THY ile Dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarınızı alıp yurda getiriyorsunuz. Bir de kalkıp ABD başta olmak üzere birçok ülkeye sağlık yardımı yapıyorsunuz. AK Partili önceki dönem bir milletvekili olarak bunları yazdığım için taraflı olduğumu düşünebilirsiniz. Hayır, inanın öyle değil. Tanıyanlar beni bilir. Zaman zaman özeleştiriler yaptığımı ve millete yanlış yapıldığında kim olursa olsun tepki gösterdiğimi bilirler. Bazen sıkıntılar yaşanmıyor mu evet yaşanıyor olabilir. Kusursuz elbette değiliz. Kusursuz olan sadece Allah’tır (CC) . Ama bardağın dolu tarafını görmek ve bu güzel ülkeye de artık haksızlık etmemek gerek. Hatırlıyorum milletvekili olduğum dönemlerde 26 Nisan 2012 tarihinde, ABD’den iki senatör gelmiş ve görüşmek üzere Ankara’da randevulaşmıştık. ABD’deki sağlık sistemi ile Türkiye’dekini karşılaştırıyorlardı. Onları biraz da isteme istemeye TBMM’de habercilerin önüne çıkarmış ve birazda ABD’nin durumunu itiraf etmelerini mecbur bırakmıştık. Bununla ilgili haberi https://www.iha.com.tr/izmir-haberleri/milletvekili-sait-abd-lileri-ag-irladi-115439/ linkinden okuyabilirsiniz. O gün de aynıydı bugün de aynı. ABD’de 30 Milyondan fazla evsiz (Homeless) insan var ve ABD Devleti ne bunlara ne diğerlerine sağlık güvencesi vermiyor. Ama bugün Türkiye’de paranız olsun veya olmasın hastaneler vatandaşa bakmak zorundadır. Bu durumun hangi yıllarda başladığını ve hangi siyasi partinin yaptığını ben söylersem tarafgir olurum, onun için siz araştırın ve öğrenin. Bir gazeteci olarak hükümeti hep översem haksızlık etmiş olurum. Son dönemde yapılması gereken ama yapılmayan bu yüzden de özeleştiri yapacağım konular var. Çok ciddi bir dönemden geçiyoruz. Bu dönemde birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Şu zamanda siyaseti rafa kaldırıp tamamen millete hizmete odaklanmak gerekiyor. Öyle yapılmıyor demiyorum ama dikkat edin altını çizerek söylüyorum tamamen hizmete odaklı olmak gerekiyor. Bazı kendini bilmezlerin darbe çağrıştırıcı laflarına bile aldırış etmeden ve onları muhatap bile almadan çalışmak gerekiyor. İnanın Halk her şeyi görür. Sabırlı ve Erdemli olmak gerek. Bu ikisi çok önemli. Bir toplantıda Sayın Cumhurbaşkanımıza haddim olmayarak şunu söylemiştim. Siz de iki önemli özellik var. Bazen sert ve şahin olarak Hz. Ömer gibi oluyorsunuz. Bu özelliğinizi seviyorum. Ama bazen merhametiniz ve uysallığınızla Hz. Ebubekir’e benziyorsunuz. Bunu daha çok seviyorum. Bazen Ömer olmak lazım bazen Ebu Bekir. Bir yanlışım varsa Allah (CC) affetsin, ama şimdi Ebu Bekir zamanıdır. Kuşkusuz hepsinin üzerinde efendimiz Hz. Muhammed (SAV) vardır. O (SAV) , örnek alınacakların en güzeli ve bütün zamanların bir tanesidir. Osmanlı imparatorluğunun kurucusu Osman Bey’in kayınbabası olan İslam âlimi Şeyh Edebali’nin kendisine verdiği nasihatleri bazen ben de duygulanarak okuyorum. Pek çoğunuz okumuşunuzdur, bilirsiniz. Ama onları uygularken zorluk çekiyoruz değil mi? Oysa uygulayabilmek gerçek erdemliktir. Ne diyor bakın Şeyh Edebali Osman Bey’e: "Ey Oğul!.. Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül alma sana. Suçlamak bize; katlanmak sana…” Son 20 yılda Türkiye’de çok güzel hizmetler yapıldı. Bunu muhalefet de elbette çok iyi biliyor. Bugün 20-26 yaşlarında olan genç kardeşlerimiz yaşamadıkları veya hatırlayamayacak kadar küçük oldukları için mukayese yapamayabilirler. Bilenler bilir. Bilmek istemeyenler sabit görüşlüdür ve asla değişmezler. Devlet, tabi yapacak derler. Eski tarihleri sorduğumuzda ise bin bir bahaneleri hazırdır. Şimdi artık yavaş yavaş finale geliyoruz. Cumhuriyetimizin 100.kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında Türkiye çok önemli bir yerde olmaya hazırlanıyor. İnşallah hepimiz buna şahit olacağız. (Şahit et ya rabbim) Ama öncesinde geçmemiz gereken engeller var. Allah’ın (CC) da bir kanunu var tabiki. Hiçbir şey bedava ve kolay değil elbette. Bu salgın Dünya için de Türkiye için de önemli bir imtihan. Dikkatli davranmamız gerekiyor. Bu dönemde Devlete düşen en önemli görev ne olursa olsun milletini toparlayıp, bir arada tutmaktır. Bu millet necip bir millettir. Doğruyu, çalışanı, güzel olanı görür ve takip eder. Bazı yanlışlara kulağımızı tıkayalım, sabırlı olalım, nasıl bir zamandan geçtiğimizi her zaman hatırlayalım. Umulur ki o yanlış olanlar bile düzelir ve doğru yola gelirler. Ama bu arada biz de öz eleştiri yapabilelim. Varsa yanlışlardan kurtulalım, içimizde düzelmeyenler varsa onlarla ilişkiyi koparalım. Karşı tarafta doğru söylenen eleştiriler varsa dinleyelim ve onları düzeltelim. Bu bir erdemliktir. Bu dönemde verilebilecek en zor karar olan, kısıtlamalar devam mı edecek yoksa biraz gevşeme olacak mı sorusuna cevap vermek gerekiyor. Ekonominin resesyona girmesi, tencerelerin boş olması, ekonomik sıkıntılar virüsten daha beter olabilir. Ama diğer taraftan da virüsün şakası yok. İşte bu yüzden sakal - bıyık olayından bahsettim. Bunun için tedbirli, takipli, belirli oranda gevşemeler olabilir diye düşünüyorum. Okulların kesinlikle açılmaması gerekiyor. Devlet birleştirici, inandırıcı, halkına destek verici ve samimi olacak. Halk, sabırlı, özverili, kurallara uyan olacak. Devletine güvenecek. Bu şekilde İnşallah hep birlikte en az zararla bu virüsten kurtulacağız. Umutluyuz ama tedbirliyiz de.
Benzer Videolar