İç politika ile Dış politika farklı iki olgu. İç politika ile iktidar hedefi olan siyasi hareket, dış politika’da ulusal çıkarlar etrafında birleşirler. Yada daha doğru bir ifadeyle birleşmelidirler. En iyi ihtimalle TBMM içinde, hatta Dışişleri komisyonunda karşılıklı görüşmeler yapılır, mesele artısı ve eksisi ile istişare edilir. Hatta eğer ciddi bir anlaşmazlık varsa Genel Kurulda da görüşülür ve karara bağlanır. Hani büyüklerimizin dediği gibi “Kol kırılır, yen içinde kalır” Avrupa ve ABD örneklerinde bu net bir şekilde görülür.
Ülkesini dışarıda şikayet eden muhalefet
Peki Türkiye’de durum nasıldır? Açıkçası tam bir traji komik vakka yaşanır. HDP’lilerden zaten böyle uyum beklenemez. Ancak amblemi olan altı ok’tan biri Devletçiliği simgeleyen CHP’nin anlaşılmaz tutumu tarihe bir utanç örneği olarak yazılmıştır. CHP’nin bu anlaşılmaz tutumu, partinin önemli yerlerine sızmış farklı emelleri olan ve Atatürkçülükle kesinlikle uyuşmayan bazı kişilerden kaynaklanmaktadır.“Ben olmazsam ülke de batsın düşüncesi” hastalıklı ve son derece tehlikeli bir düşüncedir. Bu yüzdendir ki CHP Genel Başkan yardımcısı olan bir şahsiyet gider kendi ülkesini ABD’de şikayet eder, yerin dibine batırır.
Geleceği bitirmek
Türkiye’deki muhalefet dış politika’da tarihi gaflar yapmaktadır. Yapılan bu hatalar, özellikle CHP’nin geleceğini de bitirmiştir. Aslında zaten iktidar düşüncesi ve hayali olmayan bir parti için bunlar normaldir. Ancak, bugün yönetimde olanların hayalinde olmasa da, gelecekte bu partide bulunacakların ve aslında her siyasi partinin hedefi olan iktidar olabilme hayali, CHP için açıkça bütün gemilerin yakıldığı bir durum olmuştur. Öyle ki belki gelecekte bütün bu olanları temizleyebilmek için çok ciddi çarelere gidebilecek bir siyasi kehanetten bahsediyorum.Bu yazılanlar, tarihte mutlaka okunacak, geleceği yaşayanlar bütün bunlara şahitlik edeceklerdir.
Darbeye karşı olan darbeyi destekler mi?
Öyle bir muhalefet ki, darbelerden zarar görmüş ve darbelere karşı olduğunu söyleyen bir siyasi düşünce, Mısır’da darbe olup, sivil halk katledilse de destek veriyor. Hükümetin Mısır’daki darbe karşıtı dış siyasetine anlaşılmaz bir biçimde muhalefet edebiliyor. Halkını çoluk çocuk demeden katleden, Ruslarla işbirliği yapan, hastalıklı bir Baas rejiminin diktatörü Esed’in yanına gidip açıkça destek verip mevcut Türk dış politikasını yerden yere vuran bir muhalefeti tarih gelecekte nasıl tarif edecek? Dünya’da hangi ülkenin muhalefeti böyle bir örneğe sahiptir, tek bir örnek var mıdır?
Balkanlar ve Bulgaristan örneği
Balkanlardan da örnek vermek istiyorum. Evladı Fatihan dediğimiz, hemen yanı başımızdaki soydaşlarımız ile Arnavutlar, Boşnaklar,Pomaklar, Torbeşler, kısaca Akraba Topluluklarımız.İşte en yakın örneği Bulgaristan. Türklerin en çok yaşadığı Balkan ülkesi Bulgaristan’dır. Bizim için son derece önemli bir ülke. Orada, Türklerin Bulgarlarla birlikte kurduğu Türkçe kısa adı HÖH olan Halk ve Özgürlükler Partisi’nin eski Genel Başkanı Lütfi Mestan, düşürülen Rus uçağı olayında Türkiye’nin yanında açıklamalar yapınca, burası daha ilginç, partinin onrsal başkanı Ahmet Doğan tarafından azledildi. Onursal başkan Genel Başkanı görevden alıverdi.Bu olaya Bulgaristan’daki pek çok aklı selim ve sağduyulu soydaşımız tepki gösterdiler. HÖH’ün Rusya ile olan meselesinde Türkiye’nin yanında olması gerekirken, farklı tutum izlemesi ülkedeki Türklerin tepkisine neden oldu. Ardından görevden alınan Lütvi Mestan ve beraberindeki eski HÖH’lü milletvekilleri partilerinden ayrılıp, Bulgaristan’da DOST adında yeni bir parti kurdular.Bu DOST partisinin yönetimi Türkiye’ye geldi, hem Cumhurbaşkanımızla, hem Başbakanımızla hem de muhakefetle görüştü.
CHP, HÖH’lüleri neden misafir etti?
Geçen hafta Bulgaristan’da yapılan HÖH Genel kurulunda muhalefet tam kadro orada hazır bulundu. Diğer taraftan Türkiye’ye karşı siyaset yapan HÖH yetkilileri de geçen hafta Türkiye’ye geldiler ve sadece CHP ile görüştüler. Öyleki HÖH heyeti sadece Ankara’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmedi, aynı zamanda CHP’nin Büyükşehiri aldığı İzmir’de de neredeyse tüm CHP’li belediye başkanlarını ziyaret ettiler. Bu olayı da sanki önemli bir haber gibi de basına servis ettiler. Bazı CHP’li Belediyeler ne yaptığını bile bilmiyordur. İleride ne yaptıklarını öğreneceler.
Burada, HÖH açısından başka bir durum söz konusuydu. Yalnız kalmanın telaşı ile yandaş aradılar. Özellikle Bulgaristan göçmenlerinin çok sayıda yaşadığı İzmir’de var olmanın gayreti içine girdiler. Ancak CHP’nin buradaki tutumu hakikaten anlaşılmaz oldu. Dış politikada bir kez daha battılar. Sadece AK Parti’ye olan düşmanlık bunları yaptırmaya yetti. Zira Bulgaristan Türkü tarafından bile artık istenmeyen bir partiyi kabul ederek ciddi bir hata yaptılar. Bu hatalarını ceremesini yakın tarihte görecekler. CHP şunu iyi bilsin ki, HÖH’ün ikinci sıradaki adamı Ruşen Rıza, daha geçen yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükumet yetkililerimizi ziyaret etmek için bin bir kulis yapmışlardı. Dediğimiz gibi biraz sabredecek ve bekleyip hepimiz göreceğiz.
CHP, büyük vebal altındadır
Balkanlarda sadece Bulgaristan yok. Makedonya’da toplam 80 Bin Türk yaşıyor ve orada 3 tane Türk partisi var. Kosova’da 30 Bin kadar Türk yaşıyor ve maalesef orada da iki Türk partisi var. Arnavutluk’ta ise ciddi bir paralel yapılanma mevcut. Son seçimlerde tüm Balkanlar’da HDP’ye hatırı sayılır oy çıkmıştı. Bu da paralel yapının bir armağanı oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Dışişleri bakanlığı, Yunus Emre Enstitüleri, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Diyanet ve TRT ile bölgeye büyük hizmetler veriyor. Balkanlardaki Soydaş ve akraba Topluluklarına, sizlerin yanınızdayız mesajını veriyoruz. Aslında Balkanlardaki, Kafkaslardaki, Orta doğu ve Afrika’daki tüm mazlumların tek hamisi şükürler olsun ki Türkiye Cumhuriyetidir. İç politikada siyaset olur, normaldir. Ama dünyada Türkiye’ye umudunu bağlamış bu kadar mazlum varken dış politika muhalefeti yapmanın büyük vebali vardır. Bunu da söylemiş olayım.
Rifat Sait
Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı
24.Dönem İzmir Milletvekili