Düdüğü çalmak ve Düdüğü yapmak

İnsanlık tarihi boyunca devletler birlikleri oluştururken, oluşturacakları birlikleri belli bir anlayışın üzerine kurmuşlar ve bu geliştirdikleri anlayışı, oluşturdukları birliğin birleştirici harcı olarak konumlamışlardır. İşte bugün dünya bu temel birleştirici harcı yinelemekte ve yenilemektedir. Tarihte bu harç bazen şahıslar, bazen din, bazen güvenlik, bazen ideoloji bazen de askeri olmuştur.  Son zamanlarda devletlerin üzerine inşa etmeye çalıştıkları birlik modeli ekonomik modeldir. Günümüz dünyasında devletler, birlikleri ekonomi üzerine kurmaktadır ki bunun en popüler örneği Avrupa da yaklaşık yarım asırdır oluşturulmaya çalışılan ekonomik birlik modeldir. Bu birlik sebebi ile Avrupa devletleri 1940’lı yılların yıkımından bu birliğin kazanımları sayesinde hızla uzaklaşmaktadır.
Kazanç birliğinin getirileri, devletlerin yüzyıllardır aralarında var olan ve uzun yıllar boyunca aşamadıkları sorunlarını, ötelemelerine veya arka plana atıp zamana yayarak çözüme kavuşturmak için politikalar geliştirmelerine sebep olmaktadır. Bu yeni anlayış, daha birkaç yıl öncesine kadar sorunlar yumağı olan Balkan ülkelerinin aralarındaki sorunları, kesin bir çözüme kavuşturmak için önüne konulmuş büyük bir fırsattır.
Balkan ülkeleri, tarihinin son 200 yılını bir ayrışma süreci olarak yaşamış ve bu ayrışma sürecini de bir diğer balkan ülkesine karşı gerçekleştirmiştir. Ancak bugün son 600 yılını birlikte yaşamış bir ülkeler topluluğundan bahsediyoruz ki bu da birbirlerini 600 yıldır tanıyan halkların varlığını göstermektedir. Bu tanışıklık, ekonomik birliğin temelinde insan unsurunun öne çıkması demek olur. Balkanlar ve balkan halkları birbirlerini ailelerini tanıdıkları gibi tanırlar. Tanıdıkla alış veriş yapmanın kolaylığı ise aşikârdır.
Türkiye balkan ülkeleri ile ticaretini artırmak yolunda önemli mesafeler almıştır. Ancak bugün gelinen noktada bu yeterli değildir. Balkan ülkelerinin 80 milyar dolarlık ticaret hacmi oluğu göz önünde tutulduğunda Türk girişimcilerinin yapması gereken daha çok iş olduğu açıktır. Unutulmamalıdır ki Türk girişimcisi balkanların hiçbir ülkesinde gurbette değil tam tersine kendi ülkesinde gibidir. Bugün balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki toplam ticaret hacmi 16 milyar dolar düzeyindedir. 16 milyar dolar toplam ticaret hacminin  %87,5 ini yani 14 milyar dolarını balkanların A.B üyesi üç ülkesi olan Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ile yapmaktadır. Bundan sonra artık Türk girişimcisi gözünü kendilerine A.B perspektifi verilmiş balkan ülkelerine ciddi olarak çevirmeli bu ülkelere hizmet ve üretim alanında yatırımlar yapıp o ülkelerin bir yerlisi olarak bölge, Avrupa ve dünya ticaretinde ön almalıdır.
Nasrettin hocanın “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR”  nüktesi ile biten fıkrasının içinde günümüz için sakladığı, üzerinde düşünülmesi gereken bir nüktesi daha vardır ki o da “DÜDÜĞÜ ÜRETEN PARAYI ALIR”  bu değişmez kural olan arz ve talep dengesi Türk girişimcisini balkanlarda yatırım yapmaya daha istekli hale getirmelidir. Çünkü balkan ülkeleri, özellikle Türk sermayesini ülkelerine çekebilmek için birçok fırsatları ülkemiz müteşebbisine sunmaktadır.
Unutulmaması gereken krizler geçicidir. Kalıcı olan hep düdüğü çalan ile düdüğü satandır.

 

Benzer Videolar