Dost Acı Söyler, Düşman Tatlı
Dost acı söyler, düşman tatlı
Gerçekleri kabul etmezseniz dostları kaybedersiniz
Dost olmak zordur, çoğu zaman anlaşılmaz, kabul edilmez, vefa görmez…
Sevginin, dürüstlüğün ve samimiyetin ürünüdür dostluk, ama azdır, hem çok az…
Dostluk zordur çünkü bir yanda samimiyet diğer yanda gerçekler vardır. Gerçekleri kabul edemeyen kişilerle dost kalmak gibi zorlu bir süreç yaşanır.
Diğer yanda yalakalar ve düşmanlar… Aslında ikisi de aynıdır. Dostum dediğin kişiye yalancı bir dostlukla yaklaşır, yalakalık yaparak ona en büyük düşmanlığı yaparlar. Onlar konumları gereği tatlı konuşurlar, ne duymak istiyorsanız onu söylerler.
Size bir soru:
Dostların söylediği doğru sözlerden daha acısı ne olabilir?
El cevap:
Doğru söyleyen dostların gerçeklerini kabul etmeyip dostluklarını kaybetmektir.
Bütün bu mukaddimeyi niye yazdık dersiniz? Tabiki bir edebiyat denemesi için değil.
Türkiye’deki bazı gerçekleri konuşarak dertleşmek istiyorum.
Hayatta tirajı- komik şeyler vardır. Mesela yıllar önce sizin söylediğiniz sözleri yeri geldiğinde size söylerler ve siz çok ciddi tepki gösterirsiniz ve belki de sizin sözlerinizi size söyleyene düşman olursunuz. Ya da gerçekten yürekten inandığınız, yaşam tarzınız olan şeylerden örnek vererek size bir mesaj vermeye çalışırlar, onları size söylenmiş bir küfür gibi algılarsınız. Daha da açık söylemek gerekirse inançlı bir Müslümana Kuran’dan örnek vererek ikaz etmeye çalışırsınız, olayı bambaşka yönden alır ve size düşman olur.
Kuran-Kerim Allah (CC) mealidir. İnananlar için farz yani emirdir.
Zurhuf süresi 44.aytinde: “Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.” Diye emredilir.
Doğru olacaksınız, Adil olacaksınız, İşi ehline vereceksiniz…
Bunları söyleyip yazdığınızda birileri bunları ters bir şekilde üzerine alınır ve size düşman olursa ve bu insan Müslüman ise bu olay tirajı-komiktir.
Şeyh Edebali’nin Osman Gaziye nasihatlerini bilirsiniz ve belki de sayısız kere söylemişsinizdir. Hadi bu sefer size söylenmiş kabul edin:
“Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana… Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana…
Dost nedir bilir misiniz? Size acı söyleyendir. Kralım çıplak diyendir. Yalaka ise tatlıdır, kralım çok yaşa der. Erdemlik ise daha da üst perdedir. Hani bazı Osmanlı Sultanlarının yanı başlarında “Ölüm de var” diye söylemeleri için adam tutmalarıdır.
Gerçek dostlara çok ihtiyacımız var. Ama maalesef onları kaybediyoruz.
Ebu (Eba) Müslüm Horasani diyor ki:
Çünkü onlar;
kararlarından emin oldukları için
dostlarını uzak tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de
düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı
ama uzaklaştırılan dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince
yıkılmaları mukadder oldu...