Doyumsuzun Kuyruksuzu

“Milli günlerin kutlanması tamamen yasaklanmıştı. Hiç olmazsa Cumhuriyet Bayramı’na müsade edilmesini isteyenlere, ‘Türkiye’de mi yaşıyorsunuz? İngiliz Bayrağı altında yaşayan sömürge halkı olduğunuzu unutmayınız’ yanıtı veriliyordu. İstiklal Marşı’ da yasak edilmiş, Kral Marşı’nı söylemek zorunlu kılınmıştı”. 1982

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Yunanistan’la başlayıp nerede ise bütün Euro bölgesi ülkelerini kanser gibi saran ekonomik açmaza çözüm arayışları sürüyor. Şimdilerde kusurlu buldukları bankacılık sistemini sorguluyorlar. Bankaların ulusal düzeyde denetlenmesini yeterli görmeyenler, Avrupa Merkez Bankası tarafından denetimin yapılmasını istiyorlar. Açmazın nedeninin bankacılık sistemi olarak görenler, kurulacak yeni bir birlikle sorunların aşılacağını umuyorlar. Ekonomik açmazın temelinde yatan olgu, doyumsuzluğun ulaştığı son noktadır. Bu gerçeği kabul etseler mantıklı çözümlere ulaşmaları olanaklı olabilir. Çözüme öncelikli olarak Yunanistan’la başladılar. Bu güne değin yapılan yardımlar sonrasında ekonomisi düzlüğe çıkmamış Yunanistan’la karşı karşıya bulunuyorlar. Alman Der Spiegel dergisi ek olarak 20 milyar Euro’ya gereksinim duyulduğunu yazıyor. Konuya ilişkin olarak çetin müzakerelerin sürdürülmekte olduğu biliniyor. Bankaların özel alacaklarından 100 milyar Euro’luk borcun silinmesine karşın düzlüğe çıkamayan bir Yunanistan gerçeği vardır. Adı geçen ülkeye yapılan yardımların kör kuyuya atılmakta mı olduğu sorusu aklımıza geliyor. Yapılmış olan bu kadar yardıma karşın düzlüğe çıkamayanların toplayıcılığa alıştırıldığının bilinmesini istiyoruz.

 

SİYASİ KRİZE KOŞAR ADIM

 

Almanya ile Yunanistan arasında yapılan yardımlar nedeniyle başlatılan tartışmalar, siyasi bir krize doğru koşar adım ilerliyor. Borç krizi nedeniyle iki ülke arasında yaşanan tartışmalar, Nazi’lerin 2. Paylaşım Savaşı’na kadar uzatıldı. Ödenmesi gereken tazminat miktarının 300 milyar Euro olduğunu öne süren Yunanistan’a 1960 yılında 115 milyon mark ödendiği belirtiliyor. Bununla yetinmeyen Yunanistan, Almanya’nın 1941 – 44 yılları arasında nüfusun yüzde 7.2’ sinin (80 bin kişinin) öldürüldüğünü ortalık yerlere bırakıyor. Hitler’in o dönemde diğer küçük ülkelere gözdağı vermek için Yunanistan’ı kullandığını belirtiyorlar. Yunanistan, eski defterleri bol keseden karıştırmaya başlamışken Türkiye’den de tazminat isteyebilir. Anadolu’yu işgale geldiklerinde Türk insanı onların soykırım yapmalarını gösterdiği olağanüstü direnişle büyük ölçüde önlemiştir. “Şu kadar kişiyi öldürdünüz tazminat verin” diyebilirler. Nasıl olsa ne koparabilirsek kardır diyebiliyorlar. Yukarıda da değindiğimiz gibi toplayıcılığa kötü alıştırıldılar… Mendil büyüklüğündeki ülkenin en önde gideni yeni gelinlik heyecanı geçtiğinden olacak iyice saldırganlaştı. Adı geçen ülkenin dönem başkanlığını Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmasına AB’nin önde gidenleri çanakçılık yapıyorlar. Yaptıklarını büyük başarı olarak sunuyorlar. Bay Hristofyas, Türkiye’nin küstah ve uzlaşmaz tutumunu değiştirmesini istiyor. Bu bay kedi olduğunu unutarak kendini kuyruğu kesilmiş aslan olarak görmeye başladı. Adı geçen Bay, AB dönem başkanlığını değerlendirirken, “Avrupa için çok zor konularla ilgilenmek zorundayız. Kıbrıs’taki mali kriz, global boyutta bir sistemdeki ve büyük sermeyenin açgözlülüğünün yarattığı krizin sonucudur” diye konuşuyordu. Adadaki uyuşmazlığın temelinde kim veya kimlerin yattığına da açıklık getirirse toplumuna ve insanlığa büyük hizmet etmiş olacaktır.

Bay Hristofyas’ın partisinin Genel Yazmanı Andros Kipriyanu, AB konusunda duyduğu endişelerini anlatıyor. Partisinin Euro bölgesinden çıkabileceğine vurgu yapıyor. Gözleri yiyorsa anaları Yunanistan’la birlikte bölgeden ayrılsınlar da hep birlikte görelim… Gelinen bu durumun, dönem başkanı olan bir ülkede ortalık yerlere çıkmasının, siyasi ve ekonomik alanda karşılaşılan zorlukların da bir göstergesidir. Amerikan The Wall Street Journal gazetesi, Türkiye’nin artık AB’nin yanından bile geçmek istemediğini yazıyor. Bu nedenle artık AB’ni, tarihin çöplüğündeki yerini alması için göndermek gerekiyor mu ne…

 

 

Benzer Videolar