Dünden Bugüne Ülkemizde değişenler…
Daha düne kadar son yüzyılın en kötü yönetilen ülkesiydik. Bu görüş, Avrupalı ekonomist ve düşünürlere ait. Bir dönem bizi böyle anıyorlardı. Ülkemizde olanlar da bu tezi destekler mahiyetteydi. 50 sente muhtaç edildiğimiz günleri yeni nesiller pek bilmez. O dönemler, Milletçe itibarımız yok denecek kadar azdı. Sözümüz geçer akçe değildi. Üstüne üstlük içeride de kan gövdeyi götürüyordu. Halkın oylarıyla “seçilen” hükümetlerimiz vardı. Halkın iradesini hiçe sayan darbecilerimizde vardı. Ülkenin Başbakanı ve bazı Bakanlarını asmışlardı. İhtilal, muhtıra ve balans ayarlarından başımızı kaldıramıyorduk. “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” diyen atalarımızın haklılığı bugünlerde tasdiklenmekte. Yaşadığımız günler hesabın döndüğü günlerdir. Son yıllarda atılan cesur ve kararlı adımlar, uygulanan akıllı iç ve dış siyaset halkımıza rahat nefes aldırdı. Adeta bizi kendimize getirdi. Büyük bir milletin fertleri olmamızın farkındalığına yeniden katkı sağladı. Köşeleri tutan çeteler, mafyalar, hortumcular, kaçakcılar bir bir çökertiliyor. Etrafımız düşman kaynıyordu. Komşu ülkelerin tamamı kanlı bıçaklı düşmanımız ilan edilmişti. Bu, yıllarca böyle sürdü. Bugün artık etrafımızda düşman müşman kalmadı. Dün düşmanımız olanlar bugün bize gıpta ile bakıyorlar. Avrupanın saglık üssü olduk. Dünyanın bir çok yerinden insanlar tedavi için ülkemizi tercih ediyor. Yaşamak ve okumak için tercih edilen ülke sıralamasında ilk 5’ e girdik. Ülkemizi ziyaret eden turist sayısında her yıl dikkate değer artışlar var. Gelenlerin bir çoğu “size ne oldu böyle” demekten kendilerini alamıyorlar. Türk vatandaşları bir çok ülkeye binbir zahmet vize ile girebiliyordu. Bugün ise elini kolunu sallayarak giriyor. Yakın zamana kadar kapalı olan bir çok gümrük kapısı, komşu kapısı oldu. Ticari canlılık gözle görülür seviyede arttı.
VATANDAŞI KAPIDAN KOVANLAR
Hariciyecilerimiz vatandaşlarımızı kapıdan kovuyordu. Katılanların tamamı Türk olmasına rağmen tebliğlerini İngilizce yapmaya zorlanan diplomat ve akademisyenlerimiz vardı. Son 15-20 yıldır, sevgi dili ilan edilen dilimiz dünya sıralamasındaki hak ettiği yeri de almaya başladı. Dünya sathına yayılan Türk okullarında yüzbinler dilimizi öğreniyor. Hem bu okulların sayısı hem de dilimizi öğrenenlerin sayısı katlanarak artıyor. İstiklal marşımız, her sabah dünya semalarını çınlatıyor. Bayrağımız aynı semalarda nazlı nazlı dalgalanıyor. Yapılan ekonomik hamleler ve yatırımlar uluslararası itibarımızı arttırdı. Global ekonomik krizler artık bizi teğet geçiyor. Birileri hala inanmasada bu böyle. İş adamlarımız dünyanın dört bir yanında cirit atıyorlar. Tercih ediliyorlar. Ehil ve emin ilan ediliyorlar. Mallarımız dünyanın dört bir yanında. Çin, mallarımızı taklit ediyor. Gidişatımıza uluslararası camianın verdiği destek gittikçe artıyor. Bunun en büyük göstergesi uluslararası kuruluşların karar mekanizmalarındaki yerimiz ve etkinliğimizdir. Geçmişte kamplara ayrılan vatandaşlarımız sevgi ile kucaklaşmaya başladı. Kapatıldıkları hücrelerden, işkence ve ikna odalarından gün yüzüne çıktılar. Milli birlik ve beraberliğimizin önündeki suni engeller bir bir aşılmakta. Cehalet, yokluk ve tefrikayı yok etmek için çaba sarf edenlerin sayısı günden güne artmakta. Kardeşlik, sevgi, barış ve engin hoşgörü için çalışanlar var. Her ilimizde 1-3-5-7.. üniversite var. Alevi-Sünni, Laik- Antilaik benzeri itilaflar tarihe karışıyor. Başörtülüler ve başı açıklar kolkola geziyor. “ Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez”diyenlerin sadası alabildiğine gür. İsrail’in insanlık dışı uygulamalarına “dur” diyen bir yönetimimiz var. Yargıda yapılan değişikler, karanlık odaklara, darbe heveslililerine ve gayri meşru müptelalarına aman vermiyor. Ülkemiz artık suni gündemlerle yönetilmiyor. Asılsız karalama ve şantajlara itibar devri bitti. Birilerinin maskeleri düştü. Ülke sahnesinde kendilerini kral ilan edenler artık çırılçıplaklar. Kişisel hak ve özgürlükler noktasında ki olumlu adımlar umut verici. Fişleme devri sona erdi. İnandığı gibi yaşamak isteyenlere reva görülen eza azaldı. Meydan artık boş değil. Meydanlar yüzbinlerin akınına uğramış durumda. Karanlık ellerin ipliği bir bir pazarda. Kirli çamaşırları orta yerlerde. Enflasyon 41 yıldır ilk kez yüzde 4 ‘e düştü.
DOĞRU TEDAVİ
Geçmiştekiler camileri satmış, yakıp yıkmış, ahır olarak kullanmış. Bugün kiler camilerimizi bombalama planları yapmışlar. Cem evlerine taarruz ederek kardeşleri birbirine düşürmek istediler. İmamlar katledildi. Masum öğrenciler, vatandaşlar molotoflarla yakıldı. Yetmedi kilise ve havralar bombalandı. Papazlar, Hahamlar öldürülerek diğer dinlerle aramıza kin ve nefret sokuldu. Adeta korku imparatorluğu kuruldu. O gün korkulanlar onlardı. Ama bugün korkanlar onlar oldu. Öylede bir azınlık varki, suçlu oldukları iddia edilenleri savunma, hukukun önünü kesme peşinde. Kimin neyi, niçin yaptığını artık halkımız biliyor. Halkımız tüm bu olanları izliyor. Görüyor. Son yılların en önemli dönüm noktası, 12 Eylül’de yapılan anayasa referandumu oldu. İleri demokrasiye doğru atılan çok önemli bir adımdı. Anayasanın sadece bir kaç maddesi değişti. Vesayet anayasası tamamen rafa kalktığında, ülkemizi daha güzel günler bekliyor olacak inşallah. Ülkemiz artık ” hasta adam” değil. 200 yıldan fazla süren hastalık dönemi son anlarını yaşıyor. Teşhis, bu kez doğru kondu. Yazanlar doğru, yazılan reçete doğru. Doğru tedavi sonucu bir millet yeniden uyanacak inşallah. Sağlıcakla kalın,